DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, 31 Ekim'de Esenyurt, 4 Kasım'da  Mardin, Batman, Halfeti ve Esenyurt belediye başkanlarının görevden el  çektirilerek yerine kayyım atanmasına karşı vatandaşın yaptığı protestolarda, kolluk kuvvetlerinin uyguladığı hak ihlallerine ilişkin araştırma önergesi verdi. Araştırma önergesinin gerekçesinde şu değerlendirmelere yer verildi:

"Halkın yerel yönetim iradesine sahip çıkarak gerçekleştirdiği gösteri ve protestolar karşısında ağır insan hakları ihlalleri içeren uygulamaların açığa çıkması, demokratik hak ve taleplerin karşısına şiddeti ve işkenceyi yerleştirmek anlamına gelmektedir.  3 Haziran’da benzer bir irade gaspının hakim olduğu ve kayyımın atandığı Hakkari de dahil olmak üzere, Mardin, Batman, Halfeti ve diğer birçok il, ilçe, beldede halk, yerel yönetim idaresini ön seçimlerle belirlediği adaylara devretmiştir. Ortak yönetim anlayışıyla belirlenen adayların, bugün muktedir aklın siyasi kumpaslarıyla görevlerinden alıkonulması kabul edilebilir değildir.

"12 Eylül darbe günlerini aratmayan şiddet ve işkence görüntüleri..."

İrade gaspı karşısında seçilen eş başkanlarına sahip çıkan halk, 4 Ekim’den bu yana belediyelerine sahip çıkmakta, demokratik protesto hakkını kullanarak belediyeleri kuşatan memuriyet kademelerine çağrıda bulunmaktadır. Belediyelere ulaşmak isteyen yurttaşlar, kolluğun şiddetiyle, biber gazıyla, plastik mermisiyle karşı karşıya kalmıştır. Özellikle Batman’da 12 Eylül darbe günlerini aratmayan şiddet ve işkence görüntüleri açığa çıkmış, avukat ve gazetecilerin de içinde olduğu yüzlerce yurttaş kolluk tarafından işkenceye maruz bırakılmıştır.

"Kadın gazeteciler işkence ile yerlerle sürüklenerek gözaltına alınmıştır"

Belediye duvarının dibinde, yüzleri duvara dönük bir şekilde, ters kelepçeyle bekletilen ve tek tek işkence ile o duvar dibine getirilen bir sürü yurttaşın görüntüsü basına yansımıştır. Basın çalışanı olduğu bilindiği halde özellikle kadın gazeteciler işkence ile yerlerle sürüklenerek gözaltına alınmıştır. Elinde bir torba ekmekle sokaktan geçen birinin ve 10 yaşlarında bir çocuğun da işkenceye maruz kalarak zırhlı araca bindirildiği kameralara yansımıştır.

"Sivil darbe"

Yine özellikle Batman’da, sivil polis olduğu bilinen kişilerce, keyfi bir şekilde, gece, kentin belli noktalarında, sivil araçlarla, kimlik ve gerekçe ibraz etmeksizin gözaltı işlemleri gerçekleştirmek istenmiştir. Sivil vurgusunu yönetim anlayışının her alanına yaydığını iddia eden iktidarın sivilden anladığı, kayıt altına alınmaksızın, denetim mekanizmalarından ve hesap verilebilirlikten azade edilen sivil polis şiddeti ve uygulamaya konulan sivil darbedir.

İrade gaspı karşısında yalnızca kayyım atanan il/ilçelerde değil, Türkiye’nin dört bir yanında, demokrasiye sahip çıkma maksadıyla protesto eylemleri gerçekleştirilmektedir. Barışçıl protesto hakkını kullanan kişiler, kriminalize edilmekte, siyasi iradenin gözdağı verme niyetiyle gözaltına alınmakta ve tutuklanmaktadırlar. Halkın yerel yönetim iradesine sahip çıkarak gerçekleştirdiği gösteri ve protestolar karşısında ağır insan hakları ihlalleri içeren uygulamaların açığa çıkması, demokratik hak ve taleplerin karşısına şiddeti ve işkenceyi yerleştirmek anlamına gelmektedir. İşkence ve şiddeti denetimsiz bırakarak, normalleştirmek, yurttaşları temel insan hakları korumasından yoksun bırakmak demektir. Bu bağlamda, Batman, Mardin ve Halfeti başta olmak üzere, kayyım karşıtı barışçıl gösterilerin şiddet ve işkence ile bastırılmasının ve buna bağlı olarak yaşanan hak ihlallerinin boyutlarının ve sorumlulularının belirlenmesi elzemdir. Bu çerçevede gerekli yasal incelemelerin yapılması, mağdur edilen yurttaşlara karşı adil çözüm üretilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.''