MANİSA

Alevilikte kadın: Dünyanın ilk kadın örgütlenmesini 800 yıl önce kurdular

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Manisa Şubesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediği etkinlik Gülbenk (Alevi duası) ile başladı. “Alevi İnancında Kadının Yeri” konulu 8 Mart programında, kadınların tarihsel süreçte, kültürel ve sosyal yaşamları ele alındı.

Abone Ol

Haber: Hülya Kılınç

Manisa Cem Evi Toplantı Salonu'nda düzenlenen etkinliğe, kadınlar ve erkekler yoğun ilgi gösterdi. 



BACIYAN-I RUM SAVAŞTA, KÜLTÜRDE, EKONOMİK HAYATTA TEŞKİLATLANDI 


Alevilikte Kadının Yeri konusuyla ilgili Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Manisa Şubesi Kültür İşleri Sorumlularından Suna Tunç bir sunum yaptı. Tunç, Alevilikte kadının önemli bir toplumsal statüye sahip olduğunu belirterek, 800 yıl önce Alevilerin kurduğu Bacıyan-ı Rum Örgütü'nü örnek gösterdi. Kadın Teşkilatı anlamına gelen Bacıyan-ı Rum Örgütü'nün bir kadın esnaf örgütü olduğunu ifade eden Tunç, “İlime, bilime, sanata ve ahlaka son derece önem verilen Alevilikte kadının  sosyal ve ekonomik hayata önemli yeri vardır. Ahi Evran'ın Eşi Fatma Bacı, dünyanın ilk kadın teşkilatı olan Bacıyan-ı Rum teşkilatını kurmuştur. 1200'lü yılların başlarında kurulan bu yapı aynı zamanda dünyanın ilk kadın dayanışma örgütüdür. Bacıyan-ı Rum teşkilatı, kadınların gerek vatan savunmasında, gerek kültürde, sanatta, edebiyata, sosyal ve ekonomik alanlarda kalkınıp, gelişmesini sağlamak için teşkilatlanmıştır.” dedi. 


“KADIN VE ERKEKLER BİRLİKTE İBADET EDERLER”


Alevi inancının merkezine erkek veya kadını değil insanı koyduğunu ve kurallarının her iki cinsi de aynı oranda kapsadığını kaydeden Tunç, Alevi inancındaki bu yaklaşımın evrensel insana seslendiğini kaydetti. Batı dünyası yakın zamanda evrensel insan modelini konuşmaya başlamışken, Alevi inancı ve kültürünün bu bakış açısını 700 yıl öncesinde ulaştığını belirterek şöyle devam etti “ Alevi inancında dört kapı, kırk makam öğretisi, sözünü ettiğimiz  "yetkin ve evrensel" insanı oluşturmanın  anahtarıdır. İnsan merkezli olan bu inançta, tanrı herkesin tanrısıdır ibadet herkes içindir. Bu nedenle kadın ve erkek birlikte ibadet ederler. İbadete gelirken, cinsiyet kavramından sıyrılmış insan olarak Cem evine veya meydana girerken " Erkeğin kişiliği, kadının dişiligi" meydana girmez. Birbirlerini kadın erkek olarak değil insan olarak “Can” olarak görürler.” 

BİRDEN FAZLA KADINLA EVLENEN ERKEK “DÜŞKÜN” OLARAK GÖRÜLÜR 


Alevi inancında evliliklerin tek eşli olduğunun altını çizen Suna Tunç, birden fazla kadınla evlilik yapan erkeğin yoluna bağlı kalmadığı için “düşkün” olarak görüldüğü ve topluma katılmama cezası verildiğini belirterek “Bu inançta erkeğin dilediği zaman kadını boşayabilme ayrıcalığı yoktur .Ayrıca "kol kırılır yen içinde kalır "anlayışı bu inanca aykırıdır. Kocası tarafından şiddet gören, kötü  söz, kötü davranış gören kadın gerektiğinde  Cem ibadetinde kocasını dara çeker. Gerekirse bu erkek düşkün ilan edilir. Alevi inancında kadın şehvet objesi olarak görülmez. Bu nedenle kadını örtüler arkasına gizlemek gibi bir yola  girilmemiştir. Kadın ve erkek  yan yana yaşamlarını sürdürürler. Bu inançta kadın erkek şahitliği eşdeğerdir. Aynı şekilde kadın ve erkek eşit miras hakkına sahiptir. Alevi inancında kadın saygın bir statüye sahiptir.  Ortağın sahibi kadındır. Aşa önce kadının el atması beklenir. Yolda kadın önde yürür. Kadın erkek eşitliğini Hacı Bektaş-ı  Veli şöyle ifade eder;
“Erkek kadın sorulmaz muhabbetin dilinde
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde
Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok
Noksanlık, eksiklik senin görüşlerinde” şiiriyle konuşmasını tamamladı. 

İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması ve 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmaması sonucu ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri ve şiddetine dikkat çekilen konuşmaların ardından, Sezin Kılıç ve kadınların oluşturduğu Halk Müziği Korosu, Alevi türküleri seslendirdi.