HDP Milletvekili Müslüm Doğan, Alevilerin inanç ve öğretilerinin yok sayıldığını belirterek, “Buna karşı asimilasyon kurumları geliştirilmiştir. Başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere Alevi inancı ve öğretisi büyük bir kuşatma altına alınmıştır” dedi.
[mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]H[/mks_dropcap]alkların Demokratik Partisi (HDP), İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, Alevilerin yaşadığı sorunlara ilişkin hazırladığı “Alevi Toplumunun İnanç ve Öğretilerinden Dolayı Karşılaştıkları Sorunlar, Eşit Yurttaşlık Talepleri ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporu Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Doğan, raporu hazırlarken, Alevi öğretisi ve inancının karşılaştığı sorunların hukuk ve inanç boyutu ile araştırıldığını, kaynak olarak Alevi toplumunun örgütlendiği tüm alanlardan veriler ile akademik çalışma ve raporlardan yararlanıldığını belirtti. ‘Alevi inancı kuşatma altında’ “Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan beri Alevi toplumu, bir inanç ve öğreti sorunu ile karşı karşıyadır. İnanç ve öğretileri yok sayılmış, kabul edilmemiş ve buna karşı da asimilasyon kurumları geliştirilmiştir” diyen Doğan, Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere Alevi inancı ve öğretisinin büyük bir kuşatma altına alınmış olduğunu dile getirdi. Raporun siyasi parti grup başkanvekilleri ile devletin tüm kademelerine de iletildiğini ifade eden Doğan, Alevilerin sorunlarını şu şekilde sıraladı: “Zorunlu din dersleri ile Aleviliğin asimile edilmesi. Diyanet İşleri Başkanlığının din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğu, bu temelde Aleviliği yok sayması. Alevilerin ibadet yeri olan cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmemesi. Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın Alevilere verilmemesi. Aleviler için özel öneme sahip günlerin resmi tatil ilan edilmemesi. Ayrımcılıkla mücadele edilmemesi, önlenmemesi ve kamu hizmetlerinde ayrımcılık. Nefret suçlarının cezalandırılmaması.” Talepler Doğan’ın hazırladığı raporda yer alan 16 maddelik talepler ise şu şekilde: * Devletin Alevileri tanıması. * Alevilerin inancına devletin müdahale etmemesi. * Zorunlu din derslerinin kaldırılması. * Alevilerin derneklerinin kapatılmaması. * Cemevlerinin yasal olarak tanınması. * Cemevlerinin camilerin yararlandığı desteklerden faydalanması. * Cami ve personelinin masraflarına Alevilerin de katlanmak zorunda kalmamaları. * Anne ve babanın çocuğu için tercih ettiği dini eğitimi verdirememesi. * Alevilik inancı hakkında dini okul açamamaları. * Din adamlarının devlet memuru olmak zorunda bırakılması. * Devletin dini alandaki tekelini, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) aracığıyla koruyup kullanması. * Alevi kimliğiyle bilinen devlet memurları ya da çalışanların çektikleri sıkıntılar, uygulamaları üst düzeyde kamu görevlisi olamamaları. * AB 2013 yılı İlerleme Raporu’nda da vurgulandığı gibi Alevi inançlı yurttaşlara kamunun her alanında ve her kademesinde hiçbir şekilde görev verilmemesi ya da seçilememesi (Yargıda, üniversitelerde ve devlet bürokrasisinde üst düzeyde hiçbir Alevi yöneticinin bulunmaması). * Cemevleri, tekkeler, Bektaşi dergahları masrafları, restorasyonu ve benzeri işleri için bütçeden pay ayrılmaması ve düzenli, denetimli olarak verilmemesi. * Alevi köylerine zorla cami yaptırılması, cami olmamasına karşın imam atanması. * Zorunlu din derslerinin kaldırılması isteği yanı sıra seçmeli de olsa din dersi ve benzeri derslerde Alevilik ve Bektaşilik konusundaki bilgilerin devletin resmi ya da istediği çizgide değil, Alevi uzman ve araştırmacıların katkısıyla yazılması.