Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimden sonra "Kızgın demiri soğutalım" açıklamasını değerlendirerek, "Korkuyoruz ki bu kızgın demir yine Kürtler'in vücudunda soğutulmasın" dedi.

Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, gündemdeki gelişmelere ilişkin Dokuz8 Haber'den Bekir Güneş'in sorularını yanıtladı.

"YSK'NIN BU İTİRAZLARI KABUL ETMESİ BİLE DOĞRU DEĞİL"

AKP'nin Mardin Adayı Ahmet Türk'ün yaşlı ve hasta olduğunu iddia ederek mazbatanın kendisine verilmesini istemişti. Ahmet Türk, bu itirazda bulunan Mardin Baro Başkanı'na sert tepki göstererek, "Normalde seçim sonuçlarına itiraz edilir ama bu defa iddianamelerdeki ifadeler toplanarak şahsıma ait bir itirazda bulunuluyor. YSK'nin bu itirazları kabul etmesi bile doğru değildi. YSK'ye başvurmuşum, YSK seçilmemin önünde hiçbir engel olmadığını söylemiş günde 300-400 kilometre yol yapmışım. Ama bu itirazı yapanın da bir baro başkanı olması beni gerçekten incitti üzüldüm. Sadece hastalığıma itiraz etmiyor, hastalığından dolayı tahliye edildi eğer hasta değilse tekrar tutuklayın diyor. Bir Baro Başkanı bu kadar pervasızca davranmamalıdır. Bir insanın tutuklanması için adeta Baro Başkanı bir başvuru yapıyor. Seçim kurullarının bunu ciddiye bile almaması gerekirdi. Bu ilin baro başkanının böyle bir itirazda bulunması çok üzücü ve çok çirkin bir durumdu. Bilmiyorum toplumun halkın yüzüne nasıl bakacak bu insanlar. Bir seçilmişin cezaevine girmesi için bu kadar uğraşan bir kişiye halk nasıl hukukçu diyecek onu ben de merak ediyorum" dedi.

"KIZGIN DEMİRİ NASIL SOĞUTACAĞIZ BU ANLAYIŞLA?"

Türk, Erdoğan'ın seçimden sonra "kızgın demiri soğutalım" sözlerini eleştirerek, "İşte 'kızgın demiri soğutalım anlayışı. Çok güzel ama korkuyoruz. Acaba bu kızgın demir Kürtler'in vücudunda mı soğuyacak. İşte böyle bir şeyle böyle tehditlerle karşı karşıyayız. Bir kayyum politikası ortaya kondu sonuçta halk tekrar iradesini ortaya koydu. Şimdi bakıyorsunuz bir kısım kişilerle çalışmak istemiyoruz ama burada kayyumluğu bitmiş olan vali 'buradan ayrılmayın, direnin' gibi mesajlar veriyor. Peki bu kızgın demiri nasıl soğutacağız bu anlayışla. Gerçekten iki gündür hayretler içerisindeyim. Çağırıyorum bugüne kadar yaptıkları için teşekkür ediyorum. Ama sonuçta ben de bir siyasi partiyim halkın benden beklentileri var, talepleri var bazı kadroları değiştirmek zorundayım. 'Evet haklısınız' diyorlar ama iki sonra gelip '2 derede bir arada kaldık' diyorlar. İşte 'birileri istifa etmemizi istemiyor. Bizi görevden alın diyor. Eğer bu kızgın demiri gerçekten soğutmak istiyorsak ortaya çıkan iradeye saygı duymamız lazım" diye konuştu.

"BİZİ SIKIŞTIRIP ÇALIŞAMAYACAK DURUMA GETİRİYORLAR"

Belediyenin borçlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Türk, Kayyum atandığında belediyenin 63 milyon borçla devredildiğini söyledi. Şimdi ise devasa bir borçla karşılaştıklarını ifade eden deneyimli siyasetçi Türk, "Kayyum geldiğinde 63 milyon borçla devrettik. Bugün bakıyorum belediye 406 milyon ile devredildi. MARSU'yu aldım baktım geliri ayda 5 milyondur. Su parasından biz de alamadık kayyum da alamadı. En fazla 2, 2.5 milyon, 3 milyon da iller bankasından 5 milyon ediyor. Ama MARSU bugün 600 milyonun üzerinde bir para ile borçlandırılmış. İşçi paraları memur paraları bu ay ödenmemiş. Bu kızgın demiri soğutma değil bizi sıkıştırıp çalışamayacak duruma getirip halkla karşı karşıya getirme politikasıdır. Keşke sayın cumhurbaşkanı kızgın demiri soğutacak bir anlayışla yaklaşabilse bizim de beklentimiz budur. Ama bugün bizim gelişimizi hazmedemeyen bir anlayışın bizi nasıl bir durumda bıraktığını görüyoruz. Çok basit bir şey söyleyeyim sayın vali bir açıklama yapmış diyor ki, 15 gündür çöpler toplanmadı. El insaf benim gelişim daha bir hafta olmadı. Ayrıca çöp toplamak benim görevim de değil. Ama buna rağmen böyle bir açıklama yapma gereği duyuyor. Doğru olmayan yakışık olmayan bir açıklamayı yapıyor" dedi.

"CUMHURBAŞKANI BANA RANDEVU VERİRSE BUNLARI ÖNÜNE KOYACAĞIM"

Seçim döneminde kayyumun yaptığı harcamaların da dökümlerini çıkaracağını belirten Türk, "İhalelerin gerçekten nasıl yapıldığını, ihale bedeli ile ihale arasındaki farkın ne olduğunu, elbette bunun fizibilitesini çıkaracağım. Sayıştay'ı davet edeceğim. Eğer sayın Cumhurbaşkanı bana randevu verirse bütün bunları onun önüne koyacağım" ifadelerini kullandı.

"BU HALKIN İRADESİNİ GASPETMEKTİR"

HDP'den seçilen ancak KHK'li oldukları gerekçesiyle mazbataların AKP'li adaylara verilmesini de çok sert eleştiren Türk, "Evraklar gidiyor YSK'ye aday olunmasında hiçbir sakınca yoktur deniliyor. Seçim hakkını kazanıyorlar bu şekilde ama kazanınca 'hayır siz mazbatayı alamazsınız' diyorlar. Tamam da bu yolu açan, aday olabilirsiniz diyen seçim kuruludur. Ama seçim sonucunu hadi 'bir yanlışlık yaptık' diyerek iptal etmeleri gerekirken yüzde 70 oy alan bir adaya vermiyor yüzde 25'le oy alan bir adaya veriyor. Bu halkın iradesi yüzde 25 ile ortaya çıkmıyor ki. Bu halkın iradesini gaspetmektir. Hangi yönü ile ele alırsanız alın işte 50 yıldır siyasetin içindeyim. Böyle bir seçimi görmedim yaşamadım. Evet geçmişte de beli baskılar oluyordu ama hukuksuzluğun bu boyuta ulaştığı başka bir seçim görmedim. Türkiye tarihinde yüzyıllarca tartışılacak bir seçim olarak gündemde kalacak" dedi.