AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin olarak açıklamalarda bulundu.

Çelik'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

- "Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye büyük acılar yaşatmış olan 12 Eylül faşist darbesinin yıl dönümüydü. 44'üncü yılında 12 Eylül'ün bu darbenin Türkiye'ye verdiği zararları konuşmaya devam ediyoruz. Türkiye'nin üzerinden bir silindir gibi geçen ve netice itibariyle kurumları geriye bıraktığı birtakım siyasi izler sebebiyle halen çeşitli alanlarda hasarı süren bu darbenin zaman geçtikçe aslında Türkiye'nin milli egemenliğini çalmaya dönük Türkiye'den milli iradeyi gasp etmeye dönük olarak dış kaynaklı bir proje olduğu net bir şekilde görülmektedir. Burada da maalesef 12 Eylül darbesi bütün bu aynı 60 ihtilali gibi postmodern darbeler gibi büyük zararlar vermiştir. Ama 12 Eylül darbesinin tabii en büyük zararlarından bir tanesi bu anayasayla ortaya çıkan ve Türkiye'deki sivil siyasetin üstünlüğünü, demokrasinin üstünlüğünü, demokratik gelişmeyi gasp eden sonuçlarıdır. Tabii burada sık sık bunu söylüyoruz. Bu darbe anayasasından Türkiye'nin kurtulması gerekir kurtulması için de net bir şekilde ciddi bir sivil anayasaya Türkiye'nin ihtiyacı vardır. 

- Son zamanlarda 31 Mart seçimlerinden sonra AK Parti'nin geride kaldığı, CHP'nin öne geçtiği gibisinden bir takım spekülasyonlar yapılıyordu. Bugün bunları en çok yapanlar ya da bu konuda en çok öne çıkanlar bile artık CHP açısından böyle bir durumun olmadığını CHP'deki bu gelgit siyasetinin ve belediyelerdeki o bahsettiğimiz savrulmaların vatandaşımız tarafından kenara itilip siyaseten gerçek mecrası AK Parti'de her zamanki buluşmaların daha yüksek bir şekilde gerçekleştiğini göstermektedir.

"VATANDAŞIMIZ NOTUNU VERMEKTE"

- Şimdiki Özgür Bey'den önce Kemal Bey zamanındaki helalleşme, ondan sonra Özgür Bey zamanındaki normalleşme en son geldi Cumhur'a hakaret edenleri himaye etmeye dönüştü. Helalleşmeden normalleşmeye, normalleşmeden Cumhura hakaret edenleri himayeye dönüşen bir süreç tabii vatandaşımız da bunun notunu vermektedir. Çünkü bu işler uzun yürüyüşler içerisinde tutarlılık gerektirir. Tutarlılık olmadığı zaman herhangi bir şekilde bundan netice alınması mümkün değildir."

"BUNLAR BARIŞI SAVUNAN HERKESE MİLİTAN DER"

Batı Şeria'da İsrail askerlerince başından vurularak öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi'yi militan olmakla suçlayanlara cevap veren Çelik şu ifadeleri kullandı.

- "Şehidimiz Ayşenur Ezgi Eygi'yi dualarla uğurladık. Allah rahmet eylesin ailesinin, milletimizin, insanlık vicdanı adına Filistin'e Gazze'ye destek veren herkesin başı sağ olsun. Şu durum nettir arkadaşlar. İsrail güçleri bu kardeşimizi doğrudan hedef alarak öldürmüştür ve burada bunu yapanların, bu emri verenlerin hepsinin cinayetten yargılanması gerekir. Fakat işte bir çifte standartta burada görüyoruz. Bazı basın kuruluşları net bir şekilde Ayşenur kardeşimizden bahsederken yani barış isteyen birinden, Gazze için yüreği atan birinden, başka bir coğrafyada yaptığı kariyer çerçevesinde rahatça yaşayacakken insanlık vicdanının yanında saf tutan birini hedef alan bu katliam karşısında tutup haber yaparken Ayşenur'la ilgili militan diyorlar. Bunlar tabii barışı savunan herkese militan derler. Bunlar adaleti savunan herkese militan derler. Bunlar insanlık adına vicdani bir hassasiyet gösteren herkese militan derler. Çünkü bunların ruhları kirlenmiştir. Bunların akılları kirlenmiştir. Bunların yegane amacı insanlığı daha büyük kaosun içerisine sokmaktır. 

"YUNANİSTAN İÇİNDEKİ KAOS LOBİSİ..."

- Yunanistan'daki gelişmeleri her zaman yakından takip ederiz. Sayın Miçotakis'le Cumhurbaşkanımızın görüşmesinden sonra orada yeni bir diyalog kapısı açılmıştı. Sayın Miçotakis daha diyaloğa önem veren birtakım mesajlar ortaya çıkarıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da şu ifadeleri kullanmıştı, 'aynı denizi aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülkeyiz. Kardeşler arasında bile sorun olabilir. Bizim aramızda da sorun olması normaldir. Bunları aramıza kimseyi karıştırmadan beraber çözelim' demişti. Ama bütün bu yaklaşım gibi durulmaya çalışırken Yunanistan içindeki kaos lobisi Yunanistan içindeki radikal unsurlar buna dönük olarak bu normalleşmeyi, bu diyaloğu sabote etmek için her zaman olduğu gibi elinden geleni yapıyor. Burada biliyorsunuz geçmiş görev dönemlerinden tanıdığımız bir provokatör, Yunanistan Savunma Bakanı Dendias. Bu sefer de yine son derece haddini aşan açıklamalar yaptı. En son kıyılarımızda iki kilometre mesafedeki Meis adasına giderek oradan Doğuakdenizdeki silahlanmayı nasıl genişleteceklerini ifade eden sözler söyledi ve Türkiye'yi hedef aldı. Şimdi burada tabii Yunanistan açısından problem şudur. Yunanistan hükümetini Miçotakis mi temsil ediyor, Dendias mı temsil ediyor? Dendias'ın bu açıklaması herhangi bir şekilde diyalog istemeyen Türkiye'yi hedef alan ve bütün diyalog süreçlerini sabote etmeye çalışan bir açıklama.

HÜDA-PAR'A OLUMSUZ YANIT

- Anayasa'nın dört maddesiyle ilgili herhangi bir tartışmamız yoktur. Bu konudaki değişiklik teklifleri bizim açımızdan olumlu değildir. Daha önce de bu konuda ben açıklamalarımı ifade ettim arkadaşlar. Burada daha önce de belli gündemler olduğunda sorulmuştu evet sivil bir anayasa istiyoruz, Türkiye'yi geleceğe taşıyacak Türkiye yüzyılına taşıyacak bir anayasa istiyoruz. Darbe anayasasından kurtulmak ve milli iradeyi burada esası teşhis eden yapı haline getirecek bir anayasa istiyoruz. Herhangi bir şekilde anayasanın ilk 4 maddesindeki temel prensiplerle ilgili herhangi bir tartışma söz konusu değildir.

ÖZEL'E ELEŞTİRİ

- Şehidimizi uğurluyoruz. Özgür Bey keşke bu şekildeki bir konuşmayı şehidin babasının yanında yapmasaydı. Keşke cenazede yapmasaydı. Cenaze adabına uygun bir şekilde davranılsaydı. Kuşkusuz o cenazeye katılan herkesin vermek istediği mesaj nedir? Ayşenur'un şehadetini selamlamak. Onun insanlık için yaptığı bu fedakarlığı Gazze için yaptığı bu fedakarlığı selamlamaktır. Bu süreçte CHP Genel Başkanı Özgür Bey iki tane hata yaptı. Bir tanesi Ayşenur'un fedakarlığını bir ideolojiye indirgedi. Yani işte şu ideolojiye bağlı birisidir şu gelenekten gelmektedir diyerekten. Doğru bir şey değil. Özgür Bey'in orada bu yaptığı biraz yanlış olmuştur. Orada sembolik olarak devleti temsil eden en üst makam cenazeye katılanlar adına buradaki duygu ve düşünceleri paylaşıyor. Orada da makam devleti temsil eden  meclis başkanlığı makamı. Dolayısıyla meclis başkanımız orada hem cenazeye katılma hassasiyeti gösterenlerle ilgili olarak herhangi bir siyasi indirgeme içerisine girmeden herhangi bir siyasi taraflılık içine girmeden siyaseten de kimseyi hedef almadan tamamen Ayşenur'un insanlık vicdanının ve insani değerlerin anlatıldığı bir konuşma gerçekleştiriyor. Şimdi burada tutup da bütün siyasi partilerin tek tek söz aldığı bir duruma çevirmek, Özgür Bey'in talebi o. Bu cenaze adabıyla da uyuşmaz, orası nutuk atılacak yer değil."