Mert Ali Yaman / Dokuz8Haber

Kulüp, yapılan sansürü dün (21 Temmuz Perşembe) sosyal medya hesaplarından duyurdu. Kulüp temsilcileri uygulanan sansürün detaylarını dokuz8HABER’e anlattı. 

SANSÜRLENEN FİLMLER

Sansürlenen filmlerden Laurence Anyways, trans bir kadının sevgilisi ile ilişkisini ve trans bir birey olarak var olma mücadelesini konu alıyor. Xavier Dolan’ın yönetmenliğini yaptığı film aynı zamanda 2012 yılında Cannes Film Festivali’nde Kuir Palmiye ödülünü kazanmış olmasıyla biliniyor. 
Benim Çocuğum, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki yarı zamanlı akademisyenlik görevinden uzaklaştırılmış ve yakın zamanda görevine iade edilmiş Güzel Sanatlar akademisyeni Can Candan’ı yönettiği bir belgesel. Belgeselde, çocukları LGBTİA+ bireyler olan Türkiyeli bir grup aileye, ebeveynlik deneyimlerine ve çocuklarıyla ilişkilerine odaklanılıyor. 
1999 çıkışlı Go filmi ise, bir uyuşturucu dağıtımı sonrası gelişen olayları 3 farklı perspektiften anlatan bir komedi. 

SANSÜR SÜRECİ NASIL İŞLEDİ?

Sansürle ilgili Dokuz8Haber'in sorularını yanıtlayan Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü'nden (BÜSK) bir öğrenci; sansürün kendilerine telefonla iletildiğini belirterek şöyel konuştu:

“Daha önce de bazı etkinliklerimize dair sansür uygulandı. Okulumuzda ders veren ve o dönemde kayyum yönetimin hukuksuz kararı ile görevine son verilen Can Candan ile yapmak istediğimiz söyleşi herhangi bir resmi gerekçe gösterilmeden iptal edilmişti. Kayyum yönetim o dönemde Can Candan'ın içinde olduğu birkaç etkinliği de gerekçe göstermeden iptal etmişti ve birkaç öğrenci kulübünün etkinliklerine de sansür uygulamıştı. Okul yönetiminin sansürcü tutumu sebebiyle filmlerimizin bir kısmının sansüre uğradığını öğrendiğimizde bu habere şaşırmadık. Fakat açık hava gösterimleri okulumuzun neredeyse gelenekselleşmiş etkinliklerinden biri ve şu ana kadar bu etkinliğimizde herhangi bir sansürle karşılaşmamıştık. Bu sebeple çok da beklemiyorduk.”

"SANSÜR SADECE BİZE DEĞİL, BÜTÜN OKUL FAALİYETLERİNE YÖNELİK"

BÜSK üyesi sansüre karşı duruşlarını şöyle açıkladı:

“BÜSK kendi iç işleyişinde belirlediği ilkeler gereğince özgür tartışma ve dayanışma ortamını sürdürmeyi hedefler. İç işleyişlerimizde sansürün her türüne karşı bir tutum takınmaya çalışır, karar alma süreçlerimizde bu ilkemizi işletmeye çabalarız. İlişkilendiğimiz diğer kurum ve kuruluşlarla da ilişkimizi bu ilke üzerinden yürütmeyi arzularız. Bu sebeple sansürü kabullenmek BÜSK için onu oluşturan temel ilkelerden vazgeçmek anlamına geliyor. BÜSK öğrencilerin özgürce faaliyet yürütebildiği, birbirleriyle dayanışabildikleri, ortak hedefler ve arzular çerçevesinde toplanabildikleri bir platform olma yetisini kaybetmek istemiyor. Bu sebeple sansür bizler için kesinlikle kabul edilemez gözüküyor. Fakat buna dair ne yapacağımız daha derin ve kapsamlı bir tartışmanın konusu. Çünkü bu uygulanan sansür, yalnızca bizlere değil, okuldaki öğrenci ve hocaların faaliyetlerinin geneline uygulanan bir yöntem. Kayyum yönetim sansürü okul faaliyetlerini regüle etmek için yeni bir araç olarak çokça kullanmaya çalışıyor. Ve bu da gösteriyor ki, sansüre karşı ses çıkarması ve tavır koyması gerekenler yalnızca bizler değiliz. Şu etapta sorunuzu şu şekilde cevaplayabilirim: İlk aşamada sansür politikasının etkileyeceği diğer paydaşlarımızla, yani öğrenci kulüpleri ve hocalarımızla konuşup belki onlarla beraber bir yol alabiliriz. Bilemiyoruz.”

Okulun diğer külüplerinin kendileriyle dayanışma içinde olduğunu söyleyen öğrenci son olarak şöyle konuştu:

“Diğer kulüplerden konuştuğumuz arkadaşlarımız dayanışma dileklerini bizlere ilettiler. Genelde destekleyici bir tutumla karşılaşıyoruz. Daha öncesinde de deneyimlemiş olduğumuz sansür süreçleri kulüplerin üzerindeki baskının kaynağının, yordamının ve etkilerinin ortak olması sebebiyle hali hazırda var olan dayanışmayı ilerleten bir sonuç üretti. Önceki sansür süreçlerinde gerek bizim gerek diğer kulüplerin üzerindeki baskılara dair kulüplerin yan yana durabildiğini bütün okul olarak gördük. Şimdi ise benzer bir süreçten geçiyoruz. Tekrar bizimle yan yana duracaklarını ve ortak sorunumuza karşı beraber çözüm yolları arayacağımızı düşünüyoruz.”