1995 yılından bu yana İstanbul Taksim'deki Galatasaray Meydanı’nda eylem yapan Cumartesi Anneleri, 1011'inci hafta buluşması gerçekleşti.
Buluşmada, 1993'te gözaltında kaybedilen Özgür Gündem Bitlis muhabiri Ferhat Tepe'nin akıbetini soruldu.
1011'inci hafta buluşmasının açıklamasını, gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in yeğeni Setenay Eren okudu.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Gözaltında kaybedilişinin 31. yılında Gazeteci Ferhat Tepe için adalet istiyoruz. 1011. haftamızda yine hiçbir hukuki ve vicdani dayanağı olmayan engelleme nedeniyle bizi kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray Meydanı’ndan ayıran polis bariyerleri önündeyiz.
1011. haftamızda 31 yıl önce gözaltında kaybedilen gazeteci Ferhat Tepe için adalet istiyoruz. 19 yaşındaki Ferhat Tepe, Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriydi. Ağır hak ihlallerine maruz kalanların sesini duyurmaya çalışıyordu. Ferhat, 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis şehir merkezinde, silahlı ve telsizli üç kişi tarafından kaçırıldı. Ailenin ve çalıştığı gazetenin ısrarlı başvurularına rağmen, devletin ilgili tüm kurumları onun gözaltına alınmadığını söyledi."
Ağır İşkence Görmüş Bedenine Ulaşıldı
Her yerde Tepe'yi arayan ailesi ve gazetesinin, onun ağır işkence görmüş bedenine 13 gün sonra "meçhul kişi" olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldığının aktarıldığı açıklamada, "Resmî kayıtlara göre Ferhat, kaçırıldığı yere yaklaşık 400 kilometre uzaklıktaki Hazar Gölü’ne yüzmeye gitmiş, ancak yüzme bilmediği için boğulmuş ve balıkçılar tarafından bulunmuştu" denildi.
Zamanaşımı Denildi
Ferhat Tepe’nin bedeninde ağır işkence izleri olduğunun anlatıldığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Ayrıca, onu kaçırılırken gören ve Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığı’nda işkenceli sorguda gördüğünü açıklayan 14 tanık mevcuttu. Buna rağmen, iç hukuk yollarından bir sonuç alınamadı. Bunun üzerine aile AİHM'e başvurdu. AİHM, Ferhat Tepe soruşturmasında 'şaşırtıcı eksiklikler' olduğunu tespit etti. Olayın aydınlanması için hükümetin, AİHM’le işbirliği yapmadığını; gerekli bilgi, belge ve tanıklara ulaşımı engellediğini ve etkin bir cezai soruşturma yürütmediğini belirterek Türkiye’yi mahkum etti. Ailenin son olarak başvurduğu Anayasa Mahkemesi, 16 haziran 2016 tarihli kararında, Ferhat Tepe doyasında savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut bir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak adımlar atmadığını, delillerin toplanmasında gerekli özeni göstermediğini ve soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını kaydederek 'etkili soruşturma yapılmadığı' gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi. Ancak zamanaşımını gerekçe göstererek dosyanın yeniden açılmasını engelledi."
"Adalet İstemekten Vazgeçmeyeceğiz"
Ferhat Tepe'nin kaybedilişinin 31. yılında bir kez daha adalet vurgusu yapılarak şunlar kaydedildi:
"Türkiye’de yaygın bir sorun olan cezasızlık uygulamaları, mevcut iç hukuk yollarının kayıp yakınlarına hiçbir çözüm sunmamasına neden olmaktadır. Etkili bir soruşturmanın amacı, hesap verebilirliği sağlamak ve suçlular üzerinde caydırıcı etki yaratmaktır. Devletin etkin soruşturma yapma yükümlülüğünü yerine getirmemesi, benzer suçların bugün ve gelecekte işlenmesine zemin hazırlamaktadır. Kaç yıl geçerse geçsin Ferhat Tepe için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."