İNSAN HAKLARI

AYM Başkanı Özkaya’dan Erdoğan’a “Can Atalay” çağrısı: Bireysel başvuru hakkı korunmalıdır

AYM Başkanı Kadir Özkaya: Yargı organları arasında Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç var.

Abone Ol

Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) üyeliğe seçilen Doç. Dr. Metin Kıratlı için yemin töreni düzenlendi. Törene Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.

Törende konuşan AYM Başkanı Kadir Özkaya, Can Atalay kararının uygulanmamasıyla tartışılan bireysel başvuru hakkı ve yargı organları arasındaki AYM kararına dirence ilişkin konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Zatıâlilerinizin de büyük katkısıyla hukuk sistemimize kazandırılan bireysel başvuru yolunun bugünkü işlevselliğini kaybetmeden korunması gerektiğini düşünüyoruz” çağrısında bulunarak kuvvetler ayrılığı ilkesinin iş birliği gerektirdiğini belirtti.

Özkaya, “Anayasa Mahkemesi ile diğer yargı organları, yasama ve yürütme arasında iş birliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için, bu organların insanlardan müteşekkil olması, insanın olduğu yerde her zaman için farklı yaklaşımların, farklı fikirlerin oluşabilmesinin ve ihtilaf doğabilmesinin muhtemel olması nedeniyle Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç bulunmaktadır” diye konuştu.

AYM Başkanı Kadir Özkaya’nın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında sergilenen zulme, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin ihlallere, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere mağdur ve mazlum insanlara karşı yapılan insanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır. Yapılan zulümlere ırk, din, dil, renk vb. hiçbir ayrım yapılmadan bir an önce cesaretle ve adaletle müdahale edilmelidir. Bu; insan olmanın zorunlu bir sonucu, yaşamsal bir vicdani borcudur.

Ayrıca yapılan zulümlere gözlerini ve vicdanlarını kapatanlar, zalimlere destek olanlar, sahip oldukları güce güvenerek adaleti hiçe sayan davranışlarını sürdürmekte ısrarcı olanlar, bebeklere, çocuklara, kadınlara zulüm yapanlar, yaptıkları zulmün yanlarına kalacağını sanmamalıdır.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı (korkuyla donup kalacağı) bir güne erteliyor.” denilmektedir. İnanıyoruz ki “zulm ile abad olanın ahiri berbad olacaktır.”

Bu bağlamda önemle belirtmeliyim ki insanlığın ortak geleceği ve sürekli barış ancak ahlaki değerlere ve adalete dönülmesiyle, yeryüzünde adaletin hâkim kılınmasıyla mümkündür.

“HAKKA UYUN, HAKKI AYAKTA TUTUN”

Adaletle hükmedin ki kargaşa çıkmasın. Unutmayın adaletle hükmedilmeyen yerlerde kargaşa olur, düzen ortadan kalkar, herkes kendini haklı görmeye başlar. Bu yüzden adalet terazisini hep hak ve haklıyı gözeterek kullanın. Haksız olduğu halde haklıymış gibi kavga çıkaranlardan, hukuku kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyenlerden taraf olmayın. Hakka uyun. Hakkı ayakta tutun.

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Lokman Hekim’in oğluna yönelik tavsiyelerine ilişkin ayette “Evladım, yaptığın iyilik veya kötülük hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, göklerin veya yerin herhangi bir noktasında bile bulunsa, Allah onu çıkarıp ahirette karşına getirir. Çünkü Allah her şeyi bütün incelikleriyle bilir, her şeyden hakkıyla haberdardır.” denilirken, bir başka yerde de “Kıyamet gününde öyle doğru, öyle hassas teraziler kurarız ki kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmaz. Bir hardal tanesi kadar (hardal tanesi ağırlığında, iyi ya da kötü, basit bir şey) bile olsa yapılanları (her şeyi) getirir tartıya koyarız. Hesap sorucu olarak biz yeteriz.” denilmektedir.’

“BİREYSEL BAŞVURU KORUNMALIDIR”

Anayasa’nın Anayasa Mahkemesine bazı normların anayasaya uygunluğunu denetleme ve bireysel başvuruları karara bağlama görev ve yetkisini verdiğini hatırlatan Başkan Özkaya Anayasa Mahkemesinin kamuoyunda tartışmaya konu olan çok az sayıda kararı olduğunu belirtti ve “Anayasa Mahkemesi adalet, hukukun üstünlüğü, temel hak ve hürriyetler gibi değerlerin gerçekleşmesine katkı yapmaktadır.” dedi.

Başkan Özkaya, bireysel başvurunun yüz yıllık Cumhuriyet tarihimizin hukuk sistemimize ilişkin en büyük kazanımlarından biri olduğunu vurgulayarak bireysel başvuruya ilişkin istatistikleri paylaştı.

Bireysel başvuruyu kabul eden bazı ülkelerde de tartışmaların yaşandığını ve zaman zaman birtakım sorunların ortaya çıktığını belirten Özkaya, ilgili ülkelerde bu sorunların önlenmesi veya giderilmesine yönelik bazı tedbirler alındığını dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Bireysel başvuru yolunun, bugünkü işlevselliğiyle mutlak gerekliliği konusunda toplumumuzda ortak bir kanaat oluşmuştur. Bu kanaatin de bir gereği olarak yapılabilecek anayasal veya yasal düzenlemelerde müessesenin bugünkü işlevselliğini kaybetmeden korunması gerektiğini düşünüyoruz. Zira yaklaşık 12 yılını geride bıraktığımız bireysel başvuru yolu, geldiğimiz nokta itibarıyla, birçok dertlinin derdine derman olmak suretiyle insan haklarına dayanan demokratik bir hukuk devleti olarak Cumhuriyet’in topluma dokunmasının, insanımızın temel haklara ilişkin sorunlarını çözmesinin bir aracı olarak kurumsallaşmış bulunmaktadır.”

“KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİ İŞ BİRLİĞİNİ GEREKTİRMEKTEDİR”

Anayasa’da da belirtildiği üzere kuvvetler ayrılığının medeni bir iş bölümünü ve iş birliğini gerektirdiğini hatırlatan Başkan Özkaya “Temel anayasal prensiplerden biri olan kuvvetler ayrılığı ilkesinde yer alan ‘ayrılık’, aslında büsbütün bir ayrışmadan ziyade, başta temel hak ve özgürlüklerin hayata geçirilmesi olmak üzere, devlete yüklenen görevlerin daha iyi yerine getirilmesi için işlerin anayasal organlar arasında bölünmesini ancak bunların tam bir uyum ve iş birliği içinde yerine getirilmesini ifade etmektedir.” dedi .

“YARGI ORGANLARI ARASINDA ANAYASAYA UYARAK İLETİŞİME İHTİYAÇ VAR”

Yüksek mahkemelerin Anayasa ve kanunlarda kendilerine yüklenilen görevleri yapmakla mükellef olduğunu belirten Başkan Özkaya, her birinin görev ve yetkilerinin, işleyiş biçimlerinin, kararlarının niteliklerinin Anayasa ve kanunlarda açık bir biçimde düzenlendiğini dile getirdi ve “Bununla birlikte anayasal organlar (Anayasa Mahkemesi ile diğer yargı organları, yasama ve yürütme) arasında iş birliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için, bu organların insanlardan müteşekkil olması, insanın olduğu yerde her zaman için farklı yaklaşımların, farklı fikirlerin oluşabilmesinin ve ihtilaf doğabilmesinin muhtemel olması nedeniyle Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç bulunmaktadır.” ifadelerini kullandı.