EKOLOJİ-ÇEVRE

Çevre Mühendisleri Odası'ndan hava kirliliği raporu: "Hava boğuluyor"

2020 hava kirliliği verilerini açıklayan ÇMO, koronavirüs salgınında birçok ülkede hava kirliliği azalırken, Türkiye'de ise kirliliğin yetersiz ölçümlere rağmen arttığına dikkat çekti.

Abone Ol

Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Genel Merkezi Taksim'de bulunan İstanbul Çevre Mühendisleri Şubesi'nde, 31 Mayıs-5 Haziran Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası kapsamında 2020 Yılı Hava Kirliliği Raporu'nu düzenlediği basın toplantısı ile kamuoyuyla paylaştı. Hava kirliliği 2020 raporunu, ÇMO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman açıkladı. Ülkedeki hava kirliliği probleminin, hiçbir mecrada koronavirüs (Covid-19) salgını kadar önemsenmediğine dikkat çeken Kahraman, hava kirliliği sebebiyle yaşanan ölümlerin Covid-19'dan fazla olduğunu söyledi.

"TERMİK SANTRALLER ÖLÜM SAÇIYOR"

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun 2020 yılı Kara Raporu'na göre; •Ülkemizdeki hava kirliliği DSÖ limit değerlerine indirilseydi, 2018’de 45.398 kişinin ve 2019’da ise 31.476 kişinin ölümü önlenebilirdi. •2020 yılı Mart-Aralık ayları arası Covid-19 kaynaklı vefat sayısı 20.881’dir. DSÖ limitlerinden daha kirli havaya sahip olmamız nedeniyle vefat eden kişi sayısı, Covid-19 salgını nedeniyle vefat eden kişi sayısından fazladır. Sadece bu veri bile hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki önemini vurgulamaktadır. Ancak, ülkemizin hava kirliliği problemi, hiçbir mecrada Covid-19 salgını kadar önemsenmemektedir. Hava kirliliği ölçümlerinde istasyonların yetersizliğine dikkat çekildi. Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nde PM2,5 parametresi için limit değer bulunmamaktadır. •357 istasyonun 226 tanesinde PM2,5 ölçümü yapılmamıştır. •Ölçüm yapılan 131 istasyonun 82 tanesinde güvenli veri alımı sağlanamamıştır. •Güvenli veri alımının sağlanmadığı 82 istasyona bakıldığında veri alımları ne olursa olsun 82 istasyonun tümünde DSÖ Yıllık Limit Değeri aşılmıştır. •Yıllara göre minimum veri alımı sağlanan istasyonların sayılarına bakıldığında; 2018 yılında bu sayı 68 iken, 2019 yılında 138’e çıkmış ama 2020 yılında bu sayı 49’a gerilemiştir. Minimum veri alımı sağlanan 49 istasyonun verileri DSÖ Yıllık Limit Değerine ile karşılaştırıldığında; 47 istasyonda DSÖ Yıllık Limit Değeri aşılmıştır. •Minimum veri alımı sağlanan 49 istasyonun verileri AB Yıllık Limit Değerine ile karşılaştırıldığında; 8 istasyonda AB Yıllık Limit Değeri aşılmıştır. SO2 için en kirli iller, •Şanlıurfa •Hakkari •Şırnak •Edirne •Karabük •Bitlis Yıllık ortalamalara bakıldığında; güvenli veri alımının sağlandığı 136 istasyonun 12 tanesinde AB ve Ulusal Limit Değerler aşılmıştır. Aşım olan istasyonların bulunduğu iller; Hakkari, Edirne, Denizli, Şırnak, Şanlıurfa, Karabük, Bitlis, Muğla, Van, Sivas ve Çankırı’dır.

“KENTLERİN ÜST VE ALT ÖLÇEKLİ PLANLARI HAVA KİRLİLİĞİ SORUNUNU YÖNELİK OLMALI”

Raporun sonuç ve öneriler bölümünde ise şunlar kaydedildi: •İstasyonlarda eksi değerlerin ölçülmesinden dolayı ölçüm istasyonlarının bakım-onarım ve kalibrasyonuna özen gösterilmesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçesinde yapılacak düzenleme ile hava kalitesine yönelik değerlendirmelere daha fazla maddi ve idari kaynak ayrılması gerekmektedir. •Kirletici parametreler bütün istasyonlarda izlenmeli ve her alan için yerel ve küçük ölçekli modellemeler yapılarak hava kirliliğinin azaltılması sağlanmalıdır. •Mevzuatımıza PM 2.5 limitlerinin de eklenmesi gerekmelidir. •Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri çevre denetimlerini arttırmalıdır. Covid-19 salgını ile hava kirliliğinin olduğu bölgelerde riskin arttığı gerçeği ile karar vericiler ve siyasetçiler yüzleşmelidir. Salgın sonrası ekonomilerin kendisini toparlaması kaygısı ile hava kirliliğinin salgın öncesinden daha da fazla artma riski bulunmaktadır. Bu riskin gerçekleşmemesi için zaman kaybetmeden hava kirliliğini azaltıcı uygulamalara başlanmalıdır. •Kentlerdeki vatandaşların sağlıklı çevrede yaşama hakkına dair sorumlulukları olan büyükşehir ve ilçe belediyeleri ile valilikler kendi bölgelerinde eksik veya yetersiz olan ölçüm istasyonların tüm parametrelerde doğru veri üretecek hale getirilmeleri insan sağlığı ve ekosistem için önem arz etmektedir. •Enerjinin verimli kullanılması yönünde hızlıca yol alınmalıdır. •Termik santrallerin bulunduğu illerdeki istasyon verilerine bakıldığında, çoğu istasyonda veri alımının olmadığı ya da minimum veri alımının sağlanmadığı gözlemlenmiştir. Hem minimum veri alımının sağlandığı hem de eksi değer ölçülmemiş istasyonlarda da genel olarak limit değerlerin aşıldığı görülmüştür. Enerji kaynağı olarak kömür ve türevi yakıtlı termik santrallere destek verilmesi yerine yenilenebilir temiz enerji kaynakları desteklenmelidir. Günlük enerji ihtiyacının karşılanması için yenilenebilir temiz enerjinin desteklenmesi ve termik santrallerin planlı bir şekilde kapatılması birçok bölgede PM 10, SO2 ve NOx emisyon değerlerinin azalmasına neden olacaktır. •Kentlerin üst ve alt ölçekli planları hem hava kirliliği sorununu çözmeye hem de iklim krizinin etkisini azaltmaya yönelik olmalıdır. •Isınma amaçlı kömür yardımları yerine alternatif çözümler hayata geçirilmelidir.