Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, depremlerin ardından oluşan koşulların pek çok enfeksiyon hastalığının yayılması için elverişli olduğunu söyledi.
Özlü, “Bu koşulların iyi yönetilmesi gerekiyor. Öncelikle beslenmeyle ilgili problemler var, temiz su temini içilecek ya da kullanılacak su teminiyle ilgili sorunlar var. Barınma, ısınma sorunları var. Onun dışında uykusuzluk, stres, öbür taraftan sürekli hareket halinde bulunma söz konusu. Kalabalık olarak kapalı mekanlarda bir arada olma, aynı çadırda ya da aynı mekanda bir arada bulunma var. Yakın temas var, temizlik hijyen koşullarının sağlanamaması var. Tüm bunlar hakikaten enfeksiyon hastalıklarının bulaşması için çok uygun elverişli koşullar oluşturuyor. O açıdan dikkatli olmak gerekiyor” dedi.
DHA'nın haberine göre; maske kullanımının önemine değinen Prof. Dr. Özlü, “Deprem bölgelerinde en sık gördüğümüz enfeksiyonlar genelde su kaynaklı enfeksiyonlar, solunum yolu enfeksiyonları ve yara enfeksiyonları olabilir. Solunum yolu enfeksiyonları özellikle depremde soğuk ve barınma yetersizliği nedeniyle insanların kapalı bir mekanda bir çadırda dar bir yerde çok sayıda kişinin bir arada olması. Sürekli yakın temas halinde olmaları dolayısıyla hasta kişiden sağlam kişilere nefes yoluyla bulaşma şeklinde yayılır. Tabii grip, Covid-19 başta olmak üzere soğuk algınlığı ve diğer viral solunum yolu hastalıkları çok kolay bulaşabilmektedir. Bu açıdan önerimiz özellikle hasta olan ya da semptomu olan öksürük, burun akıntısı, boğaz ağrısı, halsizlik, ateş gibi solunum yolu enfeksiyonu semptomları belirtilerine sahip olan hastaların mümkün olduğu kadar insanlarla kalabalıklarla kendisini izole ederek buralardan uzak durması gerekiyor. Deprem koşullarında bu ne kadar mümkün olabilir bilemiyorum ama bu mümkün olmazsa da en azından bir maske kullanması, bu da mümkün değilse öksürme ve aksırma sırasında ağzını burnunu bir peçeteyle ya da bulabildiği bir kapatıcı bezle kapatmasını tavsiye ediyorum bulaşmanın önlenmesi açısından. Kapalı kalabalık alanların mümkün olduğunca düzenli aralıklarla havalandırılması önemli. Solunum yolu enfeksiyonlarının bulaşmasını önlemek açısından bu tedbirleri almamız gerekiyor” diye konuştu.
"EL HİJYENİ ÇOK ÖNEMLİ"
Deprem sonrası su kaynaklı enfeksiyonların da çok sık görülebildiğine değinen Prof. Dr. Özlü, “Özellikle içme sularının kapalı şişelenmiş sular olması, mümkün olduğunca bu suların tüketilmesini tavsiye ediyoruz. Eğer bu sulara ulaşılamıyorsa da suların kaynatılarak soğutulup o şekilde tüketilmesi ya da klorlanması lazım. Bu da önemli ama temizlik için kullanılan ya da gıda hazırlamak için kullanılan suların da yine temiz olması ya da klorlanmış olması gerekiyor tabii ki. Hijyen çok önemli. Özellikle el hijyeni çok önemli. Yemekten önce yemekten sonra gıda hazırlarken, tuvalet öncesi ve tuvalet sonrası ya da ellerde görülür bir kirlenme olduğunda ya da enfekte olduğunu düşündüğümüz bir eşyayla bir yüzeyle temas sonrası ellerimizi su ve sabunla yıkamamız eğer bu mümkün değilse alkol bazlı dezenfektanlar ya da kolonya gibi alkol içeren sıvılarla elimizi sık sık temizlememizi tavsiye ediyoruz. Bunun ötesinde özellikle barınmadan kaynaklanan sorunlar olabiliyor. Tuvalet ihtiyacının karşılanması, yüzey temizliklerinin yapılması düzenli olarak her zaman mümkün olamıyor. Seyyar tuvaletler ve atık yönetimi önem arz ediyor. Cenazelerin bir an önce hızlı bir şekilde defnedilmesi önem arz ediliyor” dedi.
Deprem anında veya deprem sonrası yaralanmaların ciddiye alınması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Özlü, “Bir de yaralar var çünkü deprem sırasında pek çok kişi bir şekilde yaralandı. Bazıları depremden kaçarken ya da depreme müdahale ederken de elini veya herhangi bir yüzeyini çizdirebiliyor, yaralanabiliyor. Bunları önemsemek lazım. Mutlaka bir sağlık merkezine ulaşıp bu yaraların tıbbi bakımını yaptırmakta fayda var çünkü bunlar enfekte olabiliyor. O zaman işler daha da zor olabilir ve yaralanan kişilere de tetanos aşısını yaptırmalarını tavsiye ediyoruz. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutacak olabildiğince ihtiyacımızı karşılayacak şekilde uyumak, beslenmeyi ihmal etmemek gerekiyor" diye konuştu.