Haber: Cesim İlhani
"dokuz8haber’in sorularını yanıtlayan eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner, Diyarbakır’da Kürtçe hizmet verdiği için önce hedef gösterilmesini, sonra Pine Kafe'ye yönelik polis baskını ve kafe sahibi Ramazan Şimşek’in gözaltına alınmasına ilişkin konuştu.
“Kürtçe öğrenmeyi ve konuşmayı teşvik amacıyla yapılan hiç bir eylem bölücü olarak nitelendirilemez. Bu bir tercihtir. Demokratik ve insani bir tercihtir” diyen Metiner şunları söyledi:
"Şayet o kafede Kürtçe dışında başka bir dilde konuşmaya izin verilmemiş olsa bu dibine kadar bölücü ve faşizan bir tavır olurdu. Bu tavır en başta Kürt algısına zarar verirdi. Başka bir deyişle Kürtlere kaybettirirdi. Ne Kürtçemizin ne de Kürtlerimizin bölge bir bölücü-faşizan anlayışın kurbanı edilmesine biz Kürtler izin vermeyiz. Herkesten önce karşı çıkar eleştiririz. Ama Kürtçe ekseninde geliştirilen bir demokratik ve insani hassasiyetin anında bölücülük diye suçlanmasını da yanlış ve zararlı buluruz. Bunu birliğimiz adına tehlikeli buluruz.”
“KÜRTÇE CEVAP VERİLECEK SÖZLERİNDE BÖLÜCÜLÜK YOK”
Kafe sahibinin müşterilerin hangi dilden konuşurlarsa konuşsunlar ama biz Kürtçe yanıt vereceğiz” sözlerinde ‘bölücülük yok’ diyen Metiner şöyle devam etti:
“Kafe sahibi müşterilere hangi dilden konuşurlarsa konuşsunlar sadece Kürtçe cevap verileceğini belirtiyor. Burada bölücülük yok ama tarz yanlış anlaşılmaya müsait. Bence Kürtçeyi gündemleştirmek, yani hayatın diline dönüştürmek ne kadar anlamlı ve gerekli ise, davranışlarımızla veya yöntemlerimizle sevdirmek de bir o kadar anlamlı ve gerekli. Ben şu yolu ve tavrı öneririm kendilerine. Diyelim ki Türkçe bir sipariş verildi veya bir şey soruldu. Siz de Kürtçe cevap verdiniz. Ama müşteriniz ne dediğini anlamadı. Türkçe hepimizi ortaklaştıran bir dil ama henüz Kürtçe ne yazık ki o mertebede değil. Bir çok Kürt bile üzülerek belirteyim ki Kürtçeyi bilmiyor. Bu elbette sorgulanacak vahim bir insani kusur. Şimdi siz Kürtçe cevap verdiğinizde müşteri anlamayacaksa o vakit iletişim sorunu ortaya çıkacak. Peki, ben ne mi öneriyorum? Şunu: Kürtçe cevapla birlikte Türkçesinin de söylenmesi. Veya bir başka dile çevirinin yapılması. Hem Kürtçeyi hayatın diline dönüştürmek açısından hem de sevdirmek açısından hem de o mekana gelenlerin iletişim sorunu yaşamaları açısından daha doğru olur.
Ortak mekanlarımızda farklı dillerimizle birbirimizi çoğaltabiliriz pekala. Birbirimizi bölücü diye hasımlaştırmadan da pekala ortak bir anlaşma dili oluşturabiliriz.
Dışlamak ve suçlamak kolaycılığından umarım vazgeçeriz hep birlikte."
“KÜRTÇE ARTIK HER ANLAMDA HAYATIN DİLİNE DÖNÜŞMELİ”
Metiner son olarak, Kürtçenin her anlamda hayatın diline dönüştürülmesi gerektiğini savunarak, “Biz farklılıklarımızla anlamlı ve değerliyiz. Kürtçe artık her anlamda hayatın diline dönüşmeli. Doğru bir yöntemle ve tarzla bunu yapmayı öneririm” şeklinde konuştu.
NE OLMUŞTU?
Diyarbakır’da Pîne Kafe 15 Mayıs Kürtçe Dil Bayramı ardından tüm iletişim ve hizmetin sadece Kürtçe yapılmasına karar vermesinin ardından, sosyal medya üzerinden ve bazı haber sitelerinde ‘bu kafede Türkçe konuşmak yasak’ şeklinde servis edilerek kafe ve sahibi hedef gösterilmişti.
Dün sabah saat 6'da da polis kafeye yönelik baskın düzenlemiş, kafenin kapısını zorlayarak içeri girdiği ve içerde arama yaparak, eşyaları dağıtmış kafe sahibi Ramazan Şimşek gözaltına alınmıştı.
KAFE SAHİBİ NE DEMİŞTİ?
Kafenin sahibi Ramazan Şimşek, "Karşılama, sipariş alma ve iletişim kurma Kürtçe yapılıyor. Kafemize Kürtçe bilmeyenler de geliyor. Onlar isteklerini kendi bildikleri dillerde dile getiriyorlar ama biz cevabımızı Kürtçe veriyoruz. Kafemize Kürtçe bilmeyenler de gelebilir. Gelsinler diyoruz. Gelip Kürtçe öğrensinler" demişti.