291220151431110897946_2 HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun HDP ile olan randevusunu iptal etmesini eleştiren Figen Yüksekdağ, Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın talebiyle randevuyu iptal ettiğini savundu. Konuşmasına Roboski katliamını anarak başlayan Yüksekdağ, “Roboski katliamının üzerinden dört yıl geçti. Dört yıl boyunca sorulmamış hesabın verilmemiş hesabın acısını ve sonuçlarını bütün Türkiye halkaları dibine kadar yaşadı. Bu katliamın sorumluları açığa çıkarılmayıp cezalandırılmadığı sürece Türkiye bir ölümler coğrafyasına dönüşecek. Türkiye’de katliamların önü açılacak. Ne yazık ki bütün bu uyarı ve mücadelelilerimize rağmen Roboski ailelerin verdiği mücadeleye rağmen sorumlular açığa çıkmadı. Siyasi sorumlular gayet açıkta olmasına rağmen hesap vermedi yeni ölümlerin önü açıldı” dedi. Yüksekdağ şöyle devam etti: “Roboski analarından Besna Öncü, kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi hesabı sorulmayan verilemeyen her katliamın ardından analarımız kahrından ölüyor. Bu siyasi iktidar kendi yurttaşlarını ya doğrudan şiddet ve öldürme politikaları ile ortadan kaldırıyor ya da adaletsizliğin, hukuksuzluğun açığa çıkardığı bu kahır düzen, siyasetinin kurbanı haline getiriyor. Bu şiddet siyasi ortadan kalkmadığı sürece Roboski katlamanın sorumlularının da açığa çıkmayacağını ve hesap vermeyeceğini çok iyi biliyoruz. Adalet için direnişimizi her yerde sürdürmekte kararlıyız.” “7 ilçedeki şiddet, vahşet düzeyine ulaştı” Yüksekdağ, “Şimdi tanklarla sivil yerleşim alanlarına giriyorlar. Evleri, tanklarla helikopterlerle vuruyorlar. Türkiye’de yedi ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasakları ve ortaya çıkan şiddet artık bir vahşet düzeyine ulaşmış durumda” dedi. Yüksekdağ, “Siyasi iktidar, kendi yurttaşlarına karşı dilinde nefret söylemi, elinde silah enstrümanlarından başka hiçbir ilişki biçimini tanımıyor. Özyönetim talebini, iddiasını, iradesini dile getiren o yedi ilçedeki haklarımız canlı hedef haline getiriliyor” dedi. Yüksekdağ şöyle devam etti: “Ordunun sokaklara salınması ve siyasette bir güç olarak kullanılmasına karşı vaaz verenler, bugün 10.000 kişilik ordu gücü ile, generalleri, genelkurmay başkanları ile yedi küçücük ilçeye karşı bir hareket düzenliyor. Askeri vesayetin, sistemler ve anlayışla halka boyun eğdirmenin sivil siyasetin tam tersi olarak şiddet ve militarizm politikalarının zirve yaptığı tarihi bir süreç yaşıyoruz.” “Şiddet politikasıyla rejim değiştireceklerini düşünüyorlar” Yüksekdağ, “Bu siyasi iktidar, bu kaosun, çatışmanın devam etmesini istiyor. Bu şiddet ve baskı politikası üzerinden bir seçim kazandılar. Yine bu şiddet politikasını sürdürerek rejim değiştireceklerini düşünüyorlar bunun hesaplarını yapıyorlar. Şiddetin çatışmanın sona ermesini istemiyorlar bu topraklarda kalıcı barışın önünün açılmasını istemiyorlar” dedi. “Yasağın olduğu ilçelerde 129 sivil öldü” Yüksekdağ, “Öz yönetim ve sokağa çıkma yasaklarının olduğu alanlarda, yedi ilçede 129 sivil yurttaşımız yaşamını yitirdi. 7 Haziran’dan, 20 Temmuz’dan bu yana sürdürülen şiddet siyasetinin sonucu olarak 360 sivil yurttaşımız katledildi. 61’i çocuk, 73’ü kadındı. Yüksekdağ şunları söyledi: “Halka karşı bir darbe düzenliyorsunuz. Kendi yurttaşınıza savaş açıyorsunuz dediğinizde, bağırıp çağırıyorlar bizi linç etmeye kalkıyorlar. Bu soğuk rakamlar bile ne kadar sıcak bir savaş ve çatışıma gerçeğini ortaya çıkarıyor. Bu 360 insan sivil. İlan edilmiş bir savaşta dahi bu kadar sivil yaşamını kaybetmiyor. Bugün karşımızdaki uygulama bir özel savaş konseptidir. Bilinçli ve sistematik olarak halka karşı uygulanan bir özel savaş konsepti. İnsanlığın ve bugünkü siyasetin yüz karası olacak manzaralar ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. DTK bildirgesi Yüksekdağ, “Söyleyecek sözünüz kaldıysa gelin konuşalım. Halkın karşısında tartışalım. Açık olmadıklarını bir kez daha ifade ettiler. 30 yıldan beri söyledikleri söylemi tekrar ederek sorunu çözebileceklerini galibiyet ilan edeceklerini, kuvvet gösterisi yapacaklarını sanıyorlar. Neymiş bölünme çerçevesini açıklamış HDP ve dört kurum, DTK ve diğer kurumlar. DTK’nın yayınladığı ve bizim ortaklaştığımız metin Türkiye’nin 21’inci yüzyılda birleşmesinin Türkiye halklarının birleşmesinin harcıdır temelidir. Kimsenin unutmaması gerekir. Kim böldü yıllarca bu halkı? Kürt ve Türk olarak siz böldünüz. Bu siyasi iktidar böldü. Yardınız ortadan ikiye. Bölünen bu halkları birleştirmek için bir şans ve tartışma zemini sunuyoruz” açıklamasında bulundu. “Görüşmeyi Erdoğan engelledi” Davutoğlu’nun görüşmeyi iptal etmesini eleştiren Yüksekdağ, isim vermeden görüşmenin Tayyip Erdoğan tarafından engellendiğini belirtti. Yüksekdağ şöyle konuştu: “Tartışmaya niyetleri yok. Sudan, çaydan, çerden çöpten bahaneler. Bu seferde bir görüşme olanağını da sudan, çaydan, bahaneyle hükümet ve Başbakan ortadan kaldırdı. Tam bir siyasi ciddiyetsizlik, aymazlık örneği. Bu görüşme iptal edildi çünkü Başbakan’ın, hükümetin bir randevu, görüşme yapacak kadar bir siyasi iradesi kalmamıştır. Böyle bir iradesi yok. Dolmabahçe mutabakat masasını kim devirdiyse, ondan sonraki süreçte ‘Masa da yok, çözüm de yok’ diye kim dediyse, HDP ile yapılacak görüşme de aynı merkez tarafından engellenmiştir. Sarayın hükümet üzerindeki vesayeti, resmi, meşru olmayan hakimiyeti, siyaset kurumunun olağan işleyişinin önüne geçirilmiştir. Görüşmeye müdahale edilmiştir. Randevu kararının arkasında duramıyorlar.”