Sudan'da kadınların etkin mücadelesi on yıllardır diktatörlüğünü sürdüren Ömer el-Beşir'e karşı galip gelmeyi başardı.

Sudan’da dini yasakların ve şeriat anayasasının gevşetildiği onlarca yıldır özellikle kadınlar üzerinde yoğunlaşan baskıların azaltıldığı bir süreç yaşanıyor. Bu kazanımlar oldukça önemli olmakla beraber, tüm bunlar Sudanlı kadınların baskılara karşı uzun yıllardır sürdürdükleri mücadelelerin sonucu. BirGün'ün haberine göre Diktatör Ömer el-Beşir döneminde yoğun İslamcı baskılara maruz kalan kadınlar, kendilerinin büyük rol oynadığı gösteriler sonrası el-Beşir yönetiminin yıkılmasıyla birlikte talep ettikleri haklara kavuşmaya başladı.

BEŞİR, ÜLKEYİ ONLARCA YIL DİKTATÖRLÜKLE YÖNETTİ

1989’da gerçekleştirilen bir askeri darbeyle iktidarı eline alan el-Beşir, Sudan’ı onlarca yıl boyunca İslamcı bir diktatörlükle yönetti. Bu dönemde Türkiye’deki İslamcıların Sudan’ı ‘iyi’ göstermeye çalışan iddialarının aksine Sudan’da kadınlara dönük, gücünü İslami hukuktan alan yoğun baskılar yaşandı. Sudan’da bu dönemde açık şeriat hükümleri uygulandı. Kadınların toplumsal yaşamdaki ve aile/ev içindeki konumu erkek baskısı altındaydı. Cinsiyet eşitliğinden bahsetmek olanaksızdı. İnsan Hakları Raporlarına göre, Müslüman olmayan kadınlar da dâhil olmak üzere kadınlar ayrımcılıkla ve birçok cinsel saldırıyla karşı karşıya kaldı. İslamcı diktatörlük kadınları kontrol etmek için devlet eliyle birçok yasal düzenlemeyi uygulamaya koydu. El-Beşir döneminde kadınların sokakta satış yapmaları, eşleri ya da akrabaları olmayan erkeklerle arkadaş olmaları, saçlarını örtmemeleri ve pantolon giymeleri suç sayıldı. Bu suçları işleyen kadınlar tutuklama, kırbaçlama ve idam cezası gibi sert cezalarla karşılaşıyordu. ‘Ahlak Polisi’ suçlu buldukları kişileri toplum önünde şiddet uygulayarak cezalandırabilme hakkında da sahipti. Sudan, uzun süredir kadın sünnetinin en yoğun yaşandığı ülkelerden biri olarak görülmekte. El-Beşir’in İslamcı diktatörlüğü altında Sudan’da kadın sünneti bir takım dini ve kültürel gerekçelere dayandırılarak oldukça yoğun bir şekilde uygulandı. Bu dönemde bir takım dini liderler kadın sünnetinin dinde yeri olduğunu söyledi ve milyonlarca kadın buna maruz bırakıldı.

KADINLAR GASP EDİLEN HAKLARINI GERİ ALIYOR

Sudan’da 30 yıllık şeriat yönetiminin ardından diktatör Devlet Başkanı el-Beşir’in istifası için düzenlenen eylemlerde kadınlar, mücadelenin başrolünü üstlenerek hareketin rüzgârını değiştirdi. Şeriat hükümlerinin, özellikle kadınlar üzerinde uyguladığı baskıcı politikalar, yıllarca kadınların kamusal alandaki varlıklarını silikleştirmişti.

‘MERMİ DEĞİL SESSİZLİK ÖLDÜRÜR’

El-Beşir karşıtı eylemlerde, kitlenin yüzde 70’ini oluşturan kadınlar ve gençlerin mücadelesi, 2019 yılında, 22 yaşında olan Alaa Salah’ın bir arabanın üstünde, kitleye okuduğu şiirle hareketin sembolü haline gelmişti. Salah’ın eylemler sırasında giydiği, “Toub” adı verilen beyaz giysi, ülkede 3 bin yıldan önce yönetimde olan Nübye Kuş Krallığı’nın “Kandaka” adı verilen kraliçelerin kıyafetlerine benzetilmesiyle harekete tarihsel bir anlam da katmıştı. Salah’ın, “Kadının yeri evidir” deyiminin yerine, “Kadının yeri devrimdir” sloganı, eylemlerin en önemli mesajlarından biri haline dönüştü. Şeriat karşıtı özgürlük hareketinin simgelerinden olan Salah, “Mermi değil, sessizlik öldürür” cümlesi ile hafızalara kazındı. Sudan’da gerçekleştirilen eylemleri sadece el-Beşir’in devrilmesine yönelik bir adım olarak görmek, kadınların eşitlik mücadelesine haksızlık olacaktır. Sudan’da şeriatın hüküm sürdüğü 30 yıl boyunca kadınlara uygulanan zinaya karşı kırbaç, sünnet, din değiştirmenin yasak olması, seyahat etmek için izin almasını gerektiren yasalar, yeni reform paketiyle rafa kaldırıldı. Sudan’da kadınlar artık çocukları ile birlikte seyahatlerini, eşlerinin ya da eski eşlerinin iznini almadan gerçekleştirebilecek. Bu durum, kadının kamusal alandaki varlığını ve toplum içerisinde birey olarak var olmasının önünü açan adımlardan biri olarak görülüyor.

KADINA ŞİDDET UYGULAYAN BEŞİR'İN TÜRKİYE İLE İLİŞKİSİ İYİYDİ

Sudan’da kadınlara dönük baskı oldukça yüksekken el-Beşir’in Türkiye ile ilişkisi gayet iyi durumdaydı. Erdoğan’ın ‘kardeşim’ dediği el-Beşir, uluslararası hukuk tarafından kendisine dönük arama kararı çıkarılmışken birkaç defa Türkiye’yi ziyaret etti. Aynı zamanda, o dönemde Türkiye’deki İslamcılar el-Beşir döneminde Sudan’da kadın haklarının iyi durumda olduğunu ve el-Turabi’nin düzenlediği İslam hukukunun kadınları özgürleştirdiğini iddia etti. Örneğin Türkiyeli İslamcılar tarafından, Sudan’da uygulanan çok eşliliğin kadınları ‘kötü yoldan’ uzak tuttuğu söylendi. Sudan’da şeriat hükmünün sürdüğü dönemde, LGBTİ+’lara yönelik uygulanan idam ve kırbaç cezası yürürlükten kaldırıldı. Artık herhangi bir kişi, cinsel yönelimi nedeniyle idam edilemeyecek ve kırbaçla cezalandırılamayacak.

KADINLARIN DAHA FAZLA EŞİTLİĞE İHTİYACI VAR

Alaa Salah, 2019 yılında Birleşmiş Milletler’de (BM) Kadın, Barış ve Güvenlik üzerine yapılan açık oturumda yaptığı konuşmada, “Meclis içerisinde yüzde 50 ile temsil edilmek istiyoruz” diye açıklamada bulundu. Şu anda mecliste 27.65 oranında temsilcisi bulunan Sudanlı kadınlar için ‘zina’ yapmanın tanımı değiştirilse bile tamamen ceza olarak yürürlükten kalkmış değil. El-Beşir iktidarı öncesinde güçlü bir feminist harekete sahip olan Sudanlı kadınların tarihinde, 1956 yılında Fatma İbrahim gibi Orta Doğu ve Afrika’da meclise girebilmiş ilk kadın bulunuyor. Her fırsatta mücadelelerinin iktidarın değişmesi ile bitmeyeceğini söyleyen Sudanlı kadınlar, eşitlik ve özgürlük için taleplerinin peşinde olacaklarını belirtiyor. Tüm bu gelişmeler, Sudan’da kadınların toplumsal hayatın içerisinde güvenliğinin sağlanması ve özgürlüklerinin önünün açılması açısından çok önemli bir yerde duruyor. Tüm bu reformlar, toplum içinde erkeklerle eşitliklerinin sağlanması adına mücadele eden Sudanlı kadınların başarısıdır.