Haber: Sabri Kırdar
Emek ve Demokrasi Güçleri Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan eylemlerde üniversitesi öğrencilerine dönük şiddeti, eylemcilere yönelik gözaltı ve tutuklamaları Attalos Meydanında protesto etti. Antalya'da yapılan eylemlere katılan üç kişi geçtiğimiz cuma günü tutuklanmıştı. Bu sabahta TİP Antalya İl Örgütü üyesi 24 kişi sabah saatlerinde yapılan polis operasyonu ile gözaltına alındı.
Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılan açıklamayı TİP Manavgat İlçe Başkanı Şerife Arslan okudu. Okunan basın açıklamasında şunlar ifade edildi;
İktidarın, 19 Mart günü yaptığı gözaltılar ile başlayan darbe teşebbüsü, ülkemizin dört bir yanında geniş halk kitlelerin ve demokratik kamuoyunun karşı koyuşu ile sarsılmaktadır. Pek çok yerde olduğu gibi kentimiz Antalya’da da üniversite gençliği, demokratik kitle örgütleri ve her kesimden emekçiler, Saray’ın istibdadına karşı mücadeleyi her geçen gün yükselterek sürdürmektedir. Yurttaş olarak bizlerin anayasanın 34.maddesi gereği en demokratik hakkımız gaspedilmektedir. Emri verenler ve uygulayıcıları suç işlemişlerdir. Anayasal haklarımızı gaspedenler ile ilgili buradan suç duyurusunda bulunuyoruz.
Daha ilk andan itibaren karşı karşıya kalınan orantısız kolluk müdahalesi ve şiddeti ile zapt edilemeyen halk tepkisi, hukuksuz gözaltı uygulamaları ve tutuklamalar yoluyla sindirilmek istenmektedir. 20 Mart günü gerçekleşen protestolarda 41 yurttaşımız gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan yurttaşlarımızdan 3 tanesi 21 Mart günü adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken, 3 yoldaşımız aynı gün her türlü hukuki kaide ayaklar altına alınarak tutuklanmış ve cezaevine gönderilmiştir.
Bugün sabah saatlerinde ise kolluk tarafından evleri ve yurtları basılan 30’a yakın yoldaşımız gözaltına alınmış, böylelikle bir hukuk garabetine daha imza atılmıştır.
İstanbul, Ankara, Çanakkale, İzmir, Eskişehir, Manisa ve Edirne gibi illerden gelen benzer kitlesel gözaltı haberleri, Saray’ın hukuksuz ve baskıcı uygulamalarla insanlarımıza zulmederek anayasal düzenin ilgasına yönelik teşebbüsünü dayatma amacını güttüğünü göstermektedir. En temel haklarımız, en temel siyasete katılım araçlarımız adeta birer suçmuş gibi muamele edilmektedir. Hak aramak suç değildir. Protestolara, toplantılara ve gösterilere katılmak suç değildir. Buna karşın hakkını arayan insanlara orantısız müdahalelerle şiddet uygulayarak, hiçbir kanuni dayanağı olmayan gözaltı ve tutuklama kararları çıkarılarak, milyonlarca yurttaşın seçme ve seçilme hakkı ayaklar altında çiğnenerek peş peşe halka karşı suç işlenmektedir. Düzmece delillerle, yıllardır sayısız kumpas davasından aşina olduğumuz “gizli tanık”larla, gazeteci demeye bin şahit isteyecek tetikçiler yoluyla gerçekleştirilen algı kampanyaları ile, her türlü soruşturma ilkesinin, her türlü temel hak ve hürriyetin ihlal edildiği kanunsuz süreçlerle seçilmişleri tasfiye etmek isteyen istibdat rejimi, şimdi de halkın iradesini gasp etmek istemektedir. Adı koyulmamış bir olağanüstü hal düzeni, giderek artan bir şiddet dozu ile “olağan” kılınmak istenmektedir. Hukuksuz gözaltılar ve tutuklamalarla bir korku duvarı örülerek haklı ve meşru mücadelemizin boğulması, demokrat kamuoyunun felç edilmesi istenmektedir. Herkesin her an her şeyden keyfi bir şekilde suçlu kılınabileceği bu keyfi ve despot düzeni kabul etmiyor, baskılara boyun eğmiyoruz. Gözaltına alınan ve tutuklanan dostlarımızı yalnız bırakmıyor, dayanışmayı büyütüyoruz.
Yurttaşlara karşı işlenen ağır hak ihlallerine son verilmeli, gözaltındaki ve tutuklu dostlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Gayrimeşru, hukuksuz ve keyfi uygulamalarla halkın iradesini zapturapt altına almaya çalışmaktan vazgeçilmelidir. Bugün hukuksuz bir şekilde alıkoyulmakta olan dostlarımızı alacağız, Saray darbesine karşı boyun eğmeksizin mücadele verecek ve ülkemizi açık hava hapishanesine çevirme emellerine geçit vermeyeceğiz. Bulunduğumuz her alanda haklılığımızı ve tutsaklara özgürlük talebimizi haykırmaya devam edeceğiz.