Haber: Fatoş Erdoğan
Avukat Eren Keskin ve Gülistan Yarkın'a CİMER'e ekran görüntüsü ile yapılan başvuru sonrasında 301'den açılan davanın ilk duruşmasına çok sayıda insan hakları savunucusu ve uluslararası heyet de izledi. Eren Keskin ve Güllistan Yarkın'ın ifadelerinin ardından avukatlar beyanda bulundu. Beyanlarının ardından savcı mütalaa için süre talep etti. Mahkeme, Dosyanın mütalaaya tevdiine, Sanıklar müdafilerine esas hakkında beyanda bulunmak üzere bir haftalık süre verilmesine karar vererek duruşmayı 26/03/2024 gününe erteledi.
"DÜŞÜNCELERİM BANA AİTTİR, HUKUK BUNUN YARGILAMASINI YAPABİLİR ANCAK DÜŞÜNCELERİMDEN VAZGEÇMEM."
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin savunmasında şunları söyledi: "Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben İnsan Hakları Derneği Eş Başkanıyım, aynı zamanda ırkçılık ve ayrımcılığa karşı komisyon üyesiyim. 24/04/1915 tarihinde başlayan bu soykırım hakkında, Türkiye'de bulunan demokratik insanlar, bu konu hakkında hiç bir tartışma yapmadı. Soykırım hareketi İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından başlatıldı. Bu resmi ideoloji problemli bir ideolojidir. Bu sebeple 2005 tarihinden bu yana "soykırımı tanı, af dile ve tazmin et" demekteyiz. 2005 ve 2018 yılları arasında bunu özgürce söyleyebiliyorduk hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda "Ermeni halkının torunlarının acılarına katılıyorum" şeklinde açıklamada bulunmuştur. Ancak devam eden dönemde bu açıklamadan vazgeçtiler. 2018 yılından sonra Süleyman Soylu gibi sözleşmeyi ihlal eden İçişleri Bakanı tarafından yasaklandık ve hakkımızda davalar açıldı. Ben üzerime atılı suçu kabul etmiyorum. İfade özgürlüğü kavramını tekrarla bu sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını düşünüyorum. Kimseye hakaret etmiyoruz, şiddette bulunmuyoruz. Sadece düşüncelerimi söylüyorum. Düşüncelerim bana aittir, hukuk bunun yargılamasını yapabilir ancak düşüncelerimden vazgeçmem. Daha önce benzer olaylar sebebiyle İstanbul CBS Basın Suçları Bürosu tarafından emsal olarak verilen KYOK kararı ve yine emsal olarak verilen mahkeme ilamları vardır. Avukatımız bunları sunmuştu, beraatimi isterim.
Mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmiyorum"
"Soykırım inkarının gelişmeye katkısı yoktur. Soykırımın tanınması af dilenmesi ve tazmin edilmesi gerekmektedir"
İHD Irkçılık & Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyesi Güllistan Yarkın savunmasında şunları söyledi:
"Tarafıma okunan iddianameyi anladım. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. 2015 yılından beri İnsan Hakları Derneği Irkçılık ve Ayrımcıliğa Karşı Komisyonda çalışıyorum. Bu tarihten beri soykırım anmalarına katılıyorum, 2021 yılanda Süleyman Soylu’nun komisyonumuzu hedef göstermesi ile hakkımızda soruşturmalar açılmaya başlandı. Ben Türkiye Cumhuriyetinin resmi ideolojisi ile aynı düşünmüyorum, 1915 tarihinde yaşananların soykırım olduğunu düşünüyorum ve bunu ifade özgürlüğüm kapsamında söylüyorum. İddianame kapsamına alınan sözler hakkında savcılığın bu sözleri suç olarak nitelendirmesine katılmıyorum.
Soykırım inkarının gelişmeye katkısı yoktur. Soykırımın tanınması af dilenmesi ve tazmin edilmesi gerekmektedir. Her sene anma yapılması ve etkinliklerin düzenlenmesi gerekmektedir. Bu düşüncem bir aşağılama değildir. Toplumsal gelişmesine dönük ifademdir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, beraatimi isterim."
CİMER'E EKRAN GÖRÜNTÜSÜ İLE İHBAR EDEN KİŞİ DOSYADA YOK
Sanıklar müdafisi Av. Özcan Kılıç beyanında şunları söyledi: “Müvekkilin savunmasına iştirak ediyoruz. İddianame altı sayfadan oluşmaktadır, soruşturma youtube ekran görüntüsü alınarak CİMER'e yapılan başvuru ile yapılmıştır. Ancak ihbar eden kişi dosyada yer almamaktadır. Ayrıca bu emniyet araştırması delil mahiyetinde değildir. Biz halen bu yılda 1915 yılında yaşananları konuşmaktayız. Yapılan konuşma içeriğinde 1915 yılında yaşananlar ve muhatap olarak İttihat ve Terakki partisi gösterilmiştir. Ancak savcılık iddianame düzenlerken sözlerin Türkiye Cumhuriyeti devletine yapıldığına dair çıkarımda bulunmuştur. İddianame anlatımında TCK’nin 301. Maddesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve mahkemesine ilişkin ilamlara yer verilmiştir ancak yer verilen ilam burada tersi bir durumdan bahsetmektedir. İddianamenin ve sanıklar üzerine atılı suçlamanın usul ve esas yönünden ciddiyeti yoktur. En azından yeniden Ermeni meselesini konuşmamız üzerine katkısı olmuştur. Bu sebeple müvekkillerin öncelikle müvekkilimin beraatine, mahkeme aksi kanaatte ise hakkında lehe olan tüm yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ederiz” dedi.
2018 yılına kadar özgürce yapılan açıklamalar Süleyman Soylu'nun açıklaması sonrası soruşturmaya dönüştü
Emire Eren Keskin'in avukatı Jiyan Kaya beyanda şunları söyledi: Müvekkilin savunmasına iştirak ediyoruz. Esasa ilişkin savunmamızı mütalaadan sonra yapacağız. Müvekkillerine üzerine atılı
TCK nin 301. Maddesinde yer alan suç yürürlük tarihinden sonra değiştirilmiş ve tartışmalar sebebiyet vermiştir. 2008 yılında Türklük kelimesi Türk Milleti olarak değiştirilmiştir ancak Yargıtay içtihatlarında halen Türklük kavramı kullanılmaktadır. Biz bunun ayrımcılık yasağı kapsamında olduğu kanaatindeyiz. Ayrıca yine bu değişiklikle getirilen soruşturma izni soruşturmaların azalmasına katkıda bulunması gerekirken aleyhe kullanmaya sebebiyet vermiştir. Komisyonun açıklamaya yapmaya başladığı 2005 tarihinden 2018 tarihine kadar yargı tecavüzüne maruz kalmadan açıklamalarımızı yapmıştık. Ancak 2018 yılında Süleyman Soylunun yaptığı açıklama sonrası hakkımızda soruşturmalar başlatılmıştır ve 2018 yılında buna ilişkin takipsizlik kararı verilmiştir. Mahkemenin TCK'nin 301. Maddesi yönünden Anayasa Mahkemesine aykırılık başvurusu yapması gerektiği kanaatindeyiz."
"HRANT DİNK’İ 301. MADDE ÖLDÜRDÜ"
Gülistan Yarkın müdafisi Av. Jiyan TOSUN'dan beyanında: “Müvekkilin savunmasına iştirak ediyoruz, ayrıca meslektaşlarımın beyanlarına da aynen katılıyorum. TCK’nin 301. Maddesi Türklük dışında diğer bütün kimlikleri reddeden bir maddedir. Yine Hrant Dink’in ölümünden sonra Mehmet Ali Birand'ın sözü bunu açıkça ortaya koymaktadır. O sözünde "Hrant Dink’in katilini boş yere aramayın onu 301. Madde öldürdü, azınlığı sevmeyenler öldürdü" şeklinde açıklamıştır. 2018 yılına ilişkin emsal olarak eklediğimiz KYOK kararında ben de şüpheli sıfatı ile yer almaktayım. Ayrıca sonraki yıllara ilişkin beraat kararlarını yine emsal olarak dosyaya sunduk. Yapılan soruşturmalar insan hakları savunucularının, Türkiye'nin resmi ideolojisiyle aynı düşünmeyenleri cezalandırma ve yapamıyorsak da süründürme amacıyladır. Öncelikle müvekkilimin beraatine, mahkeme aksi kanaatte ise hakkında lehe olan tüm yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ederiz” dedi.
HAKİKATLARIN ÜZERİ BU DAVAYLA KAPATILMAK İSTENİYOR
Sanıklar müdafisi Av. Gülseren Yoleri'den soruldu: “Müvekkilin ve meslektaşlarımın savunmalarına iştirak ediyoruz. 1915 yılı Türkiye Cumhuriyeti devletinin henüz kurulmadığı bir
dönemdir. 1915 yılında yaşanan olay ve olayların bu gün konuşulmasından duyulan suçluluğun bu davanın açılmasına sebebiyet verip vermediğinin tartışılması gerekmektedir. İddianamede bu yorum yapılamamıştır. Hakikatlerin üzerinin örtülmeye çalışılması sebebiyle bu yargılamanın yapıldığı kanaatindeyiz ve bunun devam etmemesi için mahkemeden öncelikle müvekkilimin beraatine, mahkeme aksi kanaatte ise hakkında lehe olan tüm yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ederiz” dedi.