2020 yılında şu ana kadar tüm dünyada 6.5 büyüklüğünün üzerinde 22 deprem yaşandı. Türkiye'deki Elazığ ve İzmir depremlerinde toplam 146 kişi hayatını kaybederken dünyadaki diğer toplam 20 depremde ise toplam can kaybı 12 oldu.

Türkiye dışındaki 7 farklı ülkede gerçekleşen 6.5 ile 6.9 arasındaki 12 depremde ise sadece 2 kişi yaşamını yitirdi. Ege Denizi'nde Seferihisar açıklarında meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki deprem İzmir'i vurdu. Şimdiye kadar açıklanan rakamlara göre İzmir'de 17 binada yıkıma neden olan depremde 106 kişi hayatını kaybetti ve 896 kişi yaralandı. Habertürk'ün haberine göre Depremle birlikte büyük kentlerdeki çarpık yapılaşma, dikey mimari ve Türkiye'deki yapı stoğunun niteliği yeniden tartışma konusu olurken, dünyada gerçekleşen benzer depremlerde yaşanan zararın Türkiye'dekine kıyasla çok daha düşük seviyede olması ülkedeki deprem hazırlığının ne kadar yetersiz olduğunu da gözler önüne seriyor. 2020 yılında tüm dünyada gerçekleşen depremler içinde en çok can kaybının yaşandığı iki deprem Türkiye'de gerçekleşti. 24 Ocak'ta Elazığ'da gerçekleşen 6.7 büyüklüğündeki depremde 41 kişi hayatını kaybetmişti. 30 Ekim'de İzmir'de gerçekleşen 6.9 büyüklüğündeki deprem ise şimdiye kadar 106 kişinin hayatını kaybetmesine neden olarak, 2020'nin en ölümcül depremi oldu. Enkaz altındaki vatandaşlar için arama ve kurtarma çalışmalarının sürdüğü bölgede can kaybının daha da artmasından endişe ediliyor.

MEKSİKA'DA 7.4 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ DEPREMDE SADECE 1 KİŞİ ÖLDÜ

Tüm dünyada gerçekleşen depremlerle, Türkiye'deki depremlerin ardından oluşan zararlar kıyaslandığında ise durumun vahameti daha net ortaya çıkıyor. 2020 yılında Türkiye'deki Elazığ ve İzmir depremleri sayılmazsa, dünyanın farklı ülkelerinde 6.5 üzerinde tam 20 deprem gerçekleşti. Bu depremlerin tamamında sadece 13 kişi hayatını kaybederken, bu 13 kişiden 10'u 23 Haziran'da Meksika'da meydana gelen 7.4 büyüklüğünde depremde, 1'i ise 17 Temmuz'da Papua Yeni Gine'de gerçekleşen 7.0 büyüklüğündeki depremde yaşamını yitirdi.

BİRÇOK ÜLKEDE YAŞAMINI YİTİREN OLMADI

Tıpkı İzmir ve Elazığ'daki depremler gibi 6.5 ile 6.9 büyüklüğü arasındaki depremlere bakıldığı zaman, Türkiye dışında 7 farklı ülkede 12 depremin yaşandığı görülüyor. Bu depremlerde can kaybı yaşanan tek deprem ise 2 kişinin hayatını kaybettiği 6.6 büyüklüğündeki 18 Ağustos Filipinler depremi oldu. Japonya, Şili, Endonezya, Yunanistan, Solomon Adaları ve ABD'de gerçekleşen 6.5 ile 6.9 büyüklüğü arasındaki depremlerde hayatını kaybeden kimse olmadı.

DEPREM BÖLGESİ JAPONYA'DA NASIL ÖNLEMLER ALINIYOR

Türkiye'de büyük denemeyecek depremlerde bile çok sayıda can kaybı olurken benzer şekilde deprem ülkesi olan Japonya'da ise durum çok farklı. Japonya'da depremlerde artık neredeyse can kaybı hiç olmuyor. Bunun sebepleri de çok basit. İnsanların güvenliğinden emin olmak için ilk olarak depremlerde ölüm ve yaralanmalara en çok neden olan binalardan işe başlamak gerekiyor. Bunu yapabilmenin yolu binaların daha inşaat aşamasındayken her türlü sallantıya dirençli olacak şekilde güçlendirmektir. Bu sayede büyük şiddetteki deprem, binaları vursa bile kolay kolay çökertemez. Japonya’da uzun yıllardır yeni yapılan tüm binalar devletin düzenlediği katı kurallardan geçmek zorunda. Yeni yapılan binalardan Japon devletinin beklediği temelde iki şart var: Binayı yapan müteahhit ve mühendisin 100 yıl boyunca bu binanın herhangi bir depremde çökmeyeceğinin garantisini vermesi, ikincisi ise binanın yapımından itibaren 10 yıl boyunca her hangi bir hasarın oluşmaması. Ayrıca, bina yapımında kullanılacak malzemeler devlet yetkilileri tarafından katı kurallar ile belirleniyor. Malzemelerin hemen hemen hepsi kolay kolay kırılganlık göstermeyecek özellikte olmasına dikkat ediliyor. Bu kriterleri sağlayamayanların Japonya’da bina yapma ruhsatı alması söz konusu bile değil. Sonuç olarak, bu düzenlemeler ile insanların içerisinde bulunduğu binalar deprem esnasında dışarıdan daha güvenli hale getirildi.

ERKEN UYARI SİSTEMİ

Japonya’daki tüm akıllı cep telefonları deprem ve tsunami erken uyarı sistemi ile adapte olmuş durumdadır. Bu sayede deprem dalgaları o bölgedeki insanları vurmadan 5-10, yerine göre 15 saniye önceden cep telefonları yüksek sesli bir alarm veriyor ve ardından bir ses deprem bitimine kadar “Jishin desu! Jishin desu” (Türkçesi; Deprem oluyor! Deprem oluyor) diye tekrarlıyor. Bu erken uyarı sistemi ile insanların deprem dalgaları kendilerini vurmadan bir kaç saniye öncesinde güvenli noktalara gidip hayat üçgeni oluşturması amaçlanıyor. Japonya okyanusta bir ada ülkesi olduğundan en büyük sorun tsunamiler. Bunun için de tsunami erken uyarı sistemi 10 dakika önceden sahil kıyılarında bulunan insanları, tsunaminin geleceğini cep telefonlarına gönderdiği acil alarm mesajı ile uyarıyor. Peki bunun alt yapısı nasıl hazırlandı? Japon meteoroloji ajansı ülkedeki sismik hareketleri ölçen 200’den fazla istasyon inşa etti. Japon doğal afetleri önleme bakanlığı ülke çapında 800 tane erken uyarı sistemi istasyonu kurdu. Tüm bu sismik istasyonlardan gelen veriler anlık olarak erken uyarı sistemindeki bilgisayar yazılımları tarafından boyutu ve zamanı analiz edilip bu dalgalardan etkilenecek bölge insanlarının cep telefonlarına acil alarm mesajı olarak gönderiliyor. Bu sayede depremin olduğu bölgedeki vatandaşlar güvenlik önlemlerini sallantıdan bir kaç saniye önceden alabiliyorlar. Türkiye gibi aktif fayların üzerinde konumlu bir deprem ülkesinde Kandilli, GSM operatörleri ve devletin yetkili kurumları bu sistemi oluşturup halkın hizmetine sunmalılar.

DOĞAL AFETLERDEN KORUNMA ACİL SİSTEMLERİ

Depremler gibi doğal afetlerin zararlarını azaltmak amacıyla Japon hükûmeti, toplumu bilinçlendirmek için büyük çabalar sarf ediyor. Acil durum bölümleri kurarak doğal afette halkın nasıl davranması konusunda eğitimler veriliyor. Özellikle acil durum çantasının nasıl hazırlanması gerektiğini, deprem sırasında ve sonrasında neler yapılması hususunda herkese ulaşacak şekilde halk eğitim günleri düzenleniliyor. Her ev sahibinin evinde acil durumlarda el fenerleri, ilaçlar, battaniye, maskeler, halatlar ve üç gün yetecek kadar gıdanın olduğu bir çantanın olması konusunda uyarılarda bulunuluyor. Bunun yanı sıra doğal afetlerde toplanma merkezleri belirleniliyor. Bunlar genelde okulların jimnastik salonları oluyor ve içerisinde kask, battaniye, el fenerleri ve yetecek kadar gıda bulunuyor. Afet sonrası evine dönemeyecek insanlar bu merkezlerde temel ihtiyaçlarını giderebilir ve kalabilirler.

DOĞAL AFETLERDEN KORUNMA FARKINDALIĞI

Japon hükûmeti, halkın depremler ve tsunami hakkında yeterli bilgiye sahip olması adına önemli adımlar atıyor. Her yıl toplanma merkezlerinde veya halka açık yerlerde bu konuda konferanslar düzenleniliyor ve halkın katılımı sağlanılıyor. Okullarda deprem eğitimi ve tatbikatları ana okulundan başlıyor. Her yıl üniversiteler dahil Japon eğitim sisteminde bulunan tüm okullar büyük ölçekteki bir depremde nasıl davranılacağına yönelik tatbikatlar düzenliyor. Japonya’da eğitim aldığım üniversite de her yıl nisan ayı gibi mutlaka büyük deprem tatbikatı yapardık. O zaman aynı şeylerin her yıl yapılmasının anlayamamıştım. Aradan zaman geçtikçe fark ettim ki her yıl tekrarlanarak yapılan bu tatbikatlar insanların büyük depremler karşısında soğuk kanlı kalmasını ve nasıl davranması gerektiğini bir alışkanlık haline getiriyor.

EV MALZEMELERİNİ DİKKATLİ SEÇİYORLAR

Tüm Japon halkı büyük bir deprem olduğunda tavanda asılı bulunan avize gibi malzemelerden kesinlikle uzak durulması gerektiğinin farkındalar çünkü büyük bir depremde bunlar pencereler gibi kırılıp ciddi yararlanmalara sebebiyet verirler. Ayrıca Japonlar sallantılarda düşme ihtimali olan vitrin, dolap gibi yapıları da duvarlara, taban veya tavanlara sabitliyorlar. İşyerleri, alışveriş merkezleri, meydanlar gibi kalabalıkların bulunduğu yerlerde büyük ölçekte bir doğal afette nasıl davranacaklarına dair yönlendirmeler bulunmaktadır. Japonlar uzun süren bu çabalar sonucunda 6 ve üzerindeki depremlerdeki can ve mal kayıplarını hemen hemen yok denecek seviyeye getirmeyi başardılar. Japonlar için tek sorun, deprem sonrası oluşan büyük ölçekteki tsunamiler. Onlara da bir çözüm bulurlarsa depremler Japonlar için yağmurlardan farksız doğa olayları haline gelecektir.