DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit Meclis’te aralarında bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Koçyiğit, sürece ilişkin iktidar tarafından yapılan açıklamaları “Biraz daha el yordamıyla yol alma hali var” diyerek nitelendirdi. Koçyiğit ayrıca sürece ilişkin somut adım atılmasının önemine işaret ederek, “Yarını geç kabul ederek sürece başlamak gerekiyor” dedi. Önceki çözüm sürecini de hatırlatan Koçyiğit, “Toplumun bir hayal kırıklığına daha tahammülü yok. Nerede hata yapıldığını Türkiye biliyor. Hatalardan ders çıkarılmalı” açıklamasında bulundu.

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınmasına ilişkin de konuşan Koçyiğit, yaşananları halk iradesine darbe olarak değerlendirdi. Koçyiğit ayrıca bu durumun ortamı zehirleyeceğine dikkat çekti.

Koçyiğit,  Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize, hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak” açıklamasına ilişkin, “TUSAŞ saldırısının ardından Kuzey ve Doğu Suriye bombalandı. Burada bir tutarsızlık var. Bugün sınır güvenliğinin en kolay yolu barıştan geçiyor. İçerde barış, kardeşlik mesajı veriyorsanız burada ne Rojava’yı ne de Kuzey Irak’ı ayırmamalısınız. Bu bütün bir meseledir” dedi.

‘En masrafsız sınır güvenliği barıştır’

Koçyiğit, Türkiye’nin demokratik bir barış sağlayabilmesi için emek vermesi gerektiğine dikkat çekerek, “Ülkede yaşayan her yurttaşın, sivil toplum kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin buna katkı sunması, şu anki tartışmaların gerçek bir diyaloğa ve gerçek bir sürece evrilmesi en temel şey. Ama bu süreci toptan bir Kürtlükten de ayıramayız. Burada bir barış tesis edildiğinde bunun Rojava’yı da Irak’taki Kürdü de içermesi gerekir ki bu gerçek ve kalıcı bir barış olsun. Yoksa siz bana dünyanın en güzel sözünü söyleyin, orayı bombaladıktan sonra bunun bir anlamı yok. En masrafsız sınır güvenliği barıştır” açıklamasında bulundu.

‘Bizim Türkiye’den dışlanmak gibi bir derdimiz var’

Erdoğan’ın “Türkiyelileşmeye dair istek ve iradesi henüz olmayan siyasi parti de yaptığı son açıklamayla nerede durduğunu işaretini vermiştir” sözlerinin sorulması üzerine Koçyiğit, DEM Parti’nin bir Türkiye partisi olduğunu belirterek, “Bizim Türkiyelileşme gibi bir derdimiz yok, bizim Türkiye’den dışlanmak gibi bir derdimiz var. Bugün aslında tersten bir şey yaşıyoruz. Biz ısrarla Türkiye’deki her sorun bizim sorunumuz diyoruz. Bizi ısrarla sadece bir Kürt partisi gibi göstermek isteyen bir anlayış var. Bu aslında tam da bu anlayışa karşı mücadele ediyoruz” açıklamasında bulundu.

‘Bİr taraftan el veriliyor bir taraftan tehdit ediliyor’

İktidar çevresi tarafından PM bildirisine ilişkin yapılan eleştirilere de yanıt veren Koçyiğit, şu ifadeleri kullandı: “Bu bildiri bizim politik bakış açımızı gösteriyor. Biz bütün gerçeğimizi, politikalarımızı reddedecek durumda değiliz. Bu barışın nasıl olacağına dair tarif var. Bunda şaşıracak bir şey yok. Hem bir taraftan el veriliyor hem bir taraftan tehdit ediliyor hem bir taraftan rota çiziliyor. Biz bunu kabul edemeyiz ki, biz Türkiye’nin üçüncü büyük partisiyiz. Biz sırtımızda yük küfesi taşıyoruz, öyle sıradan bir yerden siyaset kurmuyoruz.

Bundan sonraki sürece ilişkin nasıl bir öngörüsü olduğu ve hangi adımların atılması gerektiği sorusuna ise Koçyiğit, sürecin henüz çok flu olduğunu söyledi. “Gerçek anlamda iyi bir mutfak çalışmasının yapılıp, bir yol haritasının ortaya çıktığı ve bu yol haritasının hayata geçirildiği göremiyoruz.”

Koçyiğit, sözlerine şöyle devam etti:

“Biraz daha el yordamıyla yol alma hali var. Hali hazırda inişli çıkışlı açıklamaların her birinde toplamda bir çözüme dair bir istikrar var, fikri takip var. Oraya henüz helal getirecek bir açıklama yapılmadı. Bunun kendisi önemli, anlamlıdır. Ama hali hazırda yapılan değerlendirmeleri destekleyecek pratik bir adım atıldığını görmedik.”

MHP ve AKP’nin yaptığı açıklamaları samimi bulup bulmadıkları sorulan Koçyiğit, “Samimiyet pratikte sınanacak bir şeydir” yanıtını verdi. Pratikte söylenen sözlerin aksi pratiklerle samimiyetsizliği ortaya koyacağını söyleyen Koçyiğit, “Bunu bekleyip göreceğiz. Anayasa için olduğu söyleniyor, seçim için destek arayışı olduğu söyleniyor. Velev ki bunları hepsi doğru olsun, biz çok uzun süredir ülkede siyaset yapan bir partiyiz. Bunların arka planda düşünülmüş olması pratik anlamda bir şeyi değiştirmez. Çünkü biz günün sonunda üzüm yemek istiyoruz, bağcıyı dövmek istemiyoruz” dedi.

Tartışmaların hangi gerekçeyle başlamış olursa olsun, kendilerine düşenin bu mücadeleyi ilerletmek olduğunu söyleyen Koçyiğit, “Bize düşen Meclis’teki bütün siyasi partilerin su sürece katkı sunabilecekleri bir zemin için çaba içinde olmak ve tartışmayı niyet ne olursa olsun bir diyaloğa, bir çözüme evriltmek. Bizim sorumluluğumuz burada başlıyor” diye konuştu.

Herkesin barıştan yana tutum alması durumunda ‘bütün ajandaların’ öneminin kalmayacağını belirten Koçyiğit, “Tüm toplum ve siyasi partiler sürece el koyarsa, gizli olan henüz bilmediğimiz bütün bu ajandaların hiçbirinin önemi kalmayacak. Bütün bu ajandalardan bağımsız olarak biz bir çözüm sürecinin başlangıcına ve bir barış sürecine tanıklık edebiliriz. Ama bu olmazsa bütün tartışmaları AKP ve MHP’nin niyeti anlamından yürütürsek o zaman tam da oraya teslim olmuş oluruz. Onların işine gelen kısmı kadar bu tartışmalar devam etmiş olur” sözlerini kullandı.

‘Bugün artık top hükemetin kalesinde’

TUSAŞ saldırısına ilişkin konuşan Koçyiğit, “Karşılıklı bir ateşkes, çatışmazlık süreci yoksa bu tür şeyler dünyada da hep olmuştur. Belki de bugün bu tartışmalar bir diyaloğa evrilirse, gerçekten İmralı’nın kapıları açılırsa ve oradan sürece dair bir müdahale olursa bir yere evrilecektir. O zaman bir ateşkesin kendisi de bu saldırıların önüne geçecektir. Bunun için adımlar atılması gerekiyor. Sayın Öcalan bu konuda koşullar sağlanırsa bu güce sahip olduğunu söylüyor. Sürecin önünü açabilecek önemli tespitleri var. Bu konuda hükümetin adım atması gerekiyor. Bugün artık top hükümetin kalesinde” açıklamasında bulundu.

Sürecin yürümesi için nasıl bir adım bekledikleri sorulan Koçyiğit, öncelikli olarak İmralı’nın kapılarının açılması gerektiğini söyledi. Bahçeli’nin de bu konuda muhatabın Öcalan olduğunu söylediğini belirten Koçyiğit, “Muhatabı konuşmadan, muhatapla diyalog kurmadan nasıl çözüm sürecek?” dedi.

‘Yarını geç kabul ederek sürece başlamak gerekiyor’

“Ne zaman bir adım atılır” sorusuna yanıt veren Koçyiğit, “Tabii ki hemen” yanıtını verdi. “Bu iş ertelenemez, ötelenemez olduğunu görmek gerekiyor. Barış bizim için ekmek kadar su kadar önemli” diyen Koçyiğit, Türkiye’nin bu konuda çok zaman kaybettiğinin altını çizdi. Yeniden akamete uğramayacak şekilde geçmişten ders alınması gerektiğini belirten Koçyiğit, “Yarını da geç kabul ederek sürece başlamak gerekiyor” diye konuştu.

Türkiye’nin bugün sınır kaygısı yaşadığını belirten Koçyiğit, gelen şiddet dalgasını gördüklerini belirtti: “Türkiye bu şiddet dalgasına karşı olabilecek olumsuzlukları minimalize etmek istiyor. Çok anlaşılır ve çok makul. Bunun yolu ne; çözüm ve diyalog. Yöntem ne? Bir elle merhaba derken diğer elle kafaya mı vuracaksınız, yoksa gerçekten iki elinizi açıp kucaklaşmaya hazır olduğunuzu mu, eşitler arasında bu sorunu konuşup çözmeye mi talipsiniz, bu konuşmak lazım.”

Toplumun yeni bir hayal kırıklığına tahammülü olmadığını ancak bir süreç başlayacaksa toplumun hazır olduğunu söyleyen Koçyiğit, bu konuda Meclis’teki birkaç parti dışında hepsinin bu sürece katkı sunmak istediklerinin altını çizdi.

Koçyiğit’e Erdoğan’ın, "Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmek istenirken ezeli kardeşliğimizi ebedi olarak muhafaza yolunda asli muhatabımız bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir” sözleri de soruldu. Koçyiğit, “Sonuçta gelin Kandil ile oturalım demesini beklemiyorduk. Bunun için bunlara anlam yüklemeye gerek yok. İmralı’nın adres gösterilmesi ve muhatap olarak gösterilmesi Kandil’i etkileyecek bir şeydir” açıklamasında bulundu.

‘Nerede hata yapıldığını türkiye biliyor, hatalardan ders çıkarılmalı’

Koçyiğit, “Dolmabahçe mutabakatı bu süreç için bir yol haritası olabilir mi?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Dolmabahçe mutabakatı dikkate alınabilir, daha önce Meclis’te çözüm sürecinde geçirilen bir yasa taslağı var. Referans alabileceğimiz bir birikim var. Nerelerde hata yapıldığını Türkiye biliyor, toplum da biliyor. Oradaki hatalardan ders çıkaran, süreci akamete uğratmayacak bir şekilde sağlıklı yürütebilmesi için herkesin azami özen göstermesi gerekiyor."

‘Esenyurt Belediye Başkanının gözaltına alınması sürece halk iradesine darbedir’

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınmasını da değerlendiren (haber sırasında Özer henüz tutuklanmamıştı) Koçyiğit, bu yaşananlara çok alışkın olduklarını belirtti. Bu durumun ortamı zehirleyeceğini belirten Koçyiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Bu asla kabul edilemez. Bu seçme seçilme hakkına darbedir. Bugün konuştuğumuz başlıklara helal getireceğini görmemiz gerekiyor. Bu tartışma sürecine katkı sunun bir şey değil. Bir taraftan iç cephe diyeceksiniz, bin yıllık kardeşlikten bahsedeceksiniz, sonra da gidip Esenyurt belediye başkanını gözaltına alacaksınız. O da yetmemiş kent uzlaşısı ile seçilen belediye başkanlarını hedef göstereceksiniz. Sorarlar, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Bu durumun sürece zarar vereceğini görmek gerekiyor. Biz sadece bunu CHP ve DEM Partili belediyeler için söylemiyoruz, biz bunu tüm belediyeler için söylüyoruz."