Haber: Fatoş Erdoğan

78'liler Girişimi, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 43. yıldönümü nedeniyle Taksim Kazancı Yokuşu'nda basın açıklaması düzenledi.

photo1694514458 (1)

"Tekçi Rejimle Katlanarak Süren 12 Eylül'le Yüzleşmek" pankartının açıldığı basın açıklamasına HDP eski milletvekili Oya Ersoy, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk,Cumartesi Anneleri, İHD, Yeşil Sol Parti, Devrimci Parti, EHP, Dostluk ve Kültür Derneği, Partizan, Tüm Emekliler Sendikası Kocaeli Şubesi de destek verdi.

photo1694514458 (2)

78'liler Girişimi yaptığı basın açıklamasında 12 Eylül darbesinin üzerinden geçen 43 yılda 12 Eylül darbe rejiminin temel unsurlarıyla katlanarak sürdüğünü vurguladı.


İktidarın ve muhalefetin darbe karşıtlığı üzerine demokrasi söylemleri, bir siyasi şikenin üzerini örten birer "incir yaprağı" görüntüsü veriyor. Kısacası iktidarıyla muhalefetiyle siyasetçiler 12 Eylül darbe rejimiyle uzlaştılar dedi.

12 Eylül 1980 askeri darbesinin 43. yıldönümü nedeniyle Taksim Kazancı Yokuşunda yapılan basın açıklamasını 78'liler Girişimi adına İsmet Evren okudu.

Açıklamada, "12 Eylül darbesinin üzerinden 43 yıl geçti. Ancak 12 Eylül darbe rejimi temel unsurlarıyla katlanarak sürüyor. 12 Eylül Darbe Anayasası ve Siyasi Partiler Yasası, seçim barajı, YÖK, RTÜK, sendikalar yasaları ile sürüyor. 12 Eylül devleti, "yasal" temellerini oluşturan 1980-83 döneminde yapılan 600 civarında yasa ve binlerce yönetmelikle sürüyor. Türkiye'nin resmi siyasal muhalefeti de, 43 yıldır bu tekçi darbe siyasetinin kuralları içinde muhalefet oyunu oynuyor. İktidarın ve muhalefetin darbe karşıtlığı üzerine demokrasi söylemleri, bir siyasi şikenin üzerini örten birer "incir yaprağı" görüntüsü veriyor. Kısacası iktidarıyla muhalefetiyle siyasetçiler 12 Eylül darbe rejimiyle uzlaştılar...
Sanki 12 Eylül darbesi olmamış, sanki 12 Eylül rejimi temel unsurlarıyla sürmüyormuş gibi bir tutum içinde oldular. Bu tutum, 2000'li yıllara doğru iktidara hazırlanan siyasi yasaklı Erdoğan’a iktidar olma olanağı sağladı.  2000’lerin başında da iktidar olan Başbakan Erdoğan'a geniş bir hareket sahası sağlamaya devam etti.


Açık bir ifadeyle Türkiye'nin resmi muhalefet siyasetçilerinin 12 Eylül rejimi ile uzlaşmasının bedeli Erdoğancı Tekçi Rejim oldu.   Gerçek şu ki 12 Eylül darbe rejiminin temel kurumlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan kurmadı.  Erdoğan, darbeden 20 yıl sonra hazır bulduğu antidemokratik anayasayı ve yasaları kendi siyasi yükselişi için sonuna kadar kullandı.
Anayasayı ve yasaları ihtiyaç duyduğunda yok da saydı.


Resmi muhalefet siyaseti, 1983 yılından 2000’li yıllara 12 Eylül darbe rejimiyle uzlaşmasaydı, darbe rejimi tasfiye edilebilseydi, hatta sınırlanabilseydi, Erdoğan bu kadar yolu adeta muhalefet yokmuş gibi böyle kolaylıkla alabilecek miydi?
 
Türkiye, 1974-80'li yıllarda yaşanan ve sağıyla soluyla iç savaşa varan çatışmalarda hayatını kaybeden 5 bin gencin hesabını vermeden, toplumun üzerinden silindir gibi geçen kanlı 12 Eylül darbesiyle karşılaştı.  Türkiye 12 Eylül Darbesiyle de hesaplaşmadan, 40 yıldır süren ve 40 bin insanımızın ölümüne yol açan çok daha kanlı savaşa ve çatışma ortamına girdi.


Gelinen noktada savaş ve çatışma ortamı toplumsal ayrıştırma, yoksullukla terbiye etme, kaygı ve korku iklimi eşliğinde, iktidarı sürdürme ve siyaset yapma biçimi olarak sürdürülüyor.


12 Eylül rejimiyle birleşen "Tekçi Rejime” karşın savaşın, ekonomik krizin nedenleri ve sonuçları yanı sıra toplumsal kayıplarıyla yüzleşme kendini dayatıyor. 
Netice olarak barış kendini dayatıyor.  Türkiye ‘Mayıs Seçimleri’nden sonra ağırlaşarak süren ülke sorunlarıyla yerel seçimlere gidiyor... 
İki turlu genel seçimlerden moralsiz çıkıldı. Dağınıklık, umutsuzluk eğilimleri hala sürüyor.  İktidarın yerel seçimleri de alacağı korkusunu gözlemliyoruz. 

Halklarımız bir umut odağının duruma el koyarak havayı tersine çevireceği güçlü bir siyasal çıkış arıyor.  Eğer buna bir cevap verilmezse umutsuzluğun derinleşerek sandığa yansıması muhtemeldir. İnisiyatif alma gerçek bir ihtiyaçtır, hemen harekete geçilmeli.  Sol’un otokratik iktidara soluk aldırmayacak tek kararlı muhalefet odağı olduğunu, toplumun bize güvenebileceğini göstermenin zamanıdır. Öncelikle solun bütün demokratik toplumsal halk katmanlarına seslenen bir yerden, güç ve eylem birliğini ve zaman kaybetmeden en geniş ittifakı sağlamasının zamanıdır. Kürdistan’da demokrasi mücadelesini bölmek, çarpıtmak, iktidarın yedeğine almak için korucu parti planı da dâhil, her türlü kirli oyunu bozmak için bir fırsattır bu! Aynı zamanda tarihsel bir görevdir bu!
 
Vazgeçilmez talebimiz; Yukarıda ifade ettiğimiz gibi 12 Eylül darbe rejiminden demokrasiye(!) geçişimiz oldukça sorunludur. Bu sorun esas itibariyle değişmeyen, değiştirilmeyen Anayasa sorunudur.
 
12 Eylül darbesinden bu yana hükümetlerin değişmesiyle birlikte kısmi değiştirmelerle sürdürülen 1980 Darbe Anayasasının kaldırılarak; demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir anayasanın toplumsal bir mutabakat ile yapılmasını talep ediyoruz! 

Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nin her karesinde yaşanan gerçekliğe bağlı kalarak, büyük insanlık ve ülke için ‘İnsan Hakları Müzesi’ne dönüştürülmesini talep ediyoruz!
 
Toplumsal barışın, adaletin, kolektif ve bireysel hak ve özgürlüklerin sağlandığı, baskının ve şiddetin değil özgürlüğün ve eşitliğin olduğu Demokratik Cumhuriyette yaşamak istiyoruz!" ifadeleri kullanıldı.

photo1694514458 (3)