GÜNDEM

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü: Birlikte yaşayabiliriz, dünya hepimize yeter

İHD İstanbul Şubesi'nden 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenlendi.

Abone Ol

Haber: Fatoş Erdoğan

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Enternasyonal Dayanışma, Sınırsız Dayanışma, Irkçılığa Karşı Dayanışma, JİNEPS gazetesi, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Göç İzleme Derneği Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, BARG Araştırma Merkezi, Uluslararası Mülteci Araştırmaları Merkezi, DEM Parti Mülteci Hakları Komisyonu, Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Yeşil Sol Parti Mültecilerle Dayanışma Çalışma Grubu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla İHD İstanbul Şubesi'nde "Sığınma Hakkına ve Mültecilere Yönelik Hak İhlallerini Durdurun!" çağrısıyla ortak basın toplantısı düzenledi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yapılan basın toplantısına Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Özgül Saki ve çok sayıda kurum temsilcisi katıldı. Toplantının basın metni Türkçe, Arapça ve Kürtçe okundu.

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla İHD İstanbul Şubesi'nde yapılan basın açıklaması Yıldız Önen okudu:

"Milyonlarca insanın, hayatta kalabilmek adına silahlı çatışma bölgelerinden ve çevresel yıkıma uğramış coğrafyalardan daha güvenli bölgelere geçiş yapmaya çalıştığı bugün, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR), yayınladığı son rapora göre, dünya genelinde yüzde 40’ı çocuk olmak üzere sığınmacı sayısı Nisan 2024 itibarı ile 120 milyona ulaştı ve bu sayı  UNHCR'nin kayıt tutmaya başlamasından bu yana mülteci sayısının en yüksek orana ulaştığını gösteriyor.  Dünya üzerinde yaşayan her 69 kişiden biri ya da tüm dünya nüfusunun yüzde 1,5'i şu anda zorla yerinden edilmiş durumda.

2023'te mültecilerin yüzde 73'ü Afganistan, Suriye, Venezuela, Ukrayna ve Sudan’dan geldi ve BM'nin Filistinli Mülteciler için Yardım Ajansı UNRWA'ya göre, Gazze'deki savaş nedeniyle, Gazze Şeridi'nde 1,7 milyon insan (nüfusun yüzde 75'i) çoğu zaman birden fazla kez yerinden edildi. Göç ve mülteciliği yaratan nedenler ise göz ardı ediliyor halen. Bugün hala Suriye’de iç savaşın etkileri devam ediyor. Filistin’de, Ukrayna’da, Afrika’da çatışmalar giderek şiddetleniyor. Meksika, Venezuela ve bazı Latin Amerika ülkeleri dahil olmak üzere birçok ülkede ekonomik ve ekolojik nedenlerle insanlar yurtlarından göçmek zorunda kalıyorlar.

'Türkiye'de 4,6 milyon kayıtlı göçmen var'

Türkiye’de 2024 Nisan ayı itibari ile 3,12 milyon Suriyeli, 170 bin Afgan, 130 bin Iraklı, 30 bin İranlı ve 30 bin diğer tabiiyetlerden olmak üzere 3,5 milyon kayıtlı mülteci/sığınmacı/göçmen bulunmaktadır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2024 verilerine göre Türkiye’de bulunan 3,12 milyon Suriyelinin 60 bini geçici barınma merkezlerinde kalıyor, 3 milyon 60 bin Suriyeli ise kendi imkânları ile barınmaya çalışıyor. Suriyeli mültecilerin 1 milyon 540 bini çocuk (0-18 yaş),  750 bini kadınlardan oluşuyor. Yetişkin erkek sayısı ise 830 bin. Suriyeli sayısı 2017 yılında 3 milyon 700 bin ile en üst seviyede iken, özellikle gönüllü adı altında ancak geri gönderme yasağı ihlali olarak gerçekleşen zorla geri göndermeler ve hukuksuzlukların önlenmemesine bağlı Avrupa’ya kaçak geçişlerin artması ile birlikte yaklaşık 600 bin kişi azalmış durumda.

Sonuç ve talepler

Küresel bir durum ve sorun olan göç ve mülteciliğin bir sonuç olduğu unutulmamalıdır. Mülteciliğin ve zorunlu göçün önlenmesi ancak bunu doğuran nedenlerin ortadan kaldırılması ile mümkün olabilir. Bu yüzden sorunun çözümü; savaşlara, ekolojik yıkımlara, yoksulluğa karşı mücadele ve dünyada barışın ve gelir adaletinin sağlanması ile doğrudan bağlantılıdır. Türkiye’nin mülteci ve göç uygulamalarından kaynaklı sorunları çözümü bakımından da meselenin bütüncül bir bakışla ele alınması ve aşağıda kısaca özetlemeye çalıştığımız önlemlerin acilen alınması gerekmektedir. Ancak her hâlükârda, insani yaşam koşullarının oluşturulması ve mültecilerin her türlü hak ihlaline, emek sömürüsüne, istismara karşı korunması devletin görevlerindendir.

20 Haziran Dünya Mülteciler günü vesilesi ile; insan onuruna uygun yaşama hakkının her bireyin hakkı olduğunu vurgulayarak, Türkiye dahil olmak üzere tüm devletleri, mültecileri insan onuruna uygun şekilde yaşatma konusunda gerekli çalışmaları yapmaya, çözümler üretmeye ve bu insanlık trajedisine son vermeye çağırıyoruz.

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız devasa sorunların çözümüne katkı sunulabilmesi bakımından ve acilen;

"Mültecilere yönelik hak temelli bir yaklaşımın benimsenmesi,

Kadın, çocuk, LGBTİ+ birey,  yaşlı ve  engellilerin haklara erişimlerini sağlayacak sosyal destek mekanizmalarının kurulması ve  acilen işler hale getirilmesi,

Mülteci çocuk ve gençlerin anadilde eğitim de dahil eğitim hakkına erişiminin sağlanması, çocuk işçiliğinin önlenmesi,

Kız çocuklarının eğitime erişimlerinin kolaylaştırılması, erken yaşta evlendirilmelerinin önlenmesi için tedbirler alınması,

Anne ve çocuk ölümlerindeki ciddi tablo da göz önünde bulundurularak, özellikle anne, çocuk, yaşlı ve kronik hastalığı olanların sağlık ve bakım hizmetlerine tam erişiminin sağlanması,

Kayıt dışı çalışmanın yarattığı ağır sömürünün önlenmesi için çalışma izni uygulamasının kolaylaştırılması,

Medyada ve siyasette daha da öne çıkan ve ırkçı saldırıları motive eden mültecilerle ilgili ayrımcı söylemlerden vazgeçilmesi, önleyici tedbir alınması,

Nefret saldırılarının durdurulması,  karşımıza çıkan cezasızlık uygulamasına son verilmesi,

1951 Cenevre sözleşmesine 1967 de konulan coğrafi çekincenin kaldırılması, ülke içinde ve dışında serbest dolaşım ve yerleşim hakkının sağlanması,

AB-Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması ve  mültecilik hakkına tehdit oluşturan tüm ikili anlaşmaların geri çekilmesi, Frontex uygulamasının denetlenmesi ve yakın izlemeye alınması,

Sınırlar açılarak insan kaçakçılığının önlenmesi,

Mültecileri sınırdan geçmek için yasa dışı-tehlikeli yollara sevk eden politika ve söylemlerden vazgeçilmesi,

BMMYK'nın uluslararası koruma başvuruları konusunda Türkiye'de yeniden aktif faaliyet göstermesi,

Göç İdaresinin uluslararası koruma ve ikamet başvurularının alınması başta olmak üzere  mültecilerin taleplerini karşılayacak güven verici, keyfiyetten uzak, mültecilerin erişimini kolaylaştıran bir sistem kurması,

Suriyelilere uluslararası koruma başvurusunda bulunma yolunun açılması,

Sınır dışı ve Geri İtme gibi 'Geri Gönderme Yasağı'na aykırı uygulamaların durdurulması,

Geri Gönderme Merkezlerinde( GGM) insani tutulma koşullarının sağlanmasından öte, idari gözetim uygulaması ve mültecilerin bu merkezlerde tutulmasına son verilmesi, GGM'lerin kapatılması,

Eğitim, sağlık, barınma ve çalışma gibi temel haklar bakımından vatandaşlarla eşit hakların sağlanması,

Kadın ve çocuklara yönelik istismar ve şiddeti önleyici, kadın ve çocukları koruyucu etkin mekanizmaların hayata geçirilmesi,

Dil ve maddi imkan sorunları da gözetilerek adalete erişim ve hukukun korumasından yararlanma konusunda eşitlik ve yeterli imkân sağlanması,

Mültecilere kendi dillerinde ücretsiz hizmet sunacak, kolay ulaşılabilir resmi danışma merkezlerinin kurulması,

Mültecilere dair politikalar belirlenirken, mültecilerin ve alanda çalışan sivil örgütlerin görüş ve önerilerinin etkin değerlendirilmesi,

Uzun süre Türkiye'de yaşayan ve geri dönmesi savaş ve sonraya etkilerinin neden olduğu koşullar çerçevesinde mümkün görünmeyen mültecilere vatandaşlık verilmesi, için acil adımlar atılsın."