İstiklal Savaşı gazilerinden Mehmet Adil Güngen'in oğlu Gündüz Sait Güngen, 15 Mayıs 1961'de dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in talimatıyla, Eskişehir Demiryolu Fabrikası'nda, 129 günde üretilen Devrim otomobilinin kaporta ekibinde yer aldı.

Devrim otomobilinin 4 prototipini yapan 24 mühendisten biri olan 2 çocuk babası Güngen, 15 Mart'ta 99 yaşında hayatını kaybetti.

Güngen, ailesi, yakınları ve çok sayıda kişinin katıldığı törenle Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi. Güngen'in vasiyeti üzerine cenazede tabutunun üzerine Türk bayrağı örtüldü.

Cenaze işlemleri için Dubai'den gelen otel işletmecisi Lale Güngen Çakmak, babasının en önemli başarılarından birinin Devrim otomobili ekibinde yer alması olduğunu söyleyerek şunları kaydetti;

1961 senesinin Mayıs ayında, Cemal Gürsel demiş ki; ‘Herkes uzaya adam gönderiyor, biz de kendi otomobilimizi yapacak teknik yeterlilik var mı? Bunu bir araştırın.’ O zamanın Ulaştırma Bakanı Orhan Mersinli de hem eğitim hem teknoloji hem imkanlar açısından bunu Devlet Demiryollarında yapabileceklerini düşünmüş. Kimi 750 bin diyormuş, kimi 900 bin böyle bir ödenekle çalışmaya başlamışlar Devrim’i yapmak için. O zaman Devlet Demiryollarının mimari ofisinde 6 kişi varmış. Babam da o süreçte ODTÜ’de ders verdiği için ve sınav dönemi; başka bir arkadaşının Eskişehir’e gitmesini önermiş. İlk ekip Eskişehir’de çalışmaya başlıyor. 15 gün sonra babama 'sen de git' diyorlar, onun da sınavları bitmiş oluyor, 15 gün gecikmeli olarak Eskişehir’deki ekibe katılıyor.

"BABAM SON ANDA TASARLAMIŞ"

Babam Eskişehir’e gittiğinde, ilk giden ekibin yabancı ülkelerin ürettiği araçları incelediklerini görmüş. Müthiş kısıtlı bir süre verilmiş bu aracı bitirmek için. Plan 29 Ekim’de bu arabaları hipodromda yürütmek. Ve bu insanlar bir araya gelerek bunu yapmaya çalışıyorlar. 'Bu 4 aylık sürede nasıl bu arabaları yapabiliriz' derken, yöntem olarak makete uygun negatif kalıplar oluşturmuşlar. Kalıplara beton dökerek, betonu pürüzsüz bir şekilde şekillendirmişler. Son ana kadar arabanın ismi belli değilmiş. 10 Ekim’de arabanın adının 'Devrim' olduğu bildirilmiş. Ve arabayı 29 Ekim'de yürütecekler. Babam öndeki amblemi, 'Devrim' yazısını son anda tasarlamış ve ondan sonra bu arabayı tamamlamışlar. Kendisi bize anlattığında her zaman Devrim arabasının başarılı bir proje olduğunu söylüyordu. Bir de o zamanlar Türkiye savaştan çıkmış, gelişmeye çalışıyor.

Eskişehir’de birlikte baktık, Devrim aracını yeniden inceledik. Babam hep 'Devlet Demiryolları bir okul gibiydi' der. Ben bir gün bile babamın ‘bugün işe gitmesem’ dediğini duymadım.

O zamanlar Devlet Demiryolları Türkiye’nin ilerici bir yapısıymış. Babam birçok yerde demir yolu hizmet binaları yapmış. Gittikleri yerlerde kalabilecekleri otel olmadığı için bu ekibe tahsis edilmiş bir tren vagonu varmış, orada kalıyorlarmış. Babam şimdiki ODTÜ’nün kuruluşunda da yer alarak, iki ayrı dönemde 16 yıl ders vererek, öğrenciler yetiştirmiş.

"GÜNDÜZ İSMİ İSTİKLAL SAVAŞI'NDAN GELİYOR"

Dedem İstiklal Savaşı’nda çarpışırken, Bilecik yakınlarında, Gündüz Bey köyünde karşıdaki Yıldız Tepe'yi düşmandan geri almak için uzun süre çarpışmış. Bu sırada 'oğlum olursa adını Gündüz, kızım olursa adını Yıldız koyacağım' demiş. İlk babam doğmuş Gündüz, sonra halam doğmuş o da Yıldız` ifadelerini kullandı. Babasının vasiyetinin Türk bayrağına sarılmak olduğunu ve bu vasiyetini gerçekleştirdiklerini belirten Çakmak, `Kendisi işini, ülkesini seven, ilerici, devrimci, bilime inanan, vatansever bir insandı.