SİYASET

DP ve TİP'ten Polonez işçilerine destek

DP'li Cemal Enginyurt ve TİP'li Sera Kadıgil, sendika üyesi olmaları nedeniyle işten çıkarılan ve fabrika önünde direnişlerini sürdüren Polonez işçilerine destek ziyaretinde bulundu. Enginyurt, "45 yıllık Cemal Enginyurt'u bile Sera Kadıgil ile komünistlerle beraber eylem yapar hale getirdin. Geleceğin hiç parlak değil" diyerek Erdoğan'a seslendi.

Abone Ol

Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, Polonez gıda fabrikasında çalışırken Tek Gıda-İş Sendikası’na üye olmaları nedeniyle işten çıkarılan ve direnişe başlayan 146 işçiyi ziyaret etti.

Enginyurt, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek, "Bak 45 yıllık Cemal Enginyurt'u bile Sera Kadıgil ile komünistlerle beraber eylem yapar hale getirdin. Geleceğin hiç parlak değil. Birleşe birleşe kazanacağız" dedi.

Kadıgil ise, "Evet öyle bir düzendeyiz ki hakikaten bir komünistle yan yana işçi direnişi nasip oldu Cemal Başkan'a. İyi ki de öyle oldu" ifadelerini kullandı.

"İşçinin Hakkını Savunmayanlara Yazıklar Olsun"

ANKA Haber Ajansı'nın aktardığına göre; işçilerin fabrika önünde başlattığı direnişe Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt ile TİP Sözcüsü Sera Kadıgil de destek verdi.

"Zulüm denizinde yüzemez gemi. Batırmazsak bize yazıklar olsun" diyen Cemal Enginyurt, "Suçsuz yattığımız zindanlarda sizi yatırmazsak bize yazıklar olsun. Polonez fabrikasındaki işçinin hakkını savunmayanlara yazıklar olsun" dedi.

"İşçiye Kalkan Koyana Kadar Yunan Botlarını Engelleseydin"

Erdoğan'a seslenen Enginyurt, "Bu direnişi candan destekliyorum ama hakikaten gelirken gördüğüm manzaradan dolayı da üzüntümü saraydaki Recep Abi'ye iletmek istiyorum. Recep Abi, Polenez’de polislerin, İçişleri Bakanlığı'n öyle barikatlar kurmuş ki gözlerim yaşardı. Ne büyük devlet, ne güçlü devletiz. 160 tane işçiye karşı öylesine bir kalkan oluşturmuşsun ki Türkiye ne büyük devlet diyesim geldi ama birden aklıma Yunan botları geldi. Polenez’deki işçiye kalkan koyana kadar Yunan botlarını engelleseydin ya. Ama Polonez'de sucuk fabrikasında çalışan işçiye biber gazı, ters kelepçe. Yetmiyor, işçinin hakkını, alın teri, kurumadan verin diyen peygamberin müftüsü olduğunu söyleyen gelip işçi düşmanlığı yapıyor. Adaletiniz batsın. Güçleri işçiye, teğmenlere, çiftçiye, öğrenciye yetiyor" diye konuştu.

"Manda Yoğurdu Yerken Sizi Hatırlamıyor"

Hükümeti yalnızca zenginlere hizmet etmekle eleştiren Cemal Enginyurt, "Şimdi burada bir emek mücadelesi, sendikal hak mücadelesi var. Recep Tayyip Erdoğan manda yoğurdu yiyip kestane balını ekmeğini sürerken bizi, sizleri hatırlamıyor. Erdoğan'ın adamları da sizlere hatırlamıyor. Onlar zengine hizmet ediyor. İngiltere'deki tefecilere hizmet ediyor. Onların derdi millet değil. Eğer öyle olsaydı kul hakkı yemezler. 'Komşusu aç iken karnı tok yatan bizden değildir' diyen peygambere uygun bir ümmet olurlardı. Ama bunların din de kendine, diyanet de kendine, her şeyi kendilerine uygun bir hale getirilmiş" dedi.

"Komunistlerle Eylem Yapar Hale Getirdin"

"Recep Tayyip Erdoğan'a şunu söylüyorum; böyle baskıya devam ettikçe böyle zulme devam ettikçe kazanan olmuyorsun" diyen Enginyurt, "Bak 45 yıllık Cemal Enginyurt'u bile Sera Kadıgil ile komünistlerle beraber eylem yapar hale getirdin. Geleceğin hiç parlak değil Recep Tayyip Erdoğan. Birleşe birleşe kazanacağız. Direne direne kazanacağız. Normalleşme yok. Yumuşama yok. Müzakere yok. Mücadeleye devam diyorum. Mücadelenizi canı gönülden destekliyorum" diye konuştu.

"Birbirimiz İçin Çalıştığımız Bir Düzen İstiyoruz"

Cemal Enginyurt'un ardından konuşan TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, "Evet öyle bir düzendeyiz ki hakikaten bir komünistle yan yana işçi direnişi nasip oldu Cemal başkana. İyi ki de öyle oldu. Çünkü biz bu lanet olasıca para yüzünden çalışılan bu dünya düzeni var ya, onun yerin dibine yıkıp onun yerine eşitlik, kardeşlik, özgürlük için, birbirimiz için çalıştığımız bir düzen kurmak istiyoruz. Bütün komünist düşmanlarına da dert olsun diyoruz bu" dedi.

Ziyaretin Üstünden 54 Gün Geçti

İşçileri son olarak 54 gün önce ziyaret ettiğini söyleyen Kadıgil, "Bu 54 gün bizim için çeşitli çalışmalarda geçti değil mi Cemal Başkan? Maaşımız falan da yatmaya devam etti. Türkiye'de birçok yerde de bu böyle oldu. Ama bu geçen 54 günde arkamda gördüğünüz, birçoğu kadın 146 işçi beş kuruş para alamadı bu sürecin çoğunda. Üç kuruş maaşa çalıştırdılar bu insanları yıllarca. Daha önce geldiğimizde anlattık. Arkamda bir Aynur Abla vardı. 20 yıldır burada çalışıyor 16 bin lira maaş, asgari ücret bile vermiyorlar" ifadelerini kullandı.

"İşçilerin Hayatı Çalınıyor"

İşçilerin kimyasal maddelere maruz kaldığını belirten Sera Kadıgil, "Birbirinden tehlikeli kimyasallarla her gün temizlik yaptırıyorlardı, bir tane koruyucu elbiseyi çok görüyorlardı bu insanlara. İzin hakkını çok görüyorlardı. Yeri geliyordu 48 saat üst üste çalıştırıyorlardı bu insanları, bunlara rağmen asgari ücreti bile çok görüyorlardı. Ne yaptılar? Hukukun bize verdiği bir tane hak var sendikalı olalım istediler. Ne oldu? Patronlar, 146 işçiyi ahlaksız diye bu iş yerinden yok para çaldı diye, kod 46 ile işten attılar. İşsizlik maaşı alamıyorlar 71 gün. Burada 71 gündür direnen kız kardeşlerim sayesinde nihayet işsizlik maaşına kavuştular. Ne kadar sordunuz mu? Kimisi 12 bin liraya, kimisi 14 bin liraya, kimisi 15 bin liraya çocuk okutmaya çalışıyorlar şu anda. Patronlar yerlerine aldıkları taşeron işçilerle işe devam ediyorlar. Onların cebinden eksilen bir şey olmadı. Arkamdaki işçi kardeşlerimin hayatı çalınıyor" dedi.

"Bu İnsanlara Eziyet Ettiremezsiniz"

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya tepki gösteren Kadıgil, şunları söyledi:

"Biz buraya yürürken iki milletvekili olarak 350 metre polis barikatıyla yürüyoruz. Her yeri tutmuşlar. Çatalca'dayız şu an. Böyle kuş uçmaz kervan geçmez bir yerindeyiz İstanbul'un. Normalde şurada bir kadın yürüse tecavüze uğrayıp öldürülse polisin gelmesi bir hafta sürer. Ama bir işçi burada hakkını arayınca ne hikmetse coplarla, gözaltı arabalarıyla, ters kelepçelerle tutukladılar bu insanları. Suçları ne bu insanların? Rüşvet mi vermişler Amerika'daki siyasetçilere? Bu ülkenin parasını mı çalmışlar? Yok, haklarını aramışlar. Kapısı polis dolu, fabrikanın önünde seslerini duyurmak istedikleri için ters kelepçeyle, işkenceyle gözaltına alındı ya bu insanlar. Ayıp değil mi? Suç değil mi? Bu nasıl siyaset? Hakikaten sosyal medya bakanı demek lazım Sayın Ali Yerlikaya'ya. Buradaki gelip işçileri ziyaret edip ne oluyor burada diyeceğin yerde polisleri yığıp bu insanlara eziyet ettiremezsin kardeşim sen."