40 yaşın altı hatırlamaz, bu ülkede oyunlar yasaklanıyordu!

Abone Ol

Cuma Boynukara’nın yazdığı, Tiyatro İmge’nin “Ölüm Uykudaydı” oyunu dün yasaklandı. Tiyatroyu izlemeye çalışan 40 yaşın üzerindeki bir gazeteci olarak bu oyunu elbette hatırlıyorum, ama önce güncel yasağa bakalım. İBB'nin organizasyonuyla dün akşam oynanacak "Ölüm Uykudaydı" oyunu Fatih Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Oyunun yönetmeni Onurcan Çelebi, yasağın oyunun sahnelenmesine dört saat kala sanal tarama neticesinde kamu güvenliği bakımından uygun bulunmadığı” gerekçesiyle yasaklandığını söylüyor ve ekliyor: “Sansüre boyun eğmeyeceğiz!”

“SANAL TARAMA”DA ÇIKAN NEDİR?

Tiyatro... Tiyatro Dergisi sansürü ile hayatımıza giren “sanal”lık, artık bir “arama-tarama” yöntemi olarak da önümüze çıkıyor. Fatih Kaymakamlığı’nın “sanal tarama” dediği, Google’a “Ölüm Uykudaydı” yazmak olsa gerek! Sonucu önceden tahmin etsem de, ben de yazdım; haliyle 12 Ekim 2001’den, yani 20 yıl öncesinden bir haberim çıktı. “Çok Geç Olmadan” oyununa gelen sansür ile ilgili Cuma Boynukara ile görüşüp yazmışım ve haliyle “en sık yasaklanan, davaya konu olan oyunu” olarak “Ölüm Uykudaydı” da gündeme gelmiş!

20 yıl önce yazdıklarım “sanal tarama”da çıktıysa ve sansürde katkım olduysa Tiyatro İmge’den özür dilerim, ama şöyle yazmışım: “Cuma Boynukara'nın geçen yıl sahnelenmeye başlanan ve bu yıl da devam edilen ‘Ölüm Uykudaydı’ adlı oyunu hakkında üç yerde dava açılmış. Davanın gerekçesi, halkın cinsel arzularını tahrik etmek.” Ardından oyunun yazarı Cuma Boynukara’nın şu sözlerine yer vermişim: “İnsanlar işkencede, sadist birtakım insanların uygulamasına maruz kaldığında, o sadist insanın uygulaması sonucu o insana cop sokuluyorsa, biz bir biçimde insanlara ulaştırıyorsak, bunu seyreden insan nasıl tahrik oluyor?”

“KAMU GÜVENLİĞİ BAKIMINDAN...”

Burada bitmiyor elbette. “Ölüm Uykudaydı”, ilk olarak 26 Ocak 2001’de Bizim Tiyatro’da Zafer Diper tarafından sahneye taşındı, Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde prömiyerini yaptı. Aynı yıl o kadar çok şey başına geldi ki! 2001 yılı boyunca en az üç dava, onlarca sahne yasaklaması, turne iptali, salon tahsisi iptali vs.. haberi yaptık. Usta oyuncu Zafer Diper, Kasım 2001’de İç Anadolu turnesini yasaklar nedeniyle iptal etmek zorunda bir bildiri yayınlamış ve şöyle demişti: “Sanatın-sanatçıların insan hakları ihlallerini ele alan bir yapıtı ele alması, sergilemesi mi yasak? Başımıza gelenlere bakılırsa, bir suç var ortada!? Biz bilemiyor ve bunu yüce devletimize soruyor; ‘engin bilgisi’, ‘deneyimi’ ve de tabii ki ‘yasalarıyla’ bizi aydınlatmasını bekliyoruz.”

“Ölüm Uykudaydı”, Mitos Boyut yayınları tarafından Mayıs 2001’de yayınlandı, o günden önce ve sonra defalarca sahnelendi; Kürtçeye çevrildi, Kürtçe de sahneye konuldu. Haliyle Fatih Kaymakamlığı’nın “sanal tarama”sı esnasında sayısız habere, yoruma, bilgiye ulaşması mümkün. Mesele zaten o değil; mesele Fatih Kaymakamlığı’nın izlemediği, okumadığı bir oyun hakkında Google taraması ile bir kanıya varması, oyunu “kamu güvenliği bakımından uygun bulmama yetkisi" olması.

“SİSTEMATİK SANSÜR KALMADI” MI?

“Ölüm Uykudaydı"nın oyuncusu Ahmet Uçar, yasaklamayla ilgili açıklamasında “asıl yasaklanması gereken”i şöyle anlatıyor: "Esasen yasaklanması gereken hapishanelerdeki yaşam koşulları. Hasta tutsakların hapishanelerde kalmasına izin verilmemesi gerekiyor. Ressamların, sanatçıların, müzisyenlerin, siyasetçilerin hapishanede olmaması gerektiğiyle ilgili bir hikâye. Bundan kaynaklı oyunumuz yasaklı."

“40 yaşın altı hatırlamaz” diye söze girmiştik ya; o cümleyi şöyle de evirebiliriz: “Türkiye'de sistematik sansür kalmadı”. Bakmazsan, görmezsen yok elbette. Bu cümleyi söyleyeni “bütün bir tiyatro dünyası” olarak düşünelim mesela: “Sistematik sansür kalmadı.”

"GÖRECELİ HAK GASPLARI ÜLKESİ"

Hadi ülkenin 30 yıllık tiyatro dergisini sansürleyen devlet değil Facebook o sayılmaz, zaten derginin Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Pak da en çok “insanları bunun bir sansür olduğuna inandıramamak”tan şikayet ediyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Hadi, Moda Sahnesi’nin, BGST’nin tiyatro desteklerinden yararlandırılmamasına da “sansür” demeyelim; zaten oynuyorlar işte, hepsinden çok.

Ama bu kadarla bitmiyor ki! Hatay’da Valilik kararıyla “Karahindiba” oyunu sansürlenmedi mi? Yetmedi, oyuncu Sertaç Demir işinden edilmedi mi? Hadi orada “gerekçe” yoktu; burada Fatih Kaymakamlığı açıkça ifade etmiş: Sanal tarama neticesinde kamu güvenliği bakımından uygun bulunmadığı...” Daha ne desin! Tiyatro oyunları üzerine yazı yazmaya korkar insan, bir gün bir Kaymakam’ın önüne düşer de, “ispiyoncu” gibi olurum diye...

Ne diyorduk; sistematik sansür... Peki ne yapacağız? Moda Sahnesi’nden Kemal Aydoğan’ın Hatay'daki “Karahindiba” sansürü üzerine Twitter’da sorduğu soruyu şöyle bırakalım: Nerede tiyatro örgütleri? Ünlü bir tiyatroya ya da tiyatrocuya olunca mı olay vahimleşiyor? Göreceli hak gaspları ülkesi.”

Bir de “Ölüm Uykudaydı” kitabındaki ilk cümleyi; “...sahneye girer, önünü ilikleyip selam verir.”