DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Genel Kurulu'ndaki bütçe görüşmelerinde; "Türk-Kürt kardeşliğine sözde değil, yalnız Türkiye’de değil Suriye’de de yerleştirmek gerekiyor. Ne PYD ne de YPG, dünyanın hiçbir ülkesi tarafından şu sırada Şam’a hükmeden HTŞ’nin aksine terör örgütü olarak ilan edilmiş değiller. Suriye’deki Kürtleri niçin Amerika’nın, Fransa’nın hatta İsrail’in alanına terk ediyoruz, onlar bizim insanlarımız. Eğer Türkiye, Suriyeli Kürtlerle gerçek kardeşlik ilişkileri kuramaz ve geliştiremezse ne Türkiye’de Türk-Kürt barışını oturtabilir ne de geleceği çok belirsiz, her türlü olumsuz sonuca açık Suriye’de barışa, toplumsal uzlaşmaya ve toprak bütünlüğüne katkıda bulunabilir" açıklamasını yaptı.

TBMM Genel Kurulu'nda; TBMM, Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. Görüşmelerde Dışişleri Bakanlığı bütçesine ilişkin söz alan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Suriye'de Esad rejiminin HTŞ tarafından devrilmesinin ardından Suriye'deki Kürtlerle diyalog kurulması çağrısında bulundu. Çandar'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

"Suriye’de 53 yıldır süren Esad ailesinin hanedanlığı sona erdi ve Suriye şimdiden kestirilemez her türlü gelişmeye açık bir hale geldi. 21 Kasım’da Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sayın Bakan Hakan Fidan’a ‘Beşar Esad ile ilişkileri yeniden tesis etmek için beyhude bir mesai harcadınız. Esad, ülkesinin büyük bölümü üzerine kontrolünü kaybetti’ demiştim. Aradan 3 hafta bile geçmeden geldiğimiz nokta ortada. Onun yok oluşuyla birlikte başlıca dayanakları olan Türkiye’nin Astana ortakları Rusya ve İran da büyük güç yitirmiş durumda.

"Türkiye ister istemez bir güç odağı olarak sahnede" 

Epey süredir söz edilen Ortadoğu’nun yeniden dizaynı Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana olmadığı ölçüde gündeme geldi. Son 48 saatte yeniden dizayn edilmekte olan Ortadoğu’da güç odağı olarak beliren İsrail’in yanı sıra ülkemiz Türkiye de ister istemez sahnede bir güç odağı. Son iki haftadır İdlib’ten yola çıkıp Halep’i düşürdükten sonra Şam’a yürüyen HTŞ ile Amerika arasında dolaylı bağlantıyı Türkiye’nin sağladığı dünyanın önde gelen bütün basın yayın organlarında yayınlanmış bir bilgi artık. Astana’nın bir bakıma kadük olmasından gayrı, adı konmadan AB’ye alternatif arayışlarını ifade eden BRICS’in kapısında yığılmanın pek doğru bir yönelim olmadığı da görülüyor. Türkiye’nin Ortadoğu’da kendiliğinden yükselen profili Suriye’ye ilişkin önemli yükümlülükleri de ister istemez beraberinde getiriyor.  

"Türkiye Salih Müslim ile diyalog kuramaz mı? Niye kuramasın?"

Cumhurbaşkanı dün, ‘Suriye, tüm etnik, dini, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriyelilerin sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye’nin en büyük özlemi, hayalı ve hedefidir’ dedi. İşte tam da bunun için Türk-Kürt kardeşliğini sözde değil, yalnız Türkiye’de değil Suriye’de de yerleştirmek gerekiyor. Ne PYD ne de YPG, dünyanın hiçbir ülkesi tarafından şu sırada Şam’a hükmeden HTŞ’nin aksine terör örgütü olarak ilan edilmiş değiller. Daha bugün Amerikan Dışişleri Sözcüsü Miller, üzerine basa basa, ‘Suriye demokratik güçlerine desteğimiz devam edecektir. IŞİD’e karşı savaşta hayati bir ortağımız olmakta devam ediyor ve öyle kalacak’ dedi. Salih Müslim, HTŞ, El Nusra adını taşıdığı sırada El Nusra çetelerine karşı savaşta evladını kaybetti ama o Salih Müslim, daha dört gün önce  ‘HTŞ hakkında iyimserim. Suriye Milli Ordusu’ndan daha disiplinli ve uzlaşmacılar. Onlar da Suriyeli. Suriye’nin çeşitliliğini desteklemek ve Suriye’de bir arada yaşamayı inşa etmek için HTŞ ile diyaloga hazırız’ dedi. Türkiye Salih Müslim ile diyalog kuramaz mı? Niye kuramasın?

Suriye’deki Kürtleri niçin Amerika’nın, Fransa’nın hatta İsrail’in alanına terk ediyoruz, onlar bizim insanlarımız. Eğer Türkiye, Suriyeli Kürtlerle gerçek kardeşlik ilişkileri kuramaz ve geliştiremezse ne Türkiye’de Türk-Kürt barışını oturtabilir ne de geleceği çok belirsiz, her türlü olumsuz sonuca açık Suriye’de barışa, toplumsal uzlaşmaya ve toprak bütünlüğüne katkıda bulunabilir."