Türk, Bangladeş'te yaşananlara ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Bangladeş'teki iktidar geçişinin barışçıl ve insan hakları rehberliğinde yapılmasının önemine işaret eden Türk, ülkenin uluslararası yükümlülüklerine uygun davranması, protestolarda yüzlerce kişinin öldürülmesinden ve binlerce kişinin yaralanmasından sorumlu olanların hesap vermesinin hayati önem taşıdığını bildirdi.
Türk, "Geçiş şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yürütülmeli, tüm Bangladeşlilerin anlamlı katılımına açık ve kapsayıcı olmalı. Daha fazla şiddet veya misilleme olmamalıdır." ifadelerini kullandı.
Ülkede demokratik düzen ve hukukun üstünlüğünün mümkün olan en kısa sürede sağlanması gerektiğini vurgulayan Türk, tüm acil durum önlemlerinin uluslararası hukuka uygun olarak sınırlandırılması gerektiğini belirtti.
Türk, "Keyfi olarak gözaltına alınan herkes serbest bırakılmalı ve insan hakları ihlallerinden sorumlu olan herkes hesap vermelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Geçen ay başlayan barışçıl protestoların ardından yaşanan şiddet olayları ve yetkililerin sert müdahalesiyle ilgili iddia edilen tüm insan hakları ihlallerinin kapsamlı, tarafsız ve şeffaf bir şekilde soruşturulması çağrısını yineleyen Türk, kamuoyunun da güvenini sağlamak adına soruşturmaların bağımsız yürütülmesi gerektiğini ve bu süreci desteklemeye hazır olduklarını kaydetti.
Türk, halkın "adalet ve reform taleplerine" kulak verilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Bangladeş ordusu, Başbakan Vecid'in resmi konutundan ayrılmasının ardından ülkede geçiş hükümeti kurulacağını açıklamıştı.
Ne olmuştu?
Bangladeş'te 1971'deki Bağımsızlık Savaşı'nda görev alan kişilerin çocuklarına kamuda kontenjan ayrılması kararının ardından temmuz ortasında öğrencilerin başını çektiği protestolar başlamıştı.
Günlerce süren protestolarda hükümet, 147 kişinin hayatını kaybettiğini açıklarken basında yer alan haberlerde ölü sayısının 200'ü aştığı belirtilmişti.
Hükümet, internet kesintisi, sokağa çıkma yasağı ve resmi tatil ilanlarıyla protestoları kontrol altına almaya çalışmış ancak bu adımlar tansiyonu düşürmemişti.
Yüksek Mahkemenin kontenjan kotası oranlarını düşürmesinin ardından ise protestocular, taleplerinin yerine geldiğini ve gösterilere son verdiklerini duyurmuştu.
"Kamuda kontenjan" protestolarında hükümet tarafından suçlanan Cemaat-i İslami Partisi ve öğrenci kanadı Chhatra Shibir'in yasaklanması üzerine öğrenciler, Başbakan Şeyh Hasina Vecid'in bu kararını "adaletsizlik" olarak nitelemişti.
Bangladeş'te Hasina hükümetini protesto etmek ve "kamuda kontenjan" protestolarında hayatını kaybedenler için adalet talebiyle öğrenciler, yeniden toplanmaya başlamış ve polisle çatışmalar yaşanmıştı.
En son 4 ve 5 Ağustos'ta hükümet karşıtı protestolardaki şiddet olaylarında 100'den fazla kişi hayatını kaybetmişti.