Önergenin ilk imzacısı olan CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, “En temel insan hakkı olan eğitim hakkını sağlamakta bile çok temel sorunların yaşanıyor olması, ülkenin geleceği açısından düşündürücü” dedi.

Turan Aydoğan, yaptığı yazılı açıklamada, TBMM’ye verdikleri araştırma önergesinin gerekçesini şöyle açıkladı:

"MECLİS MESELEYE DOĞRUDAN MÜDAHİL OLMALI"

Eğitim dediğimiz kavram, bireysel bir hak olmasının yanı sıra tüm toplumu etkileyen önemli bir işleve sahiptir. Bu hakkı, tıpkı sağlık hakkı gibi çok daha geniş çerçeveden algılamak gerekir. Eğitime erişimde ya da eğitim esnasında yaşanan sorunların tümünde, toplumun doğrudan etkilendiği bilinciyle hareket edildiğinde olayın ciddiyeti anlaşılacaktır. Bu bağlamda Meclis’in meseleye doğrudan müdahil olması gerektiğini düşünüyorum. Araştırma komisyonları kurulmasına dair önergeleri de bu çerçevede verdim.

"ÖNLEM ALINMAZSA BU SORUN KATLANARAK DEVAM EDECEK"

Anayasa’nın 10. maddesine göre; herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Mili Eğitim Temel Kanunu’nun 4. maddesi de eğitim kurumlarının dil, din ve ırk ayrımı gözetilmeksizin herkese açık olduğunu düzenlemiş. Bu düzenlemelere rağmen sosyal yaşam içinde eğitim hakkı bağlamında ciddi aksaklıklar yaşanıyor. Oysa tüm çocukların ırk, renk, etnik köken, dil, din ve inanç ayrımı olmaksızın eğitim hakkından eşit bir şekilde yararlanabilmeleri gerekir. Örneğin Romanlar ve mevsimlik işçiler gibi grupların çocukları eğitim kurumlarına erişimde ya da eğitimlerine devam etmekte güçlüklerle karşılaşıyorlar. Buna benzer farklı örnekler de var elbette. Dezavantajlı durumda olan bu gruplara yönelik yeterli düzeyde özel tedbirlerin uygulanmaması halinde bu sorun katlanarak devam edecek.

"AYRIMCILIK BİRLİKTE YAŞAMAYA ZARAR VERİYOR"

Ayrımcılık, başlı başına insan hakları temel değerleriyle çelişir. Militarizm, toplumsal cinsiyet eşitliği, din, dil, ırk açısından ayrımcılıklar toplumu kutuplaştırarak bir arada yaşamaya zarar veriyor. Ders kitapları içeriğinin iyi eğitim alma hakkıyla çelişmemesi, sivil bir dil oluşturulması ve şiddeti, ölümü yücelten ifadelerin kitaplardan çıkarılması gerektiği konusunda uzamanlar sık sık uyarılarda bulunuyor. Bu sorun artık gündemden çıkmalı. Meseleye konunun uzmanlarıyla eğilmek zorundayız. Ülkemizde bir çeşit eğitim pandemisi yaşanıyor. Eğitimdeki sorunlar bir neslin geleceğini karartabilecek nitelikte ve iyileştirilmesi de yine nesiller boyu sürecek zorlukta olacaktır. Bunun önünü almak zorundayız.”