Haber: Av. Elifsu Dilek Şen

Antalya'nın tarih kokan köşelerinden biri olan Sillyon'daki kazı çalışmaları, 4 bin yıl öncesine uzanan geçmişiyle katılımcılara eşsiz bir deneyim sundu. Kazı alanı sorumlusunu dinleyen gezginler, antik kentin sırlarını öğrenmek için büyük bir heyecanla bilgi aldı. Boran Eser Kavaz’ın organize ettiği bu etkinlik, katılımcılar arasında Antalya merakı sayesinde güzel bir dostluk bağı oluşturdu. Sillyon’un tarihi zenginlikleri ve kazı sürecinin heyecanı, herkesin ilgisini çekti.

Photo 6005772724594657996 Y

Sillyon, Antik Dönem’de Pamphylia Bölgesi’nde Antalya ili, Serik ilçesine bağlı Yanköy Mahallesi Kocagözler Mevkii’ndedir.Sillyon adının Hitit metinlerinde geçen Šalluša’dan türediği ve Grekçe bir isim olmadığı kabul edilen bir görüştür.

Antalya’da Perge ve Aspendos arasındaki alanda Truva Savaşı’ndan sonra Mopsos ve Calchas adlı kahramanlar tarafından kurulduğu kabul edilen ve “keşfedilmemiş bir tarih hazinesi” olarak nitelendirilen Sillyon antik kenti, gün yüzüne çıkarılmaya devam ediyor.

Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi - Sillyon Kazı Başkanı Doç. Dr. Murat Taşkıran  “Bereketli toprakların mağrur kenti Sillyon, arkeolojik kültür varlıkları ve sahip olduğu tarihi değerleri geçmişten günümüze çok katmanlı dokusuyla önemli bir kültürel miras alanıdır. Tarih boyunca kültür ve uygarlıkların birleşme-çatışma noktasında yer alan bu kadim kent, üzerinde birçok medeniyetin izini taşımaktadır. İlk kazı çalışmaları 2020’de başladığını belirtti.

Sillyon Antik Kenti

BÜYÜK İSKENDER’İN ELE GEÇİREMEDİĞİ BİRKAÇ KENTTEN BİRİ

Tarihi 4 bin yıl öncesine dayanan ve Büyük İskenderun Anadolu’da ele geçiremediği birkaç kentten biri olarak bilinen Sillyon, nekropolü, stadyumu, hamamı, Osmanlı Çeşmesi ve Selçuklu Dönemi’nde 13. yüzyılda inşa edilerek günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış bölgenin en eski mescitlerin biri olan Kale Mescidi ile öne çıkıyor. Milattan önce dördüncü yüzyılda kendi adını taşıyan madeni parasını basmaya başlayan Sillyon’un bu paraların üzerinde adı Sylviys olarak geçiyor.

Sillyon bir piskoposluk merkezi olmuş ve bu statüsünü uzun süre korumuştur. Sillyon’dan Konstantinos ve Antonius isimli iki patriğin görev yaptığı bilinmektedir. Ayrıca Sillyon’un Hristiyanlık tarihi açısından bölgede önemli bir yere sahip olduğu, kentli piskoposların farklı toplantı ve konsillerde isminin geçmesinden de anlaşılmaktadır. Khalkedon konsülünde Sillyonlu Neon, Constantinopolis konsülünde Sillyonlu Plusianus isimleri geçmektedir.

Kastron, akropolisin batı kesiminde yer almaktadır. Kastronun içinde kuzey duvarına yaslanmış bir praitorion bulunmaktadır. Kastronun sağlam kalan duvarlarında siperlik alanları yer almaktadır. Kastron, kumandanın sarayı veya idari merkez binası olarak işlev görmüştür. Kastronun, kentin Bizans Dönemi’nde akropolise taşınmasından hemen sonra inşa edildiği ve Türk-İslam Dönemi’nde de bir köşk olarak kullanılmaya devam edildiği düşünülmektedir.

Suyu bol olan ve bir garnizon şehri olan Sillyon bir daha ziyaret edeceklerini belirten katılımcılar yeni bir keşfin verdiği mutlulukla geziyi sonlandırdılar.