Yıkıcı depremden etkilenen Adıyaman, Adana, Osmaniye,Gaziantep ve Kahramanmaraş illerinde 3 gün boyunca incelemelerde bulunan ve depremzedelerle bir araya gelen CHP Manisa Milletvekilli Aday Adayı Semih Balaban, izlenimlerini partisinin il başkanlığı binasında CHP İl Başkanı İsmail Çalışkan ile birlikte gerçekleştirdiği basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.
Parti binasında düzenlenen basın açıklamasında ilk söz alan CHP Manisa İl Başkanı İsmail Çalışkan, partisinin deprem bölgesine desteğinin durmaksızın devam ettiğini belirterek, “Türkiye’yi derinden etkileyen ve büyük üzüntülere sebep olan deprem felaketinden dolayı tüm illerde olduğu gibi CHP tüm kadrolarıyla bölgeye yardım sağlamak için büyük gayret gösteriyor. Toplumun tüm gereksinimleriyle ortak hareket ederek, hiç bir ayrım göstermeksizin desteğimiz devam ediyor. Grup başkanvekilimizle, milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla, il, ilçe başkanlıklarımız ve milletvekili aday adaylarımızla tek vücut deprem bölgesinde yaraları sarmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
İNCELEMELERDE BULUNDUĞU İLLERDEKİ İZLENİMLERİNİ AKTARDI
CHP Manisa Milletvekili Aday Adayı Semih Balaban yaptığı açıklamada, depremin yıkıcı etkisinden en çok etkilenen Adıyaman, Adana, Osmaniye,Gaziantep ve Kahramanmaraş illerinde yaptığı incelemelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Yıkıcı depremin Türkiye’yi derin bir yasa boğduğunu dile getiren CHP’li Balaban açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’mizin başı sağ olsun. 6 Şubat sabahı Türkiye yaşanan yıkıcı depremden sonra acı bir felaketle karşı karşıya kaldı. Türkiye’yi derin bir yasa boğan deprem felaketinin ardından hemen bölgedeki Adana, Osmaniye,Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adıyaman illerine hareket ederek, hem depremzede vatandaşlarımızla bir araya geldim hem de yapılan çalışmaları yerinde gözlemleme fırsatı buldum. Ne yazık ki o bölgeler de yaşananlar çok zor ve çok kötü bir durumda. Adana’da çok ciddi bir sorun ile karşılaşmadık. Adana’da yaralar sarılmak üzere. Hatay veya Adıyaman kadar olmasa da Osmaniye’de ise ciddi bir sorunlar var. Osmaniye’de depremzedelerle yaptığım konuşmalarda kentte en az bin kişinin öldüğünü ifade ettiler. En acı bölgelerden birisinde Gaziantep’in Nurdağı ilçesi. İlçedeki binaların neredeyse yarısı yıkılmış ve geriye kalan binaların ise yarısından fazlası ise oturulmaz durumda. Merkezin merkez üssü olan Pazarcık ilçesinde ise durum aynı. Adıyaman Gölbaşı ilçesinde incelemelerde bulundum ve durum içler acısı. Cuma gecesi öğretmenlik mesleğinde ilk görev yaptığım yer olan Adıyaman Besni ilçesinin Kesecik köyünde incelemelerde bulundum ve depremzede vatandaşlarımızla bir araya geldim. Orada insanların gerçekten ne kadar zor şartlar altında yaşadığını gördüm. Gerçekleştirdiğim ziyaretlerde kedi imkanlarımızla hazırladığımız yardım paketlerini depremzedelere ilettim. Özellikle Kesecik köyünden vatandaşlar hiçbir yardım almadan, hiçbir destek almadan kendi imkanlarıyla köydeki enkazlardan 12 vatandaşımızın cenazesini çıkarmışlar. Ve oradaki halk şuanda yaşamlarını römorklarda sürdürmeye çalışıp bir yaşam savaşı veriyorlar. Adıyaman’da ise hem gece hem gündüz ağladım. Her üç binadan ikisi yıkılmış. Adıyaman neredeyse haritadan silinmiş durumda. İnsanlar bu kışın soğuğunda sokaklarda yatıyorlar. Arabada yatmak bir lüks.”
“DEPREM FELEKATİ BİR KADER DEĞİL”
Açıklamasında deprem bölgesindeki vatandaşların kendisine ilk sorduğu sorunun “Devlet nerede?” olduğunu dile getiren CHP’li Balaban açıklamasına şöyle devam etti: “Deprem bölgesinde insanların şuanda en büyük ihtiyacı barıma, ısınma, tuvalet ve gıda ihtiyacı. Yardımlar geliyor. Ama deprem bölgesinde devletten çok halkın olduğunu gördük. İncelemelerde bulunduğum deprem bölgesinde insanlar ‘Nerede bu devlet’ diyorlar. Devletin orada sıcak elini görmek istiyorlar. ‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ diye bir deyim var. Bunu deprem bölgesinde çok iyi ve net bir şekilde gördük. Yıllardır yapılan yanlış politikalar, rant ve kar uğruna imara açılmaması gereken yerlerin imara açılması, dönen rüşvet çarkları ve o binalar yapılırken malzemelerden çalınması depremden sonra daha net bir şekilde ortaya çıktı. Özellikle oy uğruna çıkartılan imar aflarının olumsuz sonuçlarını Türkiye büyük bir acıyla yaşıyor. Deprem değil, binalar insanların mezarı oldu. Sorumlular ise ‘Kader’ diyor. Bu bir kader değil. 9.1 şiddetinde deprem olan Japonya’da bu kader kuralı işlemiyorsa, bizde neden bu kural işliyor. Maden faciası, tren kazası oluyor ‘Kader’ deniyor. Deprem oluyor ‘Kader’e bağlanıyor. Türkiye bunları hak etmiyor. Bu açıklamalar Türkiye’nin kaderi olamaz. Bu kader değildir. Yanlış politikalar ve siyasi tercihler sonucu gerçekleşmiştir. ‘Siyaset yapmayın’ deniyor. Biz siyaset yapmıyoruz. Biz yapılan yanlış politikaları siyaset gereği eleştiriyoruz. Ancak yapılan bu yanlış politikaların elbet bir gün siyasi bir bedeli ve sonucu olacaktır.”
“MADENCİLER BÜYÜK BİR BAŞARI ÖNREĞİ SERGİLEDİLER”
Deprem bölgesindeki incelemeler de Soma dahil olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından arama-kurtarma çalışmalarına destek için gelen madencilerle de bir araya geldiğini söyleyen CHP’li Balaban, madencilerin depremde büyük bir başarı örneği sergilediğine dikkat çekti.
CHP’li Balaban açıklamasına şu sözlere yer verdi: “İlk üç günde depremde halk kaderi ile baş başa bırakıldı. 3 gün boyunca devleti sahada göremedi. AKUT’u yok ettiler, yerine liyakatsiz atamaların yapıldığı AFAD’ı oluşturdular. İşte bu AFAD, afete davetiye çıkarttı. Madenciler ilk günlerde sahaya sürülmedi. Eğer sürülmüş olsaydı, ölümler bu kadar olmaz, enkaz altından çıkartılan vatandaş sayısı daha da yüksek olurdu. Bu nedenle madencilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Deprem bölgesinde büyük bir titizlikle ve teknik bilgileriyle enkaz altından birçok canımızı sağ olarak çıkarttılar. Büyük fedakarlık ve başarıya imza attılar. İncelemeler sırasında hem Soma’daki İmbat Madenciliğin hem de İzmir Kınık ilçesindeki Polyak madenciliğin ekipleriyle karşılaştık. Hem İmbat hem de Polyak madencilik gerçekten deprem bölgesinde büyük bir başarı sergiledi. İki maden işletmesini genel müdürleri ve üst düzey yöneticilerin bu konuda büyük duyarlılık göstermesini gerçekten takdir ediyorum. Bu toplumsal bütünleşme ve birlik anlamında büyük bir olgudur.”
“SİYASİ AYRIM YAPMADAN YARDIMDA BULUNAN HERKESE TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM”
Açıklamasının devamında deprem bölgesine maddi ve manevi olarak her türlü desteği veren vatandaşlara ve toplumun tüm kesimine teşekkürlerini sunan CHP’li Balaban, “Deprem bölgesinde CHP’nin 11 büyükşehir belediyesi olmak üzere tüm il ve ilçe belediyelerimizin yaraların sarılması konusunda büyük bir seferberlik örneği sergilemektedir.Siyasi ayrım yapmadan tüm vatandaşlarımıza bir yardım eli uzatabilmek için büyük bir özveri gösteriyorlar. Deprem bölgesine katkı sağlayan herkese bir siyasi ayrım yapmadan sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca başta Manisa’da başta grup başkanvekilimize, milletvekillerimize, 4 belediyemize, il başkanlığımıza ve ilçe teşkilatlarımıza, kadın ile gençlik kollarımıza da teşekkürlerimizi sunuyorum. Toplumsal mücadeleyi bu ülkede meşrulaştırmalıyız. Bireysel çıkara dayalı sadece kara dayalı, insana saygı duymayan bu düzeni demokratik bir şekilde tasfiye etmeliyiz. Toplumsal düzen için elimizden gelen bütün mücadeleyi sürdürmeliyiz. Sorumlular ‘Kader’ diyerek bu olayın içinden kurtulmak istiyorlar. Ama bizler bunların bu tür kurtulma amaçlarının ne olduğunu biliyoruz. Buna da fırsat vermeyeceğiz. Manisa halkımızda depreme olan duyarlılığını en iyi şekilde gördük. Hangi siyasi parti ve düşünceden olursa olsun deprem bölgesine yardım konusunda bir yarış haline. Bu nedenle tüm Manisalılara teşekkür ediyorum.”
“ONLİNE EĞİTİM, EĞİTİME İHANETTİR”
CHP’li Balaban açıklamasında üniversitelerdeki eğitimlerin online olarak devam etmesi kararını da eleştirerek, “Üniversitelerde eğitimin uzak yapılması kararı bize göre eğitime ihanettir. Bu konuda başka çözüm önerileri aranmalarıdır. Mesela Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş bir açıklama yaptı. ‘Ankara’da ne kadar yurt varsa onlara dokunmayın. O sayıyı bana söyleyin. Ben o sayı kadar depremzedeyi Ankara’ya yerleştirecem’ dedi. Bu anlamlı bir çözüm önerisi. Bu nedenle uzaktan eğitime sonuna kadar karşıyız. Bir şekilde çözüm bulunur. Kurtuluş Savaşı’nda bile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk eğitime büyük katkı yapmış ve eğitimden bir gün bile vazgeçmemişti.”
CHP’li Balaban açıklamasında son olarak, deprem sonrasında Türkiye’de yaşanan halk dayanışmasının ülkenin geleceğine bir umut olduğunu belirterek, bu umudun ardından halkın yavaş yavaş ayağa kalkıp kendi kaderi ile geleceğine sahip çıkıp, kendi iktidarını kuracağına inandığını ifade etti.