511661579d52e685680000a1.img Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Barış İçin Akademisyenler"in bildirisine yönelik sözlerini değerlendiren HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, "Tam olarak üniversiteyi bitirmiş mi ondan da emin değiliz" dedi. Demirtaş, "Kendisi zaten ülkemizin güzide akademisyenlerinden olduğu için çok sayıda biliyorsunuz fahri doktorası var. Hiçbir akademisyeni beğenmiyor olması, hepsine müsvedde yaftası yapıştırması ancak kendisine yakışır" diye konuştu. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın barış bildirisine imza atan akademisyenlere ilişkin ‘aydın müsveddesi’ açıklamasını değerlendirdi. Demirtaş partisinin MYK toplantısı öncesi kendisine yöneltilen soruya şu yanıtı verdi: “Kendisi zaten ülkemizin güzide akademisyenlerinden olduğu için çok sayıda biliyorsunuz fahri doktorası var. Hiçbir akademisyeni beğenmiyor olması, hepsine müsvedde yaftası yapştırması ancak kendisine yakışır. Kendisinin üniversite hayatı nasıldır örneğin Türkiye bilmiyor. Biz ülkemizin cumhurbaşkanının üniversite hayatını çok merak ediyoruz. Üniversite arkadaşlarını hiç görmedik. Tam olarak üniversiteyi bitirmiş mi ondan da emin değiliz. Fakat cumhurbaşkanlığı yapıyor ve akademisyenlere hakaret ediyor.” HDP’den ‘ IŞİD’li canlı bombalar’ talebi HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, IŞİD’in canlı bomba saldırılarının araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması ile ilgili Meclis Araştırması açılması talebinde bulundu.HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in TBMM Başkanlığı’na sunduğu Meclis Araştırma açılması talebi şöyle; “Türkiye’de bulunan ve/veya Türkiye’ye girerek katliam yapma ihtimali olan IŞİD yapılanmalarının ve IŞİD’li canlı bombaların gerçekleştirdiği katliamların araştırılması, önlemlerin alınması ve dış politika iflasından dönülmesinin yol haritasının çıkarılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.” AKP hükümetinin dış politikası, “Arap Baharıö ve Suriye iç savaşının başlaması ile birlikte alabora olmuştur. Dış politikada stratejiye değil, dönemsel çıkarlara; ilkelere değil, faydaya bağlı olarak işleyen politikalar neticesinde, Türkiye coğrafyası Ortadoğu’nun en büyük bataklığına dönüşmüştür. Türkiye’nin sosyolojik ve siyasal dinamikleri ile sınır komşulukları açısından stratejik ortaklık kurulması gereken Kürt halkı, AKP iktidarı tarafından karşıt bir pozisyonda konumlandırılmıştır. Kürt karşıtlığı üzerine kurulu dış politika anlayışı, AKP iktidarını dünyanın tüm güçlerinin mücadele ettiği çetelerin muhatap alındığı bir mecraya savurmuştur. AKP iktidarının ilkesiz ve faydacı dış politika stratejisi kendisine kaybettirdiği gibi Türkiye’ye de kaybettirmiştir. Bu tarz, dar bir iktidar elitinin kısa süreli yararlanabileceği bir yaklaşım olsa da, orta ve uzun vadede tüm halkların kaybedeceği kara bir deliğe dönüşmektedir. Kabaca özetlenen bu durumun neticesinde, AKP iktidarı Ortadoğu ve Arap Yarımadası’nda etkisiz ve yetkisiz bir aktör durumuna düşmüştür. Bu durum, uzunca bir süredir hamaset söylemlerine maruz bıraktığı İsrail ile ittifaka yönelen, darbeci dediği Mısır’daki Sisi ile safları sıklaştıran bir noktaya evrilmiştir. Durum sadece bu kadarı ile kalmamış IŞİD ile petrol ticaretinden tutalım da lojistik ve eleman ihtiyacının Türkiye sınırlarından karşılandığı karmaşık ilişkiler ağının merkez üssü haline gelmiştir. Müflisliği tüm bölgesel ve küresel güçler tarafından kabul edilmiş AKP dış politikasının neticesinde Türkiye kentleri, güvenlik kurumlarının kontrolünde olan veya olmayan birçok IŞİD saldırısının alanı haline gelmiştir. Nitekim ilk bakışta bu durum güvenlik ile ilgili açığı, ihmalleri ve kasıtları gösterse de, açıkça belirtilmelidir ki, bu durum aynı zamanda AKP’nin yanlış dış politikasının bir sonucudur. Aynı zamanda Kürt Sorunu başta olmak üzere politik sorunlara demokratik ve özgürlükçü çözümlerin esas alınmamasının temel zemini haline getirilmiştir. 5 Haziran’da Diyarbakır’da, 20 Temmuz’da Suruç’ta, 10 Ekim’de Ankara’da ve son olarak 12 Ocak 2016 tarihinde İstanbul Sultanahmet’te IŞİD eliyle katliam girişimleri olmuştur. Bu tarz karanlık olayların siyaseten hangi aktörlere yaradığı tartışmasına ilişkin kamuoyunun kanaatleri, saldırı yapılan toplumsal kesimlerin siyasal talepleri ile birlikte değerlendirildiğinde durumun vahameti bir kez daha ortaya çıkacaktır. Burada bakmamız gereken konulardan biri de IŞİD gibi örgütlerin hangi siyasi odaklardan cesaret aldığı ve örgütsel yapılarının yarattığı yeni saldırı ihtimalleridir. IŞİD adlı çete güruhu, Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da ve İstanbul’da gerçekleştirdiği katliamlar sonrasında şöyle bir siyasi ve adli irade görmüştür: “Tüm katliamlarına yayın yasağı getirilmiş, dosyalara gizlilik kararı koyulmuş, TBMM’de görüşülen Meclis Araştırması talepleri AKP’li vekiller tarafından ret edilerek Meclis by pass edilmiştir.” “Cumhurbaşkanı, IŞİD’in yaptığı tüm katliamlardan sonra tek bir defa bile IŞİD’in adını anmadı” “Türkiye’de IŞİD’e yönelik aktif mücadele verilmemiş ve uluslararası koalisyona yeterli destek sunulmamıştır. Cumhurbaşkanı, IŞİD’in yaptığı tüm katliamlardan sonra tek bir defa bile IŞİD’in adını anmamıştır. Bunun yanı sıra bizzat Başbakan tarafından IŞİD’liler ‘öfkeli bir grup genç’ olarak tanımlanmıştır. Yine Başbakan, IŞİD’li canlı bombaların katliam yapmadan önce onları tutuklayamayacaklarını ifade etmiştir. IŞİD adlı çete örgütünün yapı olarak kullanışlı bir çete olduğu net olarak bilinmektedir. Bugün operasyonlardan muaf tutulan, sınırlardan geçişine göz yumulan ve Türkiye’deki etnik-inançsal ayrımları körüklemek üzere faaliyet gösteren bu yapı, bazı siyasi aktörlerin çıkarlarına su taşısa da, ülkede örgütlenmiş çok sayıda IŞİD hücresi tahmin edildiği üzere, Türkiye halkları ve ülkenin geleceği için büyük bir tehlike arz etmektedir. Bu kapsamda, Türkiye’de bulunan ve/veya Türkiye’ye girerek katliam yapma ihtimali olan IŞİD yapılanmalarının ve IŞİD’li canlı bombaların gerçekleştirdiği katliamların araştırılması, önlemlerin alınması ve dış politika iflasından dönülmesinin yol haritasının çıkarılması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz.”