GÜNDEM

Buldan: Kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar, biliyorlar ki gidecekler ve bir daha geri gelemeyecekler

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar. Bunun için de bunları devreye sokmak için sinyaller veriyorlar. Biliyorlar ki gidecekler ve bir daha asla geri gelemeyecekler. Giderken ne götürsek kardır anlayışıyla hareket ediyorlar” dedi.

Abone Ol

HDP’nin “Çözüm Biziz, Savaşa ve Sömürüye Hayır” mitingi, İstanbul Kartal Meydanı'nda düzenlendi. On binlerce kişinin katıldığı mitingde, HDP'li kadın milletvekilleri "Aysel Tuğluk Serbest Bırakılsın" pankartıyla ve sloganlarla alana giriş yaptı.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, mitingde yaptığı konuşmada, ülkede yaşanan tüm sorunlara ve bütün krizlere tek çözümün HDP’nin fikriyatının hayata geçmesiyle gerçekleşeceğini söyledi. HDP’nin, bu karanlık günlerde demokrasinin, gerçek ve onurlu barışın teminatıdır ve sözü olduğunu kaydeden Buldan, şu ifadeleri kullandı:

“Bir tarafta kumpas davaları devam ederken, bir tarafta siyasi soykırım davaları devam ederken diğer tarafta Türkiye açlıkla, yoksullukla mücadele ediyor. Ülkeyi soyup soğana çevirenler, talan edenler, sömürenler bilsinler ki önümüze konulan ilk sandıkta sizlere gereken dersi Türkiye halkları verecektir. HDP sizin bu politikalarınıza geçit vermediği için, iktidar saldırılarına uğruyor, hedef haline getiriliyor. Ancak halklar bugün bu ülkede geçim derdi yaşarken, bu ülkede açlık ve sefalet yaşanırken, ülkeyi yönetenler halkların yarınlarını değil kendi çıkarları, gelecekleri ve koltuklarını sağlama alabilmek için savaş politikalarını devreye sokmaktan geri durmuyorlar. Onlar için Türkiye halklarının ne yaşadığı değil kendi iktidarları var. Onlar savaş konseptini devreye koyarken sıkılacak olan her merminin, atılacak her bombanın bu ülkenin işçi, emekçi, kadınlarına daha çok sefalet getireceğini, ekmeğinin yarıya bölüneceğini asla hesaba katmıyor.

TÜRKİYE HALKLARI SAVAŞ KONSEPTİNİZE MÜSAADE ETMEYECEK: Biz biliyoruz ve inanıyoruz ki bu ülkede savaş kararı verenler, komşu ülkelere savaş için gidenler bu ülkenin geleceğini, gençlerini, yarınlarını düşünmüyor. Çünkü bu ülkede artık hiç kimse geleceğine umutla bakamıyor. Kimse yarınlarını göremiyor, onlar bu konsepti devreye koyarken Türkiye halklarına 2023’ün Mart ayını gösteriyor, sabredin diyorlar. Ama halka sabredin derken kendileri yine çalıyor yine sömürüyorlar. Bütün bunları kendi koltukları için yapıyorlar. Doğayı talan ediyor, yandaş atamaları yapıyor, gece yarısı zamlarına devam ediyorlar. Türkiye halklarının geleceğini karartmak için yapıyorlar. Bir gece ansızın nereye girmek istiyorlar, Rojava’ya! Nereye girmek istiyorlar Şengal’e, Mahmur’a. İşte onların zihniyetinde buralara girmek ve savaş konseptini devreye sokmak var. Ancak Türkiye halkları sizin savaş konseptinize onay vermeyecek, müsaade etmeyecek. Çünkü Türkiye halkları savaş değil; çözüm, barış ve diyalog istiyor.

GİDECEKLER VE BİR DAHA GERİ GELEMEYECEKLER: Kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar. Bunun için de bunları devreye sokmak için sinyaller veriyorlar. Biliyorlar ki gidecekler ve bir daha asla geri gelemeyecekler. Giderken ne götürsek kardır anlayışıyla hareket ediyorlar. Ancak başta Kürtler olmak üzere Türkiye halkları savaş konseptine izin vermeyecek. Onlar her şeyi çalıyorlar. Gençlerin geleceğini, KPSS sorularını, kadınların geleceğini, işçilerin emekçilerin yarınlarını umutlarını çalıyorlar. Biz HDP olarak bu ülkenin gençlerinin, kadınlarının, işçilerinin, emekçilerinin yanındayız. Onların bunu çalmasına müsaade etmeyeceğiz. Çaldıkları sadece bunlar değil TÜİK’te rakamların, Merkez Bankasında rezervlerin, yargıda hukukun, medyada hakikatin hırsızlığını yapıyorlar. Yani bunlar çalıyorlar, çalıyorlar ve bunları savaş çığırtkanlığını yükseltmek için yaptıklarını biliyoruz.

TECRİT KİLİDİ KIRILDIĞINDA TÜM SORUNLAR ÇÖZÜLECEK: Bu ülkenin en büyük sorunu Kürt sorunudur. Siyasetle çözülebilecek olan bir sorunu inkar, imha ve savaşla çözmeyi deneyenler şimdiye kadar nasıl başarılı olamadıysa bu iktidar da olamayacak. Barış ve müzakere sürecinde Sayın Öcalan devredeydi. 3 yıl devam eden bir süreçte herkes geleceğine umutla bakıyordu. Kimsenin kapısına cenaze gitmiyor, kimse gözyaşı dökmüyor, evlatlarımız toprağın altına girmiyordu. Neden? Çünkü, çözüm ve barış süreci vardı. Ancak bunlar barıştan da diyalogdan da korkuyorlar. Barışı istemedikleri için bugün İmralı'da Sayın Öcalan'a tecrit uyguluyorlar. Yaklaşık 3 yıldır İmralı'da herhangi bir görüşme yapılamıyor, bu insanlık suçudur. Sayın Öcalan'ın avukatlarıyla, ailesiyle, bağımsız heyetlerle görüşmesinin sağlanması ve tecritin son bulması çağrısını bir kez daha yapıyoruz. Tecrit bir bütün olarak ülkeyi kilitlemiştir. Bütün sorunların temelinde tecrit kilidi vardır. Tecrit kilidi kırıldığında bu ülkenin tüm sorunları çözülecektir. Bu ülke bunu görecektir çünkü biz bu deneyimi yaşadık. Tecrit kalktığı andan itibaren, Sayın Öcalan devreye girdiği andan itibaren bu ülkede herkes geleceğine umutla bakmaya başlayacak.

İKTİDAR TÜRKİYE HAKLARI İLE SAVAŞ HALİNDE: Bunların her şeye düşman olduklarını biliyoruz. Bunlar kadınlara düşmanlar, İstanbul sözleşmesini iptal ettiler. Bu ülkede esnafla işçiyle emekçiyle yoksullarla savaş halindeler. Demokratik siyasetle savaş halindeler. Çünkü belediye başkanı seçilen siyasetçileri yerlerine kayyım atayarak görevden alıyorlar. Milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırarak demokratik siyasete savaş açıyorlar. Yine Kürtçe ve anadili ile savaş halindeler. Bu iktidar aynı zamanda cezaevlerindeki arkadaşlarımızla savaş halindedir, Aysel Tuğluk başta olmak üzere hasta tutuklularla savaş halindeler. Geçen gün Çevik Bir tahliye edildi ama Aysel Tuğluk’ta da aynı hastalık var ama tahliye edilmedi çünkü biri Türk diğeri Kürt. Kürt’e olan düşmanlıkları ortada. Bu iktidar aynı zamanda Alevilerle savaş halinde. Her gün bir cemevine ya da başkanına saldırı gerçekleşiyor. Cemevlerine yapılan saldırıları kınıyor ve kabul etmiyoruz. Bu ülkede camiler nasıl dokunulmazsa cemevleri de dokunulmazdır. Biz camilere de cemevleri de, Ermenilerin, Süryanilerin ibadethanelerine, her inancın ibadet şekline ve ibadethanesine saygılı olmak durumundayız. Doğayla savaş halindeler, ormanlarla, derelerle savaş halindeler. Türkiye halkları ile savaş halindeler ama bu ülke bu savaşları hak etmiyor. Bu ülke bu savaşlara mahkum, bu iktidara mecbur değildir. Savaş ve inkar politikalarına mahkum değildir.

MÜCADELEMİZ ADALET VE BARIŞ MÜCADELESİ: Çünkü önünde farklı bir seçenek var. Üçüncü yol dediğimiz HDP’nin çizgisi var. Bu ittifak geleceğin ittifakıdır. Kürdü, Türkü, Alevisi, Ermenisi, Süryanisi, kadını ve genciyle Türkiye halkları geleceği inşa edecek bu ülkenin gerçek ve onurlu bir barışa ihtiyacı var bunu elbette gerçekleştireceğiz. Seçimler yaklaşınca Kürtleri hatırlayanlar, kendilerinden utanmalıdır. Kürtler sadece ve sadece seçimlerde hatırlanacak bir hal değildir. Helalleşmek adı altında Kürtlerle seçim dönemi bir araya gelmeye çalışanlara şunu söylemek isteriz. Kürtler onurlu biz yüzleşme olmadan, kimseye hakkını helal etmeyecektir. Bir kez daha HDP’nin barışa, demokrasiye, adalete ve Türkiye’deki tüm yaşanan krizlerin, sorunların çözümünde tek adres olduğumuzu haykırıyorum. Bu ülkeyi yönetenler bilsinler ki; gidicidirler, gelecek olanlar bu söylediklerimizi bu ülkeye getirecekler. Barışı da adaleti de demokrasiyi de insan haklarını da. Yeterki bir olalım. Yeter ki birlikte mücadele edelim, el ele verelim omuz omuza verelim. Bunu gerçekleştirirsek Demirtaş da, Yüksekdağ da, Kışanak da, Baluken de, özgürlüğüne kavuşacaktır. Bizim mücadelemiz adalet ve barış mücadelesidir.”