GÜNDEM

Arkeolojik yazıda açlık ortaya çıktı: 144 yıllık mezar taşında hayat pahalılığı isyanı

İzmir'in Konak ilçesinde bulunan 114 yıllık bir mezar taşında günümüzün manzarası çıktı. Mezar taşında o dönemin domates ve et fiyatlarının yanı sıra pahalılık nedeniyle mezar sahibinin hayatını bamya yiyerek geçirdiği yazıyor. Öte yandan Mezar taşının bir hafızın kızına ait olduğunu belirtildi.

Abone Ol

İzmir’in Konak ilçesinde 144 yıllık olduğu bilinen bir mezar taşında, o dönemin domates ve et fiyatlarının yanı sıra pahalılık nedeniyle mezar sahibinin sürekli bamya yiyerek hayatını geçirdiği yazdığı tespit edildi. Yaklaşık 150 yıl öncesinin mezar taşında yazanlar günümüzü hatırlattı.

Ege Press’te yer alan habere göre, Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Türk ve İslam Sanatları Ana Bilim Dalı’ndan Yrd. Doç. Dr. Ertan Daş, Konak’taki Aliağa Camisi’nin bahçesinde bulunan mezarlıkta araştırma yaptıklarını belirtti.

Dönemin vali, üst rütbeli asker gibi bazı önemli isimlerin mezarlarının da yer aldığı haziredeki bir mezar taşını çok ilginç bulduklarını belirten Daş, bu mezartaşının da bir hafızın kızına ait olduğunu söyledi.

“DOMATES 10, ET 60 PARA”

Henüz 30 yaşına girmeden vefat eden kadının mermerden mezar taşında “Domates 10 para olmuş, 60 para et. Benim hakkım bir ekmek, 20 kömür ve bamyaydı. Tahammül ettim, belim büküldü ayak baş parmağıma kadar büküldü.” Yazıda ölen kişinin 30 yaşında ölen kişinin ömrü boyunca yoksulluk çektiğini belirtiyor.

“HAYATINI BAMYA İLE GEÇİRMİŞ”

Mezar taşının ait olduğu dönemde domatesin, etin okka ile satıldığını, yer alan fiyatlara göre bir okka etin altı okka domatese eşit olduğuna işaret edildiğini aktaran Ertan Daş, şöyle devam etti:

“Aliağa Camisi’ndeki bu mezar taşı iki yönden önemli, ilki gıda fiyatları veriliyor. Bütün bu fiyatların ardından hayatını bamya ile geçirdiği yazıyor. Bamya o gün bahçelerde yetişiyor. Devamlı bamya ile beslendiğine göre yoksulluktan da şikayet ediyor. Cemile Hanım’ın eşinden çektikleri de ikinci önemli konu. Eşinin ne kadar merhametsiz biri olduğunu söylüyor. Kocasından şikayet ediyor, dört çocuk vermiş ama eşinden çok çekmiş. Kadınların 135 yıl önce yaşadıklarına da ışık tutuyor.”