31 Mart yerel seçimlerinde Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı seçilen ve yerine kayyum atanan Ahmet Türk, Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunu çözümüne ilişkin açıklamalarını değerlendirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” sözlerine olumlu bulan Ahmet Türk, “Demokratik bir gelecek için mücadele ettiğini söyleyenler, insan hakları, demokrasi, Kürt sorunu konusunda açık şekilde fikirlerini ifade etmeli ve bir deklarasyonla ortaya çıkmalı neler yapacağını belirtmeli.” dedi.

Bianet’ten Ruken Tuncel’e konuşan Türk, Kürt sorununun sadece Kürtlerin sorunu olmadığının özellikle altını çizerek “Kürt sorunu çözülmediği zaman sadece Kürtler bunun acısını çekmiyor veya sadece Kürtler demokrasiden uzaklaşmıyor aynı zamanda Türkiye halkları da demokrasiden uzaklaşmış oluyor” diye belirtti. Tuncel’in soruları ve Türk’ün yanıtları şöyle:

“MUHATAP OLSAYDI BU KADAR ACI YAŞANMAZDI”

HDP sıklıkla Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümünden söz ediyor. Kiminle bu çözüm, nasıl bir barış, sizlerin penceresinden bugün bir muhatap var mı?

Muhatap olsaydı bu kadar acılar yaşanmazdı. Muhatap olmadığı için bugün bu sorun bir çıbana dönüşmüş durumda. Ama mücadele ederken aynı zamanda bir muhatap yaratmanın da mücadelesini vermek zorundasınız.

“Kürtler, kültürel, kimliksel olarak tanınmak istiyor, bir statüye sahip olmak istiyor”, fikrini içselleştiren bir anlayış olmadığı için bir muhatap ortaya çıkmıyor.

“Kürtler bir halktır, dilleri vardır, kendi bölgelerini kendileri yönetebilecek bir hakka sahip olması gerekir” anlayışı ortaya çıktığı zaman bu sorun çözülür veya bir muhataptan söz edilir. Ama bugün bir muhatap bulmak zor.

Tabi Türkiye’de değişim dönüşüm ne zaman gerçekleşir, ne kadar gerçekleşir bunu da bilemiyoruz. Türkiye’deki muhalefet bizim istediğimiz şekilde ne kadar hak ve özgürlüklere sahip çıkar, hak ve özgürlüklerin bir hak olduğunun farkında olur bunu da bilemiyoruz.

Bugün ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi, ben zaman zaman eleştiriyorum ve birilerinin hoşuna gitmiyor. İki de bir güçlendirilmiş parlamenter sistemden söz ediliyor. Peki, insan hakları, demokrasi, Kürt sorunu konusunda bugüne kadar verdiğiniz bir açık mesaj var mıdır, yok!

Demokratik bir gelecek için mücadele ettiğini söyleyenler, insan hakları, demokrasi, Kürt sorunu konusunda açık şekilde fikirlerini ortaya koymalı ve bir deklarasyonla ortaya çıkmalı neler yapacağını belirtmeli.

Bir tarafta AK Parti’nin yedeğinde MHP, diğer tarafta da CHP’nin yedeğinde İYİ Parti var. Bu iki parti de Kürtlerin meşru taleplerini kabul edecek noktada değil, bu da işin zorluğu. CHP’de de demokrat bazı insanlar var ama ulusal kesimlerin varlığını da unutmamak lazım.

“SÖYLEMLER SÖZDE KALIYOR”

SHP’de de milletvekilliği yaptınız, SHP’nin Kürt sorunun çözümüne dair projesi var mıydı? Ya da son 20 yılda CHP size “bizim çözüme ilişkin bir projemiz var, üzerinde konuşalım” dedi mi?

SHP döneminde zaman zaman bazı raporlar hazırlandı, bir yol haritası ortaya koyuluyordu. Fakat sadece bir raporun hazırlanıyordu ama bu Türkiye halklarına deklare edilecek noktaya gelmedi. Ama SHP içinde yaptığımız görüşmelerde taleplerimiz oluyordu ve makul karşılanıyordu.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin politikalarını da çok yakından takip etmemize rağmen bu konuda net kararlı görüş ortaya çıkmadı. Ciddi raporlarından da söz edemeyiz.

Bireysel olarak çaba gösteren insanlar var, bunu görüyoruz ama parti merkezinin Kürt sorunu, insan hakları, demokrasiyle ilgili ciddi açık projelerini kamuoyuna yansıttıklarını görmedik. Zaman zaman söyleniyor ama sözde kalıyor.

“KÜRT SORUNU BİR TÜRKİYE SORUNUDUR”

Peki, Kürt sorunu sadece Kürtlerin sorunu mu? Türkiye’nin ekonomi, demokrasi gibi sorunlarının çözümü Kürt sorununun çözümünden geçiyorsa sorunu neden sadece Kürtler konuşuyor?

Kürtlerin talepleri var, dilleriyle, kimliğiyle özgürce yaşama talebi var ama bu sorun sadece Kürtlerin sorunu değil, Türkiye halklarının sorunudur. Kürtler demokratik bir geleceğin önünü açmazsa Türkiye halkı da demokrasiye kavuşamaz. Yani Kürt sorunu, Türkiye’nin demokrasisiyle direk bağlantılıdır.

Kürt sorunu çözülmediği zaman sadece Kürtler bunun acısını çekmiyor veya sadece Kürtler demokrasiden uzaklaşmıyor aynı zamanda Türkiye halkları da demokrasiden uzaklaşmış oluyor. Bu nedenle Kürt sorunu bir Türkiye sorunudur, bütün halkların sorunudur ve gerçekten demokratik çağdaş bir Türkiye isteniyorsa, bütün farklılıkların kimliklerin özgürce bir ülke yaratmamız gerekiyor, bizim mücadelemiz budur.

Fakat Kürtleri potansiyel tehlike gören bir mantık var bu nedenle yani sadece Türkiye’de değil, herhangi bir yerde dört parçada Kürtler bir statü talep ettiği zaman hemen müdahale ediliyor ve engellemeye çalışılıyor.

Ortadoğu’da Kürtler önemli bir halk 40 milyonu aşan bir nüfusa sahip, tabi ki herkes kendine potansiyel tehlike olarak görüyor. Türkiye, Kürtlerle çok iyi diyalog kurabilirdi, ortak değerler etrafında buluşabilirdi, diğer parçalar yine Kürtlerle kendi içlerinde uzlaşabilirlerdi ama maalesef bu yapılmıyor, beka sorunu olarak görüyorlar.

Yanlışlık burada; Kürtler, ne Türkiye halklarının ne de başka halkların düşmanıdır, birlikte yaşadığı bütün halklarla eşit, adil, özgür yaşamı esas alan bir dünya görüşüne sahiptir.

“KÜRTLERİN AK PARTİ İLE BİR GELECEĞİ OLAMAZ”

Peki, ne olacak, bu sorun nasıl çözülecek, böyle mi devam edecek?

Bir ülkenin barışa ihtiyacı varsa, bir sorun varsa, siyasetçi risk almak zorundadır, gelecekle ilgili hesap yapmalıdır.

Ama bugün maalesef bugünden yararlanma hesabı etrafında siyaset yapılıyor. “Kürtler konusunda çok açık bir şeyler söylersem, ulusalcı kesim benden kopar, oy kaybederim” kaygısı var bazılarında. Oysa ki doğruyu savunmak demokrasiye inananların görevidir, doğru projeler etrafında halkı buluşturmak görevdir.

“Türkiye halkı ulusalcıdır, ulusalcıları desteğini kaybederiz” anlayışını doğru bulmuyoruz. Ana muhalefet partisinin bunu aşması gerekir, bunu aştığı zaman, Kürtler kiminle demokrasi için birlik olacağının kararını verir.

Tabi ki bugün iktidarın yarattığı bu tablo karşısında Kürtlerin AK Parti ile bir geleceği olmaz, bir görüşmesi olmaz. Birileri bizden uzak bile dursa, biz bize düşen rolü Kürtler olarak oynayacağız, ama bu nereye kadar gider. Bu sorunun çözümü için yeterli olur mu?

Biz yerel seçimlerde destekledik, 10-11 ilde bizim desteğimiz olmasaydı seçimi alamazlardı. Ancak ana muhalefet partisi gelecekle ilgili projelerini daha açık ve net ortaya koymalı, Kürtlerin beklentisi de budur, “yarın için ne yapacak.” Yan cebime koy mantığı hiçbir sorunu çözmez.”