CHP Manisa İl Kongresi, Yunus Emre Millet Çarşısı Konferans Salonu’nda yapılıyor. Kongreye katılan CHP Genel Başkan Aday Adayı ve Grup Başkanı Özgür Özel, bir konuşma yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinin ardından 2011 yılında milletvekili seçildiğini belirten Özel, şunları söyledi:

“Manisa’nın tüm ilçe ve beldelerinde, tüm köylerinde durmadan omuz omuza hep birlikte koşturduk. Ayrıca Türkiye’deki cezaevi komisyonu raporlarımız ile ülke gündeminde yer aldık. Yüreğimizi yakan o büyük Soma travmasına ortaya çıkmadan önce dikkat çekmeye çalıştık, sonrasında davayı geçtiğimiz yıla kadar aralıksız takip ettik. 2015 gelmeden önce 2014’te bir kez daha yerel seçim geldi, partimizin il ve ilçe başkanları, bütün milletvekilleri ve dönem belde belediye başkanları dahil tek aday olarak ‘Bu görev senindir Özgür’ dediler. İtirazlarıma, çekincelerime rağmen verilen görevi üstlendim. Birlikte o süreci, nereden nereye geldiğimizi, nasıl bir mücadele verdiğimizi ve sonrasında nasıl anket manipülasyonları ile, Türkiye’nin bugünlerde tanıştığı dezenformasyonlarla mücadele ettiğimizi biliyorsunuz.”

YAPILMAYAN ÖN SEÇİMLERİN BU KARDEŞİNİZ FAİLİ DEĞİLDİR, MAĞDURUDUR”

“Ön seçim yapılmadığı için sorumlu tutulduğu zamanlar olduğunu kaydeden Özel, “Ön seçim beklentisi olup da bu beklenti gerçekleşmediği için buna kızan, üzülen, tepki gösteren herkesi anlıyorum. Ancak şunu ifade etmeme izin verin ki, ben geçtiğimiz dönem, hatta önce 2015’te, konuşulduğunda 2018’de ve bu son dönem sayın il başkanımız, ‘Biz ön seçim istiyoruz’ dediğinde, ilk imzayı ben atarım demişim. Biz ön seçim istiyoruz dediğinde, Türkiye’de bir ilde yapılacaksa Manisa’da da yapılacak demişim. Hatta Türkiye’de bir yerde yapılıyorsa, Özgür Özel kalkacak ve gidecek, orada ön seçime girecek demişim. Büyük bir samimiyetle söylüyorum ki, yapılmayan ön seçimlerin, bu kardeşiniz faili değildir, mağdurudur arkadaşlar. Ön seçimden taviz vermemeliyiz arkadaşlar” dedi.

Özel, CHP’de ön seçim ve tüzük konusunda yaşananlara ilişkin kendisine yönelik “Sen yönetimdeydin” eleştirilerine ise şunları söyledi:

“MYK toplantılarına katılıyorum, görüşlerimi söylüyorum. Eleştirilerimi dile getiriyorum, oy hakkım yok ama olanlar kadar konuşuyorum. İçeride en çok itiraz eden, en çok eleştiren ama dışarı çıkıldığında uygulamanın yapıldığı sırada görevini yapması gereken bir pozisyondayım. Ben partinin yasama kanadındayım, ben Meclis’teyim. Partim adına konuşuyor ve saldırılara cevap veriyor, düşüncelerimizi ifade ediyorum. Ben CHP’nin grup başkanvekilliğini yaparken, ben görevimi yaparken, ben kendi görevimi yaparken, partimi, grubumu ve üyelerimin yüzünü hiç öne eğdirmedim. Ben sizi utandırdım mı? Ben bir eksik yaptım mı? Ben Süleyman Soylu’ya, Hulusi Akar’a, Binali Yıldırım’a, Tayyip Erdoğan’a karşı sizin yüzünüzü hiç öne eğmedim arkadaşlar, hiç öne eğdirmedim.

BÜYÜK BİR TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Şimdi gelelim bu seçim sürecine, ben 2019 seçimlerinden sonra Türkiye’nin dört bir yanında bu seçimin en önemli, en kritik, en hayati seçim olduğuna kendim inandım ve herkesi inandırmaya çalıştım. Büyük bir mücadele verdim. 14 Mayıs’ta büyük şoku, büyük çöküşü, büyük üzüntüyü hep birlikte damarımızda hissettik. 28’ine kadar yine bir gayret koşturduk. Ama sonuç referandum, Ekmelettin İhsanoğlu, Muharrem İnce seçimlerinde ve 2019 seçimlerinin il genel meclisi sonuçlarında olduğu gibi yüzde 52, yüzde 48 dengesini değiştirmedi. Maalesef değiştirmedi. Bu bizim bir sorgulamaya, yeniden düşünmeye, yeni bir yol bulmaya ve tartışmaya ihtiyacımızı ortaya çıkardı. Sizi temin ederim ki 28 Mayıs günü ne kolumu kaldırmaya, ne genel başkan adayı olmaya ne de böyle bir yola çıkmaya takatim yoktu. Ancak yaşanan süreç, biraz önce ifade edildiği gibi, partinin hiçbir şey yokmuş gibi davranmasına, bu davranış biçimi de seçmende büyük bir duygusal kopuşa sebebiyet verdi. Öyle bir şeyi görüyorum ki eğer biz sağlıklı bir itirazı, sağlıklı bir öz eleştiriyi, yeni bir yol yürüyüşü sağlamazsak, hep birlikte önümüzdeki yerel seçimlerde büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız.

TOP TOPLAMAYA DA RAZIYIM”

Değerli partililerim, dünyadaki bütün diktatörler seçime katılım oranının muhalefetteki düşüşünden beslenirler. Sizin omzunuz düştüyse beyefendinin yüzü gülmeye başlar. Çünkü biz enerjimizi kaybedersek, seçmen siyasi partilerden, muhalefetten, siyasetten umudunu keser ve sandıktan uzaklaşır. Bu tehlikeye karşı bir itiraz, yenileniş ve yeni bir yol yürüyüşe ihtiyaç vardır. Ben evladınız olarak, Özgür Özel olarak şunu söyledim. Kaybeden takımda santrfor olarak oynayacağıma, kazanan takımda her mevkiye talibim dedim... Özgür, sen çok oynadın, kaleye geç kaleye. Orta saha, orta saha. Biraz dinlen yedek otur, yedek kulübesi. Artık oynama top topla, top toplamaya da razıyım. Ama diyorsanız ki, Özgür biz sana inanıyor ve güveniyoruz, geç takımın başına. Ben bu takımı şampiyon yaparım arkadaşlar.”

Özel, açıkladığı tutum belgesine ilişkin de değerlendirmede bulunarak, bu belgeyi CHP’lilere emanet ettiğini söyledi. Özel, şöyle konuştu.

“Özünde şunu söylüyoruz. CHP, kurucu iradenin partisi. Kurucu kadrolara ve ona husumet değil hayranlık ve minnet duyanların partisi. Bundan sonraki süreçte şöyle bir siyaseti izlememek durumundadır. Bizim oyumuz yüzde 25, tepemizde görülmez bir cam tavan var. Zıplamayalım, nasılsa aşamıyoruz. O zaman sağdan, soldan ve hatta sağdan, daha sağdan, yine sağdan desteklerle onlara açılarak, oradan danışmanlarla, onlara ait söylemlerle büyümeye çalışmak yerine. Ya da yüzde 48’i 50 1 yapmak için seçimin ertesi gününden itibaren sürekli duracağı yerin başkasına göre tayin etmek yerine, ben bunun karşısında olayım, bununla yan yana durmalıyım, bu tarafa uzak durayım ki bu taraftakiler bozulmasın demek yerine kendi pozisyonunu doğru tarif eden ve doğru yerde duran ve kendinden emin olan, geri kalan bütün siyasetin ona göre şekilleneceği, ilkeli, öz güvenli ve cesaretli bir siyaset için yola çıkmış durumdayız arkadaşlar.”

KREMA TABAKASI” ÇIKIŞI

Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da kimlik siyaseti yaptığını kaydederek, toplumu enine kesen bir siyaset anlayışı izleyeceklerini ifade etti. Özel, “AK Partili’nin de MHP’linin de İYİ Partili’nin de HDP’linin de yoksuluna dokunan, işsizine dokunan, güvencesizine dokunan, geleceğinden kaygılı olanlarına dokunan ve hepsine dokunurken, alt tarafı koruyan, alın teri ile emek emek birikmiş vergileri, kur korumalı mevduatla zenginlere peşkeş çekilmesine, alın teri ile alınan vergilerin bir krema tabakasının sürekli mutlu olmasına itiraz eden, gerçek anlamda halkçı, sendikaların güçlenmesini savunan, sivil toplumla dayanışma içinde, meslek örgütlerini güçlendiren, meslek örgütünden, STK’dan, sendikadan, sol ve sosyal demokrat yapılardan güç alan ve kendini yeniden tarif eden bir anlayışla değişimin yüz yılı, yüz yılın değişimi diyoruz” diye konuştu.