Meclis Genel Kurulu’nda görüşmelerine başlanılan 9. Yargı Paketi hakkında CHP grubu adına konuşma yapan Özer şunları söyledi:

“Burada tek gayeniz Genel Başkanınız ve onun bürokratları tarafından hazırlanan kanunları yasalaştırmak. Eğer başka gayeleriniz olsaydı bugün uzun süren yargılama sürelerini, siyasi etkilerini, toplumun adalet sistemine olan güvensizliğini konuşuyor olurduk. AKP'li bürokratların yargı dokunulmazlığını konuşuyor olurduk. Ama söz konusu muhalifler olunca da kendi kanunlarını nasıl yarattıklarını konuşuyor olurduk. Bu ülkenin bir hukuk mezarlığına dönmüştür. Pek çok hukuki sorun bugün kanunlardan ya da Anayasa’dan kaynaklanmıyor. Sorun, kanun tanımamazlıktan, uygulamadan ve uygulayıcılardan kaynaklanıyor. Bu metin de hemen her maddesiyle hak ihlalinin de habercisi.

“Teklif usul kanunlarında yapılan değişikliklerin neredeyse tamamı, parasal sınırların güncellenmesiyle ilgili.  Parasal sınırların her sene fahiş miktarlarda arttırılması ekonominin içinde bulunduğu kötü vaziyetin de göstergesidir. Bu parasal sınırların arttırılması yurttaşın yargı masraflarını oldukça ciddi bir biçimde etkilediği için birçok kişi ya yargı yolunu tercih etmiyor ya da yargılama masraflarını ödeyememe durumu nedeniyle yargı süreci sekteye uğruyor. Yurttaşa ek maddi yük getirilmesi hak arama hürriyetini ve mahkemeye erişim hakkını zedeler. Bir hukuk devleti, kendi yargılama sürecini parasal kriterler üzerinden tanımlamamalıdır. Kısaca ekonomi politikalarınızın çöktüğünü, ülkenin yoksullaştığını, derin bir enflasyon çukurunda olduğumuzu bunun da hukuku etkilediğini bu teklifle de beyan etmiş oluyorsunuz.”

BARO ÖDENEKLERİNDE “ALAY EDER GİBİ” TEKLİF

AYM’nin iptal ettiği Barolara ödenen adli yardım ödeneği ile ilgili hükmün neredeyse iptal edildiği haliyle yeniden getirildiğini belirten CHP’li Özer, “Anayasa Mahkemesi adli yardım ödeneğinin yüzde kırkı gibi yüksek orandaki bir bölümünün eşit şekilde dağıtılması, üye sayısı fazla olan baroların adli yardım hizmetini sunmada mali güçlükle karşılaşmasına yol açabilecek nitelikte olması gerektiğini söyledi ve hükmü iptal etti. Siz alay eder gibi yüzde 40’ı yüzde 30’a düşürüyorsunuz. Ne değişti? Hiç. Yine üyesi sayısı az olan barolar lehine iş çeviriyorsunuz. Anayasa Mahkemesi kararını hiçe sayıyorsunuz. Anayasasızlığı dayatıyorsunuz. Söz konusu teklif Anayasa’nın 2, 10. ve 153. Maddelerine aykırı. Madde bu haliyle kabul edildiği takdirde Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı vermesi kaçınılmaz olacak. Bizler de herhalde 10. Yargı paketinde yine bunu konuşuyor olacağız” şeklinde konuştu.

TMSF MADDESİNDE 12 ETLÜL HATIRLATMASI

Kanun teklifiyle, TMSF’nin kayyım olarak atanmasına ilişkin 5 yıl daha devam etmesini ön gören madde teklifinde 12 Eylül darbecilerini hatırlatan Özer, “OHAL’in kaldırılmasının üzerinden de 6 yıl geçti. Ama siz hala TMSF’ye OHAL döneminde verilen yetkinin süresini uzatma derdindesiniz. Bir de şirketlere kayyım olarak atanan kişilere hukuki, idari, mali ve cezai muafiyeti verdiniz. Kayyımların karar, görev ve fiillerinden dolayı mutlak bir sorumsuzlukları var. Yani hukuka aykırı davranışlarında dokunulmazlıkları var. Demokratik bir hukuk devletinde böyle bir yetki yoktur, böyle bir dokunulmazlık da olamaz. Bu madde teklifi hukuk devletini fiilen ortadan kaldırmaktır. 12 Eylül cuntası bile kendilerine Anayasa ile yargı bağışıklığı getirmiş olmasına rağmen yargılanmaktan kurtulamadılar. Hatırlatmak isterim” dedi.

“AHMAK” DAVASI YARGI TACİZİNE DÖNMÜŞTÜR

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan “ahmak” davasıyla ilgili de konuşan Özer, davanın yargısal tacize döndüğünü söyledi:

“Bakın, bir ahmak davası var ülkemizde. "Hakaret davası" adı altında "yargısal taciz"e dönen bir süreçten bahsediyoruz. Ekrem İmamoğlu'na kurulu düzeninizin yıkılmaması için siyasi yasak getirmeye çalışıyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde geçen haftalarda bir olay meydana geldi. Mecliste AK PARTİ Grup Sözcüsü Faruk Gökkuş'un Ekrem İmamoğlu'nun davasına bakan ve bir anda Samsun'a tayin edilerek dosyadan el çektirilen Hâkim Hüseyin Zengin'i kastederek "İzah edeceğim neden Samsun'a sürdüğümüzü, onu da izah edeceğim." şeklinde yaptığı konuşma aslında yargının üzerindeki siyasi vesayetin ne olduğunu da çok net bir biçimde ortaya koymakta. Bununla Hâkim Hüseyin Zengin'e yapılan siyasi baskıların araştırılması için Hâkimler ve Savcılar Kuruluna da bir dilekçe sunuldu. Umuyoruz ki bu kadar açık, somut ve ortada olan bir süreçle ilgili Hâkimler ve Savcılar Kurulu üzerine düşeni yapar.”