Haber: Fatoş Erdoğan
Denetimli serbestlik hakkı kullandırılmayan, ciddi sağlık sorunlarına rağmen 'cezaevinde kalabilir' raporu verilen Celalettin Can’ın kışlık ayakkabılarının köpek koklamadığı için haftalardır verilmediğini biliyoruz musuz?
Adli Tıp Kurumu, 78'liler Girişimi Sözcüsü, gazeteci, yazar Celalettin Can hakkında "cezaevinde kalabilir" raporu verdi. İnsan Hakları Savunucusu, Celalettin Can'ın yol arkadaşı Nimet Tanrıkulu ciddi sağlık sorunları yaşayan Can'ın cezaevinde 'tarafsız koğuşta' kalmadığı gerekçesiyle (Celalettin Can’ın koğuş seçenekleri cezaevi yönetimi tarafından red edildi) cezaevi infaz kurulu tarafından cezalandırılmaya çalışıldığını söyledi.
Celalettin Can, kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla bir günlük yayın yönetmenliği yaptığı için 31 Ağustos’tan bu yana Marmara (Silivri) Cezaevinde. İnsan Hakları Savunucusu, Celalettin Can'ın yol arkadaşı Nimet Tanrıkulu, Celalettin Can'ın yaz aylarında cezaevine girdiğini kışlık ayakkabı ve giysilerinin "köpek koklamadığı" için haftalardır verilmediğini belirterek cezaevinde özellikle siyasi mapuslara hükümlü veya tutuklu farketmeksizin yıldırmak için kötü muamele yapıldığını söyledi. Celalettin Can’ın cezaevi koşullarına, hasta mahpusların duruma ilişkin siyasilere bir mektup yazdığını ifade eden Tanrıkulu, kamuoyuna kapalı, çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği, insan haklarının uygulanmadığı cezaevlerinin denetlenmesi çağrısı yaptı. Siyasi sürece bağlı hareket eden İnfaz Kurullarının hukuk tanımaz uygulamalarına dikkat çekti.
Denetimli serbestlik hakkı kullandırılmayarak aylardır cezaevinde tutulan ciddi sağlık sorunlarına rağmen cezaevinde kalabilir raporu verilen Celalettin Can’ın yol arkadaşı Nimet Tanrıkulu, Celalettin Can'a 31 Ağustos'ta Özgür Gündem'le dayanışmak amacıyla nöbetçi yayın yönetmenliği yaptığı gerekçesiyle 1 yıl 3 ay ceza verildiğini infaz yasasıyla 11 ay çevrildiğini daha önce 2018'de cezaevinde fazla yatmışlığı olduğu için bu cezanın 6 ay 25 güne düşürüldüğünü belirtti. Yargıtay'ın denetimli serbeslik
konusunda ki kararına rağmen denetimli serbeslik hakkı kullandırılmayan Celalettin Can'ın 102 gündür cezaevinde tutulduğuna vurgu yapan Tanrıkulu uyku apnesi hastası olan, ağır bir kalp ameliyatı geçiren Can’ın sağlık durumuna ve sürece ilişkin şunları söyledi:
"Celalettin Can 2018'de kansere yakalanmıştı. Tedavi sonucu vücutta bu tür şey kalmadı ama Celalettin'in çok eski bir rahatsızlığı olan 'uyku apnesi' sorunu var. Ağır bir kalp ameliyatı geçirdi. Uyku apnesi kalbini tetikliyor. Dışarıdayken bulunduğu açık havanın şartlı koşulları nedeniyle daha dikkatli olduğu için bu rahatsızlığı çok şiddetlenmiyordu. Ama cezaevi kapalı bir mekan fiziki koşullar, psikolojik koşullar ve tabii cezaevindeki yoğun bize göre kötü muamele ve yoğun baskılar nedeniyle uyku apnesi ve çeşitli rahatsızlıkları tetiklendi. Daha çok tabii bunlar gece nüksediyor. Uyku apnesi, geceleyin olan bir nefes durma hastalığı. Bu nedenle de cezaevinde rahatsızlandı. Çeşitli hastanelere götürdüler. İki kez Adli Tıp'a götürdüler. Yedikule Devlet Hastanesi'ne götürdüler burada uyku apnesinin tetiklemesi sonucunda kalp krizi riski nedeniyle bir teşhis de kondu.
CAN ATALAY, BEKİR KAYA, İLHAN ÇOMAK AĞIR SUÇLU YANLARINDA KALAMAZSIN
Cezaevinde bilindiği gibi Ceza İnfaz Kurulları var. İşte bu infaz kurulları bütün bu rahatsızlıklarına rağmen bunları dikkate almadan cezaevinde kalabilir durumda olduğunu söyledi. Bunun tek nedeni 'Tarafsız koğuşa' geçmemesi.
Oysa ki cezaevine girdiğinde cezaevindekiler nerede kalmak istersiniz dediğin de ilk Can Atalay'ı tercih etmişti. Dışarıdan tanıdığı, sevdiği bir dostuydu, görmeyi de arzuladığı için oraya geçmek istedi. Orada kalamazsın orası 'ağır suçlu' dediler. Talebi ağır suçlu olduğu gerekçesiyle red edilince Bekir Karayı'nın yanına gidebilirim dedi. Bekir Kaya'nın da yanına götürmediler. O zaman beni tek bir yere koyun dedi. Tek bir yere olmaz. Sağlık sorunları yaşarsın dediler. O zaman 2018'den tanıdığım İlhan Çomak var onun yanında kalabilirim dostumdur dedi. Orada da kalmasını istemediler. Orası bağımlı, işte terör suçlarından ağır suçluların olduğu oraya da gitmeni istemiyoruz dediler. Ben bağımlı, bağımsız, taraflı, tarafsız ayrımını yapmıyorum. Siz sordunuz. Ben İlhan Çomak ismini söyledim. Beni oraya götürün diyor, kağıt imzalatıp oraya koyuyorlar. 102 gündür cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
10 GÜN DEDİLER 102 GÜNDÜR GÜNDÜR CEZAEVİNDE
Çağlayan Adliyesi'nde infazını hazırlayan savcı, bürokratik işlemleri gözüne alarak ve raporlarına da bakarak
en fazla 10 gün kalırsın dedi. Sağlık sorunları dikkate alınmadan 102 gündür cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Cezaevlerinde tüm hasta mapuslara uygulanan nedenler Celalettin Can'a da uygulanan nedenler aynı. Hasta mahpuslar sağlık durumunları dikkate alınmadan cezaevinde tutuluyor. Oysa normal olarak tam teşekküllü hastanede gözetim altında tutulmaları gerekiyor.
ADLİ TIP CEZAEVİNDE KALABİLİR RAPORU VERDİ
İki kez Adli Tıp'a götürdüler. Hasta diye götürdüğünüz insanı hem çok sıcak bir arabanın içinde yaz başında da götürdüler 8 saat aç, susuz bekletebiliyorsunuz. Adli tıptan da çıkan sonuç iki gün önce verildi; 'cezaevinde kalabilir' şeklinde. Kamuoyunun bundan henüz daha haberi olmadı. İki gün önce bu rapor çıktı ceza kalabilir şeklinde.
TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLER CEZAEVİNDE YAŞANAN HAK İHLALLERİNE MÜDAHALE ETMİYOR
Türkiye kamuoyunun mücadeleci insanlarının birçok şeyden haberi var. Ama bu toplumu yönetenlerin, haberi olduğu halde müdahale etmemesi yani siyasi bir süreçten bahsetmek istiyorum. Her şey siyasi sürece bağlı sıradan bir durum diye geçiştiremeyiz. Türkiye'yi yönetenlerin bütün bu gelişmelerden bütün bu süreçlerden bilgisi var. Yapmak istedikleri zaten cezaevinde özellikle siyasi mapusları hükümlü veya tutuklu farketmeksizin yıldırmak, kişilikleriyle oynamak ve kötü muamele aslında yapmak. Celalettin Can bütün bunlara itiraz ettiği için ses çıkarıyor. Can "sadece kendim için değil, ben üç ay sonra çıkacağım farklı bir cezam tekrar gelmezse. Burada Uzun yıllar yaşayacak insanları düşündüğümde çok kötü oluyorum. Hasta mapusların durumunu dışarıda tabii ki biliyordum. Ben politik bir insanım. 20 yıl ömrüm hapishanelerde geçti. Ama şu anda cezaevinde insanlar yalıtılmış bir şekilde yaşatılıyor. Kimsenin kimseden haberi olmuyor. Ancak yanında kaldığın insanlar senden haberdar oluyor."
CEZA İNFAZ KURULLARI HUKUK TANIMIYOR
Ceza infaz kurulları için de 8 kişilik bir idare kurulu var. Ve bu idare kurulu her şeye karar veriyor. Hukuk tanımıyorlar
Yani hukuk tanımamaları şu; sessiz, her şeyini dilekçeyle çözeceksin. Dilekçe vereceksin. O dilekçelerine cevap vermeyecekler yöntem bu. Bütün kararları onlar alıyor. Yargıtay'ın kararlarına rağmen kararları onlar alıyor.
KIŞLIK AYAKKABILARI KÖPEK KOKLAMADIĞI İÇİN HAFTALARDIR VERİLMİYOR
Yaz başı girdiği için yazlık bir ayakkabısı vardı ve bir kapalı ayakkabı istedi. Cezaevine verdik ve ayakkabı dördüncü haftadır kendisine verilmedi. Ve dedi köpek bekliyoruz. Bu ilginç geldi. Önce anlamadık. Ayakkabıyı köpek koklayacak ondan sonra verecekler. Bir haftaya anlayabiliriz. Madem bu rutin uygulama, tamam. Bir takım şey dikkat ettiklerini söylüyor. Dört haftayı anlamamız mümkün değil. Ayağında ayakkabısız başka mahkumların ihtiyacı olan ayakkabıyı paylaşarak giyiyorlar. Kıyafetleri keza öyle. Bunlar insanlara sıradan gelebilir. O kadar cezaevinde zulüm var diyebilirler. Bunlar da zulüm. Giyinmek, kendini korumak için giyinmek gerekiyor. Lüks olarak görülmeyen bir şey bunlar. Yaz başıydı, ince şeyler vardı.
Kışlık bir şeyler istedi. Atletleri, uzun kollu atletleri kazak olarak yazmışlar. Kışlık kazak almıyorlar bu nedenle. Kaban almıyorlar içeri.
SİYASİ MAHPUSLARI YILDIRMAK İSTİYORLAR
Bütün bunları Celalettin olarak düşünmeyelim cezaevinde insana yapılan uygulamayı anlatıyoruz aslında. Celalettin burada örnek. Bir başka kişi örnek. Cezaevinde siyasi mapusların bulunduğu alana uygulama çok farklı yıldırmak istiyorlar.
Biz ısrarla söylüyoruz siyasi mapuslara
uluslararası sözleşmelerde de var bu 'ıslah etme' mantığıyla yaklaşamazsınız. Siyasi mapusların kendi yaşam tercihleri var. Bu yaşam tercihlerinden dolayı bu insanlar bugün belki bu cezaları alıyorlar. Politik insanlar bu cezaları tırnak içinde söylüyorum hak ettikleri için aldıklarını düşünmüyoruz. Sistemin kendisi, kendinden olmayanı cezalandırıyor. Sistemi yönetenler kendinden olmayanı bu şekilde susturmaya çalışıyorlar ve ceza infaz sistemini de bu şekilde çalıştırıyorlar. Yani hukuk işlese bunlar bir gün bile içeride kalmazlar ve bir günlük ceza bile almazlar. Çok demokratik bir hak için siz aylarca hapishanede yatıyorsunuz. Bir hak arama mücadelesi için.
CELALETTİN CAN ADALET BAKANLIĞINA, TBMM'YE SESLENDİ
Celalettin Can geçenlerde hem Adalet Bakanlığına seslendi hem Türkiye Büyük Millet Meclisine seslendi. Hem Mecliste grubu olan partilere seslendi. Ben kendi adıma sesleniyorum evet ben bir siyasi mapusum başıma bunlar geldi ama ben olarak düşünmeyin. Bütün siyasi mapuslar olarak düşünün. Ve seçilmiş olarak buralardan da sorumlusunuz. Müdahale edin. Cezaevlerinde neler oluyor biliyor musunuz? diye sorular sordu. Adalet Bakanı ses vermedi. Meclistekilerin de ses verip veremeyeceğini bilmiyoruz. Türk Tabipler Birliği ve Türkiye Barolar Birliğine seslendi hukukun işletmesi için. Evet biliyoruz onlar duyarlılar yapıyorlar sürekli olarak.
CEZA İNFAZ KURULLARI'NIN DENETLENMESİ İÇİN KOMİSYON KURULMALI
Biz mesela meclisin içinde bir Ceza İnfaz Kurulları'nı inceleyen bir komisyonun oluşturulmasını istiyoruz ve sadece işi burayı izlemek olmalı.
Her gün ölümlerin çıktığı özellikle siyasi mapuslar alanında. Diğer tarafları da biliyoruz ama çok yakın gözleyemiyoruz. O olanaklar kapalı bize. Her gün bir cenazenin çıktığı yerde eğer bir milletvekili sessizliğini koruyorsa o da sorumlu.
HER HAFTA BİR HASTA MAHPUSUN CENAZESİ ÇIKIYOR
Türkiye halklarının çocukları bu toplumda daha özgür ve eşit yaşayalım diye kendi bedenlerini bu denli ağır bir şeye yatırıyorsa burada bütün halklar, o insanlar için mutlaka bir şey yapmalı. Birlikte bir direnç göstermeliler. Cezaevleri yalıtılmış mekanlar haline getirildi istenen bu. Kimse duymasın, görmesin. Ölüme beş kala bırakıyorlar dışarı. Her ay, hatta her hafta bir hasta mahpus cenazesi çıkıyor artık.
Onun için bizler sizlerin aracılığıyla sesimizi duyuruyoruz tabii. Kısaca söyleyeceğim hasta mapuslar için çok şey yapılabilir. Bu sessizliğin bozulması gerekir. Seslerimizi birleştirip bir çığlığa dönüştürmemiz gerekir. Mutlak ve mutlak bütün mücadele alan için bu böyle ama onlar şu anda kapatılmış ve yalıtılmış bir yerde duruyorlar. Seslerini daha kolay çıkaramıyorlar. Ancak bedenleri ile çıkarıyorlar. Bunu biz istemiyoruz aslında. Bizim dışarıda mutlaka bir şey yapmamız lazım.
Tanrıkulu, son olarak Celalettin Can’ın bütün dostlara selamını ve mesajını iletti: "Ben 20 yıllık mahpus hayatımda çok ağır bedeller ödedim. Ama bu sefer kendi adıma söylemiyorum. Cezaevleri çok farklı mekanlar oldu ve daha farklı mekanlar yapmayı sürdürecekler. İnsan hayatının onlar için hiçbir değeri yok"