Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Bartın'da 41 işçinin yaşamını yitirmesi ile sonuçlanan grizu patlaması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Şık, özelleştirme politikaları ile bölgede çalışan işçi sayısının azaltıldığını ve TTK'nin rödovans yoluyla özel şirkete devredilen alanda maliyeti yüksek olduğu için kömür çıkarma faaliyetinin yürütülmediğini, bu yüzden Bartın'daki maden sahasında üretim yoğunluğu yaşandığını aktardı.

"6 BİN İŞÇİ 600 KİŞİYE DÜŞTÜ"

Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Şık, "TTK’ye bağlı olan A bölgesi arama sahası geçmişte 6 bin işçi çalışırken son 15 yılda emekli olanlar/ayrılanların yerine yeni alım yapılmadığı için bu sayı yaklaşık 600 kişiye düştü" dedi.

Şık, rödovansla devredilen maden sahasının daha zengin kaynaklara sahip olduğunu fakat şirketin maliyetler nedeniyle üretimden kaçıdığını, "Aynı bölgede, çok daha zengin rezervlere sahip olan ve B bölgesi arama sahası diye tanımlanan alan yaklaşık 17 yıl önce rödavans yoluyla iktidara yakınlığıyla bilinen sermaye gruplarından Hattat Holding’e bağlı Hema Madencilik şirketine devredilmişti.

"DEVRALINAN ALANDA 17 YIL ÜRETİM YAPILMADI"

B bölgesi arama sahasını termik santral olarak olarak işleteceğini duyuran Hema geçen 17 yılda devraldığı alanda herhangi bir işletme faaliyeti göstermedi ve herhangi bir üretim yapılmadı.

Çünkü termik santralden enerji üretmek için gerekli olan kömürler, madende dik damarlarda bulunduğu için hem çıkarması maliyetli hem de linyite göre daha zor" şeklinde anlattı.

Paylaşımlarının devamında üretim baskısını yazan Şık, şu ifadeleri kullandı:

"Hema, termik santral işletmek için gerekli olan kömürü, Amasra’da inşa ettirdikleri Tarlaağzı Limanı üzerinden santrale getirtmek istese de tepkiler nedeniyle bu planı gerçekleştiremedi. Üretime geçeceğini duyurdu.

Hema’ya ait ve zengin rezervlere sahip maden sahası yatay bir genişliğe sahipken bu avantajdan yoksun olan TTK’ye ait alanda madenciler daha riskli ve maliyetli olmasına rağmen 300-350 kotun altına inerek kömür çıkarmak zorunda kalıyordu.

Ne kadar derine inildikçe madende hem basınç hem de metan oranı yükselİr. Bir faciayı önlemenin yolu ise çok güçlü, ayarlanabilir havalandırma sistemleriyle metanın tahliyesi ve olası bir faciaya karşı sıkı kontrol mekanizması gerekiyor.

Adil bir soruşturma yapılırsa hem havalandırma sistemlerinin yeterli olup olmadığı hem de sıkı bir kontrol mekanizması gerçekleşip gerçekleşmediği ortaya çıkacaktır. Ama adil bir soruşturma yapılırsa!"

"BU KATLİAMA DA 'KADER' DENİLECEĞİ AÇIK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bartın'da yaptığı açıklamada, "Birileri dalgasını geçebilir ama önemli değil biz kader planına inanmış insanlarız" ifadelerini kullanmıştı. Şık, Erdoğan'ın 'fıtrat' açıklamasını ön görerek şu ifadeleri kullandı:

"Ama Soma’da olduğu gibi bu katliama da “fıtrat/kader” deneceği açık. Her katliam sonrası olduğu gibi bölgede en yoğun faaliyet gösteren STK’lerin yine iktidar destekli  dinci vakıf ve dernekler olması “fıtrat” açıklamasına zemin hazırlıyor.

Gerçek sorumlular/suçlular aleniyken seçilen “günah keçileri” yargılanacak,kamu vicdanını tatmin etmekten uzak cezalar alacak. Suçluları salıp, Soma’da katledilenlerin hakkını savunan avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay’a yaptıkları gibi adalet arayanların peşine düşecekler."