Gazete Duvar'dan Ceren Bayar'ın haberine göre; Beştaş, “Ben Mehmet Uçum’u geçmişteki hak savunuculuğu döneminden tanıyorum. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında mağdur olan çocuklara ilişkin çalışmalarından, çözüm sürecindeki tutumundan biliyorum. Fakat dünkü açıklamasında AKP’nin kendisine her şeyi unutturduğunu bir kez daha gördüm. Galiba hukukçu olduğunu da unutmuş. Çünkü geçmişteki sözlerinin, geçmişte durduğu yerin tam aksi yerde duruyor” diye konuştu.

Uçum’un parti kapatma ile ilgili sözlerinin hukukla ve anayasa ile ilgisi olmadığını ifade eden Beştaş, “Uçum, her şeyi unutmuş olsa da bulunduğu makam gereği bu sözlerinin Anayasa Mahkemesi’ne talimat anlamına geldiğini, mahkemeyi etkilediğini, sonucu tayin ettiğini, üyeleri baskıladığını biliyor. Hukukçu kimliğini bir nebze olsun taşıyor olsaydı yargı bağımsızlığını da bilir ve buna göre konuşurdu. Kendisi Anayasa Mahkemesi’ne talimat vermiştir. Bunu kamuoyu da görüyor” dedi.

‘MEHMET UÇUM YARGITAY BAŞSAVCISI MI, AYM BAŞKANI MI?’

Uçum’un geçmişteki hak savunucusu ve hukukçu kimliğinden vazgeçtiğini belirten Beştaş, “Mehmet Uçum, Yargıtay Başsavcısı mı, AYM Başkanı mı, AYM üyesi mi? Saray’ın ruhu nasıl bir ruhsa kendisini artık yargıç olarak görüp karar mercii gibi davranıyor” ifadelerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, katıldığı televizyon programında HDP’ye yönelik kapatma davasına ilişkin değerlendirmelerde bulunurken Anayasa Mahkemesi’nde başkanlık seçimi olduğunu hatırlattı ve “AYM Başkanlığı seçimi var. Bu da 25 Ocak'a kadar tamamlanması gereken bir şey. Zühdü Bey'in ikinci Başkan seçildiği tarih 25 Ocak. 25 Ocak'tan önce bir seçim söz konusu olacak. Yeni başkanın süre açısından yeterli zamanının olduğunu düşünüyorum. Zühdü Bey'in hukuken aday olmasının önünde bir engel yok. İsterse seçimden önce kapatma kararı konusunda genel kurulu toplayabilir” dedi.

HDP’nin hazine yardımı bulunan hesaplarının bloke edilmesi kararını isabetli bulduğunu belirten Uçum, şu ifadeleri kullandı: “Kapatma olur ya da olmaz. HDP terör vesayetinde altındaki bir partidir, net söylüyorum. Bu ülkenin Meclis'i uzun süre terör vesayeti altında yapılan siyasete katlanamaz. Böyle bir kapatma davası açıldı. AYM normlara göre değerlendirme yaparsa kapatma davası beklenebilir bir şeydir. Terör örgütüyle sıkı ilişki içinde olduğunu iddia edilen bir parti. İspanya'da Batasuna, terör örgütünü kınamadı diye kapatıldı. Dosya içeriğinde birçok belgenin olduğu söyleniyor. Başsavcılıktan belge istendiği söyleniyor. Böyle bakılırsa Anayasa hukukuna ve siyasi partiler kanuna göre bakıldığında kapatılması beklenen bir durumdur.”

MEHMET UÇUM KİMDİR?

19 Mayıs 1965 Kars doğumlu olan Mehmet Uçum, 1982 yılında üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Yabancı dili İngilizce. Yirmi yedi yıl İstanbul’da serbest avukat olarak çalıştı.

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi Bölümünde yüksek lisans çalışması yaptı. “Türkiye İş Hukukunda Arabuluculuk” konulu yüksek lisans tezi kitap olarak yayınlandı. Aynı yerde doktora çalışması yaptı. Doktora yeterliliği sınavını geçti. İş hukuku alanında yayınlanmış kitapları ve çok sayıda makalesi bulunuyor.

“ELEKTRİK VERDİLER, ASKIYA ASTILAR”

Mehmet Uçum, 2016 yılında HaberTürk gazetesinden Kübra Par’a verdiği röportajda hayatı ve düşünceleriyle ilgili önemli bilgiler verdi. Röportajda solcu olduğunu açıklayan Uçum, eskiden Türkiye Komünist Partisi’nin gençlik kollarında görev aldığını da söyledi. Uçum, 1980 darbesi ve sonrasında işkence gördüğünü de açıkladı. “Ağabeylerim, amcalarım sol hareketin içindeydi. 12-13 yaşında politik faaliyetlere katıldım” diyen Uçum, eski Türkiye Komünist Partisi’nin gençlik kolunda görev aldığını açıkladı. Yakın bir arkadaşının o dönemki sağ-sol çatışmasında öldürüldüğünü de aktaran Uçum, onun ölümünü yazı yazıp afiş asarak protesto ettiği için gözaltına alındığını ve işkence gördüğünü anlattı:

“Elektrik verdiler. Kafamda Rus rulet oynadılar. Soğuk su döktüler. Askıya astılar. Nehrin kenarına götürüp ‘Seni vurup, buraya atacağız’ dediler. Çocuk yaştaydım ama kendimi militan, onları ise düşman olarak görüyordum. Düşmanlara karşı direniyormuşum gibi hissediyordum.”

12 EYLÜL’E CEZAEVİNDE YAKALANDI: MİKRO DİYARBAKIR CEZAEVİ

12 Eylül 1980’deki askeri darbeye cezaevindeyken yakalanan Mehmet Uçum, cezaevindeki hakaretleri copları, yerlerde süründürmeleri birebir yaşadı:

“Hücrelerin kapısı tekmeyle açıldı. ‘Kalkın lan darbe oldu’ dediler. Gözaltı sürem 55 güne çıktı. Sonra Erzurum sıkıyönetim cezaevine gittim. Diyarbakır Cezaevi’nin mikro bir pratiğini orada yaşadım. Mahkumları her sabah yerlerde süründürürlerdi. Coplatırlardı. Marşlar ezberletip, söyletirlerdi. Hakaretleri saymıyorum bile.”

Uçum, yolunun Recep Tayyip Erdoğan’la nasıl kesiştiğini de şu sözlerle açıkladı:

“Uzun yıllar AK Parti’ye demokratikleşme sürecine destek verdim. ‘Yetmez ama evet’ platformu içindeydim. 2010’da TMK mağduru çocuklar ile ilgili bir toplantıda Tayyip Erdoğan ile bir araya geldik. Bunun bir çocuk sorunu olduğunu anlattım. ‘Bu sorunu çözeceğiz’ dedi. Sonraki süreçte yeni Anayasa konusunda Osman Can ile çalışmalar yaptık. Sonra Akil İnsanlar Heyeti’ne davet edildim. 7 Haziran’da Kars’tan milletvekili seçildim. 1 Kasım’da anayasa konusunda daha fazla katkıda bulunacağımı düşündüğüm için milletvekilliği yerine bu görevi tercih ettim.”