-Dokuz8Haber-

SAAT 20.20 - Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu, Genel Başkanlık için oy kullanma işleminin saat 21.00'da başlayacağını duyurdu.

SAAT 20.05 - Özgür Özel'in konuşmasının ardından, daha önce seçimden evvel konuşma yapmayacağını bildiren Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen eleştiriler üzerine kürsüye çıktı. Kılıçdaroğlu, son konuşmasında Özel'e adeta ateş püskürdü:

Uzun yıllardır beraber çalışıyoruz. Eğer uzun yıllardır beraber çalışıyorsak, CHP’nin bir Dış Politika Danışma Kurulu olduğunu bilmiyorsa bir arkadaşımız ve o kurulda iki genel başkan yardımcısı arkadaşımızın yer aldığını bilmiyorsa, oraya bir soru işareti koymak zorundayız.

Dış politika konusunda, uzun süre büyükelçilik yapmış bir arkadaşımızı listeye koyduk ama seçilmedi. Örgüt izin vermedi. Örgütün Parti Meclisi’ne seçmediği emekli bir büyükelçiyi ben hangi gerekçeyle MYK’ya taşıyacağım?

Eleştiriye açığım. Benim kadar eleştiriye açık olan kimse yoktur. Parti Meclisi’nde beni eleştirenin sözünü asla kesmem ve dinlerim. Keşke burada anlattıklarını, uzun süredir beraber çalışıyoruz, yüzüme karşı söyleseydin.

Benim Amerika'ya, İngiltere'ye neden gittiğimi hâlâ öğrenmemişse... Ya çipin yatırımını yapacağız, Türkiye'ye teknoloji getireceğiz. Dünyanın bir numaralı üniversitesine, MIT'ye gidiyorum... Hâlâ bundan haberi olmayan bir kişi varsa ve partide görev yapıyorsa, beni dinlemiyor demektir.

SAAT 18.40 - CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel, konuşmasına selamlarla başladı. Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Soma’da, Zonguldak’ta, Bartın’da yerin yüzlerce metre altında can pahasına çalışanlara; İzmir’de Agrobay’da direnen kadın işçilere; İstanbul’da, Ankara’da Sputnik önünde direnen gazetecilere… Silivri’de, Bakırköy’de hepimiz yerine yatan Tayfun Kahraman’a, Can Atalay’a, Tolga Şardan’a, Selçuk Kozağaçlı’ya, Osman Kavala’ya, Çiğdem Mater’e, Mine Özerden’e, Selçuk Mızraklı’ya, Selahattin Demirtaş’a selam olsun.

Sandığa yansıyan iradelerine kayyım atanan Van'a, Diyarbakır'a, Mardin'e, bölgeye, Güneydoğu'ya selam olsun.

CHP’liler için Kurultay nedir? Partilerin 2 yılda bir toplandığı bir yasal zorunluluk mudur? Delegelerin toplanıp mevcut liderlerinin devamını tasdik ettikleri, onların belirlediği listeleri onayladığı bir birliktelik midir? Başka partiler için böyle olabilir. Ancak CHP için hiçbir zaman böyle olmadı, olmayacak.

Hatırlatalım… Atatürk, ilk Kurultay olarak toplanan 1927 Kongremizin açılış konuşmasında şöyle der; “Bu Cumhuriyet Halk Partisi’nin ikinci Kurultayıdır”. Atatürk böyle deyince, Hazirûn bir durur bakar. Paşa der ki; “İlkini Sivas’ta yapmadık mı?” CHP’nin ilk Kurultayı, 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi’dir.

1972 Kurultayımız, önümüze yeni bir vizyon koyan, hayatın, siyasetin akışını değiştiren diğer Kurultayımızdı. Kurultay, Bülent Ecevit’i genel başkan seçmiş, ona partimizi sosyal demokrat bir çizgiye taşıma, işçi sendikalarıyla, ezilenlerle, hak arayanlarla buluşma, sosyal demokrasiyi iktidar yapma görevi vermiştir.

Bu Kurultaydan çıkan sonuç bizi iktidara taşımıştır. 1972 Kurultayı, dünyada esen sol rüzgarları gören, anlayan, Türkiye’nin ihtiyaçlarını doğru tespit eden, siyasi kümelenmeleri doğru okuyan bir Kurultaydır. Bu öngörüden alınacak önemli derslerimiz var.

Ama özellikle, çok sevilen, gönülden bağlı olunan, hayranlık duyulan, Atatürk’ün silah arkadaşı, Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü’yle zamanı gelmiş, vefalı vedasından alacağı büyük bir ilham var.

Parti ve ülke söz konusu olduğunda İsmet İnönü’nün karşısında durabilen bir iradeyi gösteren cesaretten öğrenecek çok şeyimiz var.

CHP’nin seçim kaybının maliyeti deyince, bazı arkadaşlarımız dar bir çerçeveden bakıp “Seçime hep beraber girdik, birlikte kaybettik, hesabı niye sadece Kemal Bey ödüyor” diyor. Ben bu yaklaşıma itiraz ediyorum. Hesabı ne Kemal Bey ne Özgür Özel ödüyor… Hesabı dünyanın en güzel ülkesinde, tüm dünyanın hayal kurduğu bu ülkede yaşadığı hâlde, dünyanın başka ülkelerinde hayal kuran gençlerimiz ödüyor.

Geçtiğimiz dönemde, partide çok kritik bir süreç vardı. Yukarıda Rusya-Ukrayna savaşı, doğuda Azerbaycan-Ermenistan meselesi, aşağıda Mavi Vatan, Kıbrıs, Libya, Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması, Ege’de silahlandırılan adalar sorunu… CHP’de dış politikalardan sorumlu genel başkan yardımcısı yoktu. Covid krizinde sağlıktan sorumlu yoktu, Covid sonrası beslenme krizi vardı ama tarımdan sorumlu genel başkan yardımcımız yoktu.

Tayyip Erdoğan kesiyor, bölüyor. Bize öbür tarafı ittiriyor. O sağcı-solcu der, Türk-Kürt der, Alevi-Sünni der, milli-gayrimilli der, büyük tarafı alır küçük tarafı 50+1 yapmak için ittifaka seni zorlar. Çünkü sen, başının üstündeki cam tavana inanırsan, “Ben 25’im daha fazla olmuyor” dersen o zaman Tayyip Erdoğan kazanır. Ama sen AK Partili’nin, MHP’linin, İYİ Partili’nin, CHP’linin, HDP’linin yoksuluna, işsizine, çalışanına, kimsesizine, güvencesizine dokunabilirsen; işte Tayyip Erdoğan’ın dokunamadığı o tarafta, senin değdiğin yerde iktidar var. Halkın iktidarı var.

SAAT 18.10 - Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman, CHP Kurultayı'na mesaj gönderdi. Kahraman mesajında şu ifadeleri kullandı:

Gün, adaleti, demokrasiyi, özgürlükleri savunma günüdür. Seçilecek yeni yönetimle beraber yerel seçimlerde büyük bir zafer kazanacak, sonra başarıyı memleket geneline yaymak üzere durup dinlenmeden çalışacağız. Umarım ki bu hukuksuz tutsaklığa karşı mücadelemizi en kısa zamanda kazanarak, memleketin adalet, demokrasi ve özgürlük mücadelesine beraber omuz vereceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin değerli üyeleri ve delegeleri; hepinizi Silivri Kapalı Cezaevinden, hasretle kucaklıyorum.

SAAT 14.35 - CHP Genel Başkanlığına aday olan Örsan Öymen, Kurultay'da konuştu. Öymen, konuşmasında Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi ve şöyle dedi:

Sayın Genel Başkan, Değişimcilerin sağ-sol nedir bilmediğini söyledi. Kimi kastetti bilmiyorum. Bizi kastediyorsa, Sayın Genel Başkan’a solun ne olduğunu anlatabilirim. Sayın Genel Başkan’ın söylediği doğru değildir. Parti sağa kaymıştır. Sol ekonomik politikalar, özelleştirme konusu, vergi politikaları, sendikalarla ilişkiler, eğitim-sağlık konuları… Genel Başkan solu hayırseverlik zannediyor. Sol, düzeni değiştirmektir. Laiklik ilkesi, yönetim tarafından ihmal edilmiştir. AKP din devleti kuruyor ve biz buna karşı çıkamıyoruz.

SAAT 13.15 - CHP Genel Başkanı ve Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, partililerine sesleniyor. Kılıçdaroğlu konuşmasında, CHP örgütlerine değindi ve 100'üncü yıl vurgusu yaptı.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar:

Sayın Başkan, değerli yol arkadaşlarım, Sosyalist Enternasyonal’in ve yabancı misyonun değerli temsilcileri, hepiniz 38’inci Olağan Kurultayımıza hoş geldiniz.

Televizyonları başında, sosyal medya hesaplarında, radyoları başında bizi dinleyen tüm vatandaşlarıma kucak dolusu sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz.

Değerli yoldaşlarım…

Bu yıl, Cumhuriyet Halk Partimizin 100’üncü yılı. Yani ikinci yüzyılın arefesindeyiz. 100 yıllık bir tarih, bugüne kadar pek çok kişinin, tarihçinin, sosyologun araştırıp ortaya koyduğu gerçeklerle bize şunu gösterdi; yüz yıllık bir tarih her siyasi partiye nasip olan bir tarih değildir. 100 yıllık tarih içinde kapatıldık, arşivlerimize el konuldu, genel başkanlarımız hapse girdi ama yılmadık, direndik ve 100’üncü yılımızı şimdi kutluyoruz.

Hiçbir partiye nasip olmayacak bir tarihi, beraber yaşıyoruz. CHP’yi birlikte büyüteceğiz. CHP’yi 100 yıl yaşatan gerçek, kuruluşunun savaş meydanlarında, Kuvayi Milliyeciler tarafından gerçekleştirilmesidir. Biz sıradan bir parti değiliz. Bizim mücadelemizi dünyada birçok siyasi parti örnek almıştır. Biz Kuvayi Milliyecilerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Ne ezen ne ezilen hakça düzen” diyenlerin partisiyiz, hiçbir evladımızın yatağa aç girmemesi için mücadele eden, çağdaş uygarlığı hedeflemiş ve onu aşmak için mücadele edenlerin, herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı duyan bir partiyiz.

Yüz yılı yaşatanın örgütümüz olduğunu da hiç kimsenin unutmaması gerekir. Bu salondaki örgütlerimiz, 100 yıllık mirasın çimentolarıdır. Bu salon, diğer partilerin Kurultaylarına benzemez. Burada olanlar da diğer partilerin liderlerine veya üyelerine benzemez. Çünkü bu salonda 5’li çeteler, Sarayın oligarkları, uyuşturucu baronları yok. Bundan sonra da asla olamayacaklar. Bu salonda mafya bozuntuları yok, harama ekmek doğrayanlar yok, rüşvetçiler, beytülmâle el uzatanlar yok, bundan sonra da olmayacaktır.

Bizim Kurultaylarımız, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı ve sorgulandığı Kurultaylardır. Çünkü biz, demokrasiyi içselleştirmiş bir partiyiz. Tartışmaları bir zaaf olarak değil, canlılık olarak gören bir gelenekten geliyoruz. Bu aynı zamanda aydınlanmanın güvencesidir. Onların Kurultayları ise haber değeri olmayan Kurultaylardır.

Bizim örgütlerimiz de diğer partilerin örgütlerine benzemez. Tartışırız, parti disiplini gözetiriz ama unutmayız. Üç temel noktayı ifade edeyim; partinin yükünü taşıyan örgütlerdir, dolayısıyla 100 yıllık birikimin temel taşlarıdır. Kimse örgütün otoritesini, gücünü, dayanışma ruhunu asla ve asla sarsamaz. Ben dahil, hiç kimse kendisini partinin üstünde asla ve asla göremez.

Türkiye fiilen yarı açık cezaevine döndürülmüş durumdadır. Gazeteciler görevlerini yapamaz hâle geldiler. Bu Kurultayımızdan şu anda tutuklu olan Tolga Şardan’a, Can Atalay’a, Osman Kavala’ya, Selahattin Demirtaş’a, Çiğdem Mater’e, Mine Özerden’e, Yiğit Ali Ekmekçi’ye, Hakan Altınay’a ve Barış Pehlivan’a selam gönderiyoruz. Selam olsun size demokrasi kahramanları.

İktidarda kalmak için her türlü hile ve sahtekarlığı yapma adeta Saray’ın meşru politikası hâline gelmiştir. Ülkenin dış politikası fiilen iflas etmiştir. Bir kan denizine dönen Filistin’de bile Türkiye’nin sözü geçmemektedir. Orta Doğu’da yaşanan sorunların çözüm adresi bir zamanlar Türkiye’ydi. Herkes Türkiye’ye gelirdi. Bu şansını Türkiye, yanlış dış politikayla ödemiştir.

Yanlış dış politikanın bedeli olarak, Türkiye para karşılığında sığınmacı deposu hâline dönüştürülmüştür. Türkiye’nin 85 milyonun iradesi, sığınmacı deposu olsun diye Avrupa’ya ve Avrupalılara satılmıştır.

Fazla ayrıntıya girmek istemiyorum ancak şunu söyleyeyim; sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım. Usta Nâzım’ın dediği gibi; ateşi ve ihaneti gördük. Ama yılmadık, yıkılmadık, çalıştık. Yapılan bütün kumpaslara rağmen, yalana dolana rağmen, 5’li çetelere rağmen, vatandaşlık verilen milyonlarca sığınmacıya rağmen, Saray’ın harcadığı milyarlara rağmen çalıştık, yılmadık, yıkılmadık, asla ve asla boyun eğmedik. Çünkü, yolu doğru olanın yükü ağır olur. Yükümüz ağırdı, üstelik hançerlerle beraber yükümüz ağırdı. Ama beni asıl üzen sırtımdaki yük değildi arkadaşlar, sırtımdaki hançerlerdi.

KILIÇDAROĞLU'NUN VAATLERİ

Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda 'değişim' mesajı verdi. Vaatlerini sıralayan Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkan seçilmesi durumunda 25 gün sonra bir Tüzük Kurultayı düzenleyeceğini söyledi ve "O zaman sadece Türkiye değil, tüm dünya görecek değişim ne demekmiş" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun vaatleri şöyle:

  • Bu Kurultaydan 25 gün sonra Tüzük Kurultayı yapacağım. Değişim nasıl olur herkes görecek.
  • Yüzde 50 cinsiyet kotası getireceğiz. Yüzde 50 kadın, yüzde 50 erkek.
  • Yığma üyelere son vereceğiz. Bir seferde 5 bin üye kaydı olmayacak.
  • Milletvekilliğini 3 dönemle sınırlayacağız.
  • Belediye ve İl Genel Meclisi üyeliklerine belirli kontenjanlar getireceğiz.
  • Danışma Kurulunu arka arkaya 3 kez toplamayan il, otomatik olarak düşecek.
  • Mahalle temsilcilerimiz bir kadın, bir erkek olacak.
  • Aktif-pasif üye uygulamasını getireceğiz. Artık her yerde, her zaman ön seçim olacak.
  • Genel Sekreterlik makamını, diğer sol partilerde olduğu gibi güçlendireceğiz.
  • Bilim, Yönetim, Kültür Platformunu yeniden inşa edeceğiz.
  • Seçimlerde oyunu en çok artıran 5 ilin başkanı Parti Meclisi Üyesi olacak.

SAAT 12.40 - CHP 38'inci Olağan Kurultayı Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kurultay açılışında uzun bir konuşma yapıyor. İmamoğlu konuşmasına Kılıçdaroğlu'nu ve partilileri selamlayarak başladı. İmamoğlu şöyle konuştu:

Değerli yol arkadaşlarım, CHP bu ülkenin kurucu ve birleştirici gürücüdür. Bu toprakların en köklü, en kapsayıcı siyasi geleneğidir. Bu eşsiz parti, bir yanıyla Anadolu'nun insan odaklı, sevgi ve hoş görüye odaklı kadim kültüründen, bir yanıyla insanlığın evrensel değerlerinden beslenir. CHP, altı ok ilkesiyle kendini ifade eden; eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi ve insan hakları kaygısı taşıyan ve insanca, hakça bir düzen talep eden herkesin partisidir. CHP, Anadolu gibi renkli ve bereketli; Türkiye gibi cesur ve güçlüdür. Bütün eksik ve hatalarıyla 100 yıllık tarihimiz bizim onur ve gurur tarihimizdir. Hepimiz, Cumhuriyet'i kurmanın, çok partili hayata, sosyal demorkasiye, laikliğe, sosyal ve hukuk devletine öncülük etmenin onurunu ve sorumluluğunu taşırız. Bu ülkenin kurtuluş ve kuruluş süreçlerini yönetirken, bu topraklar üzerinde yaşayan tüm halkımızı birleştirerek milli görevimizi her düşüncenin üzerinde tutarız.

Bugün, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk günlerinde bizi hayati bir görev bekliyor. Bugün, cumhuriyet ve demokrasinin ilke ve idealleri etrafında, yeniden milletçe kayıtsız ve şartsız hep birlikte buluşmaya ihtiyacımız var. İnançlara saygılı laikliğin, herkesi özgürleştiren o güçlü teminatını eksiksiz biçimde hayata geçirmeye ihtiyacımız var. Bu topraklarda yaşayan her bir yurttaşı eşit ölçüde değerli ve saygın görmeye dayalı bir toplumsal bütünleşmeye ihtiyacımız var. Ülkemizi zenginleştirmeye ve zenginliklerimizi adil biçimde paylaşmaya ihtiyacımız var. Gücünü demokrasi ve hukuka bağlılıktan, etkili bir sosyal demokrasiyi yeniden inşa etme prensibine ihtiyacımız var. Bunları gerçekleştirmek için gereken her şey CHP’nin 100 yıllık tecrübesinde, genetik kodlarında ve hafızasında bütün tazeliğiyle vardı. Çünkü Cumhuriyet’i kuran, adında cumhuriyet ve halk olan tek parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir.

SAAT 12.15 - CHP Genel Başkanı ve Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, salona sloganlar eşliğinde girdi. Salondaki bazı gruplar, Kılıçdaroğlu'nu alkış ve ıslıklarla protesto etti. Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı sürecinde yaptıklarını ve atlattıklarını gösteren görüntüler video olarak izletiliyor.

SAAT 11.55 - CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel, büyük bir kalabalık eşliğinde, salonu selamlayarak yerini aldı.

KURULTAY ATMOSFERİ

Kurultayın resmi başlangıç saati olarak duyurulan 10’a doğru Ankara Spor Salonu tıklım tıklım doldu, en az 3 arama noktasından geçen partililer, konuklar ve basın mensupları yerlerini almış durumda. Hava açık ve güneşli. Salon dışında binlerce kişi daha var.

Aday olabilmek için 1.366 delegenin en az yüzde 5’inin imzası gerekiyor. Bugün genel başkan seçimi yapılacak. Yarın ise PM ve YDK üyeleri seçilecek.

İLHAN CİHANER YARIŞTAN ÇEKİLDİ

Seçime saatler kala, genel başkan aday adaylarından İlhan Cihaner, sosyal medyadan yaptığı açıklamayla "Bu anti-demokratik, siyasetsiz ve kişilere indirgenmiş yarışın parçası olmayı reddediyoruz" diyerek adaylıktan çekildiğini duyurdu. Cihaner şu ifadeleri kullandı:

Kamuoyuna ve 38.Kurultay delegelerine, CHP’nin değerli üyelerine Partimizin geçmiş muhasebesinin yapılması, geleceğe ve iktidara giden yolun tartışılması, politik doğrultunun belirlenmesi gereken 38. Kurultayımız, maalesef partiyi bugüne getirenlerin ikiye ayrılarak, ilerletici bir dönüşümün ve yeniden inşanın boğulduğu bir açmaza mahkum edilmiştir.

Siyasi yaklaşımların tartışılması, yetkin kadroların belirlenmesi yerine belediye olanaklarının yarıştırıldığı çirkin bir ortam yaratılmıştır. Öte yandan yoğun bir medya manipülasyonu ile güç algısı yaratılarak kurultay süreci yalnızca iki kişinin yarıştığı “siyasetsiz” bir psikolojik savaşa dönüştürülmüştür.

“Vatan Cephesi” katılımlarını andıran imza açıklamaları baskıya dönüştürülerek diğer aday adaylarının demokratik temsilleri engellenmiştir. O kadar ki “diğer adaylara imza desteği verileceği” dedikoduları yayılarak bizlere destek olan delegelerimizin destekleri şaibeli hale getirilmiştir.

BU ANTİ DEMOKRATİK, SİYASETSİZ VE KİŞİLERE İNDİRGENMİŞ YARIŞIN PARÇASI OLMAYI REDDEDİYORUZ!

Bize imza ve omuz veren tüm yoldaşlarımıza saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz. Yolumuz uzun ve meşakkatli. Çoğu büyük mücadelelerden gelen Kurultay Delegelerimizin tüm bu anti demokratik koşullara rağmen en doğruyu tercih edeceklerine dair umudumuzu diri tutuyoruz.

Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi, Yaşasın Cumhuriyet! Gelecek İçin Biz İlhan Cihaner

CİHANER: DEĞİŞİMCİLERİN KADROSU, SINIFSAL OLARAK TABANDAN KOPMUŞ

Kurultay salonunda Halk TV canlı yayınına konuk olan İlhan Cihaner, Şule Aydın'ın sorularını yanıtladı. Neyi amaçladıkları sorusuna yanıt veren Cihaner, "Nasıl bir Türkiye isteniyor? Ütopyasız siyaset olmaz. Umudu tabanınıza vermeniz gerekiyor. Partiyi bir arada tutan bir gelecek tasavvuru ortaya koymaya çalışıyoruz" diye konuştu.

Benzer eleştirilerin Değişimciler cephesinden de geldiğinin hatırlatılarak "Değişimcilerle nerede ayrışıyorsunuz" sorusu yöneltilen Cihaner şöyle yanıt verdi:

Değişimcilerle ayrıştığımız ilk nokta kadro. Sınıfsal olarak tabandan kopmuş, o idealleri taşıyabilecek kadrolar değil. En önemlisi icra konumunda olanları, sadece söyledikleriyle değil geçmişiyle de değerlendirmek gerekir. O zaman sorarlar; Ekmeleddin İhsanoğlu’na niye imza verdiniz? Dokunulmazlıklara neden güçlü tepki göstermediniz? Laikliğin bu kadar geriletildiği ortamda Diyanet İşleri Akademisi’ne neden onay verdiniz? Farklarımız var. Biz en zor zamanda partinin sol-sosyal demokrat çizgide olmasını savunduk. Yanlış bulduğumuz şeylere mızmızlanmadan, açıkça karşı çıktık.

Gelişmeleri, anbean Dokuz8haber’den takip edebilirsiniz…