TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Cumhurbaşkanlığının harcama tutarlarını eleştiren DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Bektaş, ''Bu şatafat, lüks, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ne olduğunu tartışmamız gerekiyor. En çok tartışmaya ihtiyaç olan mesele bu. 20 yıldır sürdürülmeye çalıştırılan bir cumhurbaşkanlığı sistemi var. Bunun hala sürdürülebiliyor olmasının bizce tek sebebi, demokrasiden verilen tavizdir, baskıdır, zulümdür, zorbalıktır'' dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmeleri devam ediyor. DEM Parti grubu adına Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan konuştu.
Meral Danış Beştaş, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
''Cumhurbaşkanlığı harcaması 2023 yılında günlük ortama bin 541 asgari ücret olarak hesaplanmış. İnanılmaz bir rakam. Bu tabi ki Milli Eğitim Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na harcansaydı daha makul karşılanırdı. Kaç ülke devlet başkanı altın varaklı koltuklarda, özel uçaklarla, jetlerle karşılıyor sizi? Bunu merak ediyoruz. Bu soruya yanıt vermeyeceğinizi tabi ki biliyorum. Yanıt yok. Yanıta ihtiyacı da yok aslında. Çünkü ‘itibardan tasarruf edilmez’ sözüyle milyonlarca insanın karnının doymadığını gayet iyi biliyoruz. Bu şatafat, lüks, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ne olduğunu tartışmamız gerekiyor. En çok tartışmaya ihtiyaç olan mesele bu. 20 yıldır sürdürülmeye çalıştırılan bir cumhurbaşkanlığı sistemi var. Bunun hala sürdürülebiliyor olmasının bizce tek sebebi, demokrasiden verilen tavizdir, baskıdır, zulümdür, zorbalıktır. Tüm yetkiler tek elde toplanmıştır. Yasama ve yargı birbirine bağlanmıştır. Kuvvetler ayrılığı artık yok ve açıkçası bu şatafat için bunlar bu sisteme kurban ediliyor. Siz de bunun farkındasınız.''
"Biz tokalaşmanın siyasette ne kadar kıymetli olduğunu altının çizdik"
Ayşegül Doğan da şunları söyledi:
"Uzlaşı mutlaka sağlanacak dediğimiz anda korkunç olaylar yaşandı. Son olarak Cumhurbaşkanı grup toplantısında sadece Türkiye'nin değil, Türkiye'nin sınırları ötesinde de ilgiyle beklenen bir konuşma yaptı. O konuşmada 1 Ekim'den bu yana süren tartışmaların aslında bir mutabakat dahilinde olduğunu ifade etti. Biz DEM Parti'ye ise 'oradan yapılan açıklamalara bakılırsa çözülmesini istemiyorlar' dedi. 'Açık konuşmak gerekirse karşımızdaki tablo umutlu olmamıza çok da izin vermiyor' dedi. Yani bir karamsarlık emaresini DEM Parti üzerinden verdi. Ya bu iletişim başkanlığından ya Cumhurbaşkanı'nın danışmanlarından ya da doğru bir bilgi değil. Biz 1 Ekim tokalaşmasından bu yana bütün MYK konuşmalarımızı doğrudan topluma aktardım.
Biz bugüne kadar, sorunları diyalog ve müzakere yoluyla çözmemiz gerektiğini söylüyoruz. Bu konuda iktidardan muhalefete herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söylüyoruz. Yıllardır 'bugün değilse ne zaman' diyoruz. Ama çağrılarımız dikkate alınmıyor aksine kamuoyunda böyle bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Biz tokalaşmanın siyasette ne kadar kıymetli olduğunu altının çizdik. Uzatılan elin kıymetinin ve ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunun altını çizmemize rağmen böyle bir açıklama yapılıyor.
Artık devletin bir karar vermesi gerekiyor, bütün yollar demokratik bir zemini zorunlu kılıyor. Ülkeyi yönetenlerin kafasının değişmes gerekiyor biz yıllardır son derece tutarlıyız."