HDP’nin sosyalist partilerle 3. bir ittifak kurma çalışması yapması, hem Millet İttifakı’nın ve hem de HDP’nin aynı ittifakta yer almadıkları ve almayacakları açıklamalarına rağmen, Cumhur ittifakı bileşenleri ve medyasının Millet İttifakı’na yönelik başlıca suçlaması: HDP ile ittifak yapıyor söylemi. Fakat görmezden gelinen bir başka ittifak var: Barzaniler. AKP, MHP’nin ana konumda yer aldığı Cumhur İttifakı ile Barzani/KDP ilişkisi. Bu ilişki HDP’nin son yerel seçimde bazı belediye başkanlarını desteklemesinden daha köklü ve derin, AKP’nin kuruluşundan itibaren başlayıp süren derin bağlara sahip bir ittifak.
Barzani Ailesi ve partileri KDP, şimdinin utanılan ve görmezden gelinen bir ortağı değil, AKP’nin kuruluşundan itibaren AKP’ye ekonomik ve siyasal olarak desteklerini hiç esirgemeyen iktidarın gizli ve en önemli ortaklarından biri. Hem de Barzanilerin AKP'lilerle yaptıkları her resmi görüşmede Türk milliyetçilerinin tepki göstermesine, bayrak krizi yaşanmasına ve ittifak ortağı Devlet Bahçeli’nin görmezden geldiği bu ortağa ağır hakaretlerine rağmen.
AKP’nin kuruluşu ve hemen sonra iktidara gelip çekim merkezi olmasından sonra, köklü ve örgütlü bir hareket olmaması nedeniyle her parti ve farklı dünya görüşü olan kesimler tarafından akına uğradı. AKP’nin taban kadroları, “Kervan yolda düzülür” misali iktidara geldikten sonra oluştu. İktidarın nimetlerinden faydalanmak isteyen bütün kesimler, taban ve kadro sıkıntısı çeken AKP’de yer kapma yarışına girdi ve parti içinde etkin olmaya çalıştı. AKP içinde milliyetçi kanat, muhafazakâr İslamcı kanat, liberal kanat ve Kürt kanadı bu şekilde oluştu. Bunlar daha sonra birbirlerini tasfiye edip yok etti de, bu başka bir yazının konusu. Bu yazıda AKP içinde Kürt kanadının oluşma süreci ve Barzani Ailesi’nin bu kanattaki etkisini özetlemeye çalışayım. AKP’nin Kürt kanadının parti içindeki tepe isimleri o dönem Hüseyin Çelik ve Dengir Mir Mehmet Fırat AKP kurucuları olarak biliniyordu, bir de Doğu ve Güneydoğu’da kim iktidara gelse ona yakın olmaya çalışan çıkar grupları. (Dengir Mir Mehmet Fırat, Erdoğan’la Kürt meselesinin varlığı ve yokluğu üzerine yaptığı bir konuşmadan sonra partiden ayrılacaktı. Hüseyin Çelik ise sadece İslamcıydı, Kürtlükle ilgili amaç ve beklentisi yoktu.)
AKP içinde kanatlar oluştuktan sonra, ortaya çıkan kanatlardan Kürt kanadının saha çalışmalarını Barzani Ailesi ve onların Türkiye’deki siyasal uzantıları aldı. KDP’nin Türkiye’deki siyasi uzantıları dediğim hareketler: Kökleri 1980 darbesi öncesine dayanan, fakat 1980 darbesi sonrası siyasal alandan çekilen ve kadro hareketi olarak varlığını sürdüren, siyasal alan yerine kültürel ve ekonomik örgütlenme içinde olan, Halkın Emek Partisi’nden (HEP) HDP’ye uzanan Kürt merkezli siyasal çalışma yürüten partilere destek vermeyen, aksine ağır bir şekilde eleştiren hareketler.
HEP’ten günümüze uzanan Kürt partilerine getirdikleri başlıca eleştiriler, bu partilerin “bağımsız bir Kürdistan istemediği ve demokratikleşme talebiyle, Kürtleri düşük taleplerle Türkiye’ye entegre etmeye” çalıştıkları yönündeydi. HDP’ye uzanan süreçteki hareketleri bağımsız Kürdistan istememekle suçlarken, AKP’nin bağımsız bir Kürdistan kuracağını varsaymış olacaklar ki; AKP içinde yer aldılar ve AKP’nin HDP’ye karşı yaptığı Kürtler içi bütün propagandanın yaratıcısı oldular. Kendilerini Kürt milliyetçisi ve bağımsızlıkçı olarak tanıtan bu hareketler, HDP’yi Türkiye’yi demokratikleştirmeye çalışmakla suçlayıp, ekoloji ve kadın mücadelesi gibi siyasal başlıklarını hem küçümsediler ve hem de dalga geçtiler. Kürtler için tek çıkar yolun Kürt milliyetçiliği yapmak olduğu propagandasını, AKP Türk milliyetçiliğinin Türkiye’deki en köklü örgütü MHP ile ittifak kurduktan sonra bile yapmakta sakınca görmediler. Barzanici hareketin Türkiye uzantıları özellikle sosyal medyada çok aktif ve örgütlü HDP’nin Kürtleri temsil etmediği ve aslında Kemalist olduğu propagandası dahil birçok propaganda, bu grubun eseri. Kürtler arası kafa karışıklığını Kürt kimliklerini kullanarak yapmakta epeyce uzmanlar. İktidarın Kürtlere ilişkin bütün olumsuz politikalarını HDP’yi suçlayarak iktidar hanesine artı puan olarak yazmaya çalışmaları oldukça trajikomik.
Kemal Burkay’ın Avrupa’dan dönüşü, merkez medyanın desteğiyle AKP’ye destek amaçlı seçim çalışması yürütmesi. Rudaw gibi Kürtçe medya kanallarının kurulması ve AKP propagandasının bu kanallar üzerinden Kürtlere ulaştırılma çalışmaları, Türkiye’deki Barzanicilerin çalışmalarından bazılarıydı. Barzaniler, AKP’nin kuruluşundan itibaren istisnasız her seçimde AKP’yi destekledi. AKP kongrelerine üst düzeyde katılım gösterdi. Mesut Barzani, 2012 yılında yapılan AKP kongresine bizzat katılıp kürsüde bir konuşma yaptı. Türkiye’de yapılan ve Erdoğan’a başkanlık yolunu açan referandum öncesinde Türkiye’deki Barzani yanlısı hareketler, “KDP Birlik İnsiyatifi” isimli bir yapı kurarak Kürtlerin referandumda “evet” demesi için çalışma yürüttü. Çözüm sürecinde dahi Erdoğan kürsüde yanına, süreçte arabuluculuk yaptığı söylenen HDP’lileri değil Mesut Barzani’yi aldı. Barzani kendi kontrol sahasındaki milyar dolarlık ihalelerin tamamını özellikle Karadenizli AKP’li müteahhitlere verdi. AKP’nin onay vermediği hiçbir firma o bölgede iş yapmadı. Türkiyeli Kürt firmaları, eğer Barzanici ise bile, ancak AKP’li firmaların aldıkları işlerin taşeronluğunu yapmakla yetindiler.
AKP iktidarının BOP çerçevesinde Suriye ve Irak’taki gerçekleştirmek istediği dış politikasına aktif destek verdiler. Türkiye’nin Suriye ve Kuzey Suriye’ye karşı politikalarını açıkça desteklediler. Hem de kendi özerk bölgelerinde ısrarla düzenlemek istedikleri “Bağımsızlık istiyor musunuz?” referandumunun ardından, AKP iktidarının sert tepkisi ve girişimi sonrası Kerkük ve belli başlı bölgeleri kaybetmelerine rağmen. Gelişen süreçte yarı bağımsızlıktan, ekonomik ve askeri olarak Irak merkezi hükümetinin insafına terkedilmiş bir bölge haline geldiler. Barzaniler buna rağmen AKP iktidarıyla yaptıkları ittifakı terk etmediler. Barzaniler, özellikle batıdan AKP’ye yöneltilen “Kürt karşıtı” suçlamalarının en büyük paratoneri. AKP, Barzanilerle ilişkilerini örnek göstererek Kürt karşıtı olmadığının propagandasını yapıyor. Barzaniler gerektiğinde AKP’ye yönelik batıdan yöneltilen suçlamaları bölgedeki meselenin “Kürt sorunu” değil “terör sorunu” olduğu açıklamalarıyla savuşturuyor. Örneğin iktidarın Suriye politikasına destek amacıyla batı başkentlerinde gösteri dahi yapıyorlar. Cumhur İttifakı’nın hiçbir üyesi ittifaka bu kadar emek vermemiştir.
Bu kopmaz ittifak/ilişkinin en önemli motivasyonunun siyasal değil, ekonomik olduğuna ilişkin ciddi emareler var. Dönem dönem ortaya çıkan haberlere göre, Barzanilerin Türkiye bankalarında 2 milyar dolar ile 75 milyar dolar arası parası var. Anlaşılan aileler arası ticari ilişkiler, ittifakın en önemli belirleyeni durumunda. Bu nedenle bu uzun ittifak her türlü olumsuz duruma rağmen süregeldi.
Barzanilerin ve Türkiye’deki Barzanici hareketlerin AKP’nin kuruluşundan itibaren her şart ve fırsatta, içte ve dışta AKP’ye destek vermelerine rağmen gelinen noktada halen masada olmaları, masada sayılmamaları ve buna rağmen diğer ittifak bileşenlerinin hakaretlerine uğramaları ciddi bir vefasızlık.
Eğer HDP’nin son yerel seçimlerde birkaç Millet İttifakı belediye başkan adayını desteklemesi onu Millet İttifakı’nın ortağı yapıyorsa, AKP’nin kuruluşundan itibaren her şeye rağmen ona medyası, parası ve siyasi uzantılarıyla aktif şekilde destek veren Barzanilerin yeri neresi? Cumhur İttifakı masasında Bahçeli’nin hemen yanı değil mi?