Marmara Denizi’nde müsilaja çözüm için araştırma yapan akademisyenler, 1270 metre derinliğindeki Çınarcık Çukuru’nda ölümcül hidrojen sülfür oluştuğunu tespit etti. Prof. Dr. Nuray Çağlar, “Canlı yaşamını yok edecek çözünmüş gaz Marmara Denizi’nde tespit edildi. 2019 yılında aynı çukurda bu gaz yoktu. Bu tespit, felaketin büyüklüğünü kanıtlıyor” açıklamasında bulundu.

Marmara Denizi’ni 4 aydır etkisi altına alan deniz salyasına çözüm yollarını arayan bilim insanlarının açık denizde yaptığı son sefer, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Türkiye’nin en büyük ve donanımlı araştırma gemisi Alemdar II ile yapıldı. Milliyet’ten Gökhan Karakaş'ın da eşlik ettiği seferde 12 bilim insanı, ilk araştırmalarını İstanbul Boğazı Beykoz açıklarında yaptı. Daha sonra gemi, enstitü tarafından uzun yıllardır takip edilen 1270 metre derinliğindeki Çınarcık Çukuru’ndaki istasyona yöneldi. Bu noktada gemideki gelişmiş oşinografik ekipman denize indirildi. Bilimsel seferin lideri kimyasal oşinograf Prof. Dr. Nuray Çağlar, iklim değişikliğiyle ilgili de önemli bilgiler sunan istasyonunda üzücü sonuçlar elde ettiklerini söyledi.

“2019 YILINDA AYNI ÇUKURDA GAZ YOKTU”

750 metre derinden robot yardımıyla alınan suda çürük yumurta kokusu saptayan ekipten Prof. Dr. Nuray Çağlar, “Çözünmüş oksijenin normal değerin altında olması bizi tedirgin ediyorken karşımıza hidrojen sülfür çıktı. Yani canlı yaşamını yok edecek çözünmüş gaz Marmara Denizi’nde tespit edildi. 2019 yılında aynı çukurda bu gaz yoktu. Bu tespit, felaketin büyüklüğünü kanıtlıyor” diye konuştu. Marmara Denizi’nin bu noktasında hidrojen sülfürün(sülfitli bileşikler) kaydedilmesi seferin en önemli ve çarpıcı sonucu oldu. Deniz suyunda söz konusu bulguları destekleyen fiziksel ve kimyasal bulgular ölçümlendi. Prof. Dr. Çağlar, deniz ekosisteminin sağlıklı olup olmadığının en net gözlemlendiği istasyonlardan Çınarcık çukurunun derinliklerinde tespit edilen hidrojen sülfürün Marmara Denizi ekolojisinde yeni bir döneme geçildiğinin kanıtı olduğunu söyledi.

“DENİZ SUYUNUN KİMYASAL ÖZELLİKLERİNİN BOZULDUĞUNU GÖSTERDİ”

2019 Mayıs ve Ekim aylarında iki kez geldikleri Çınarcık çukurunda hidrojen sülfüre rastlamadıklarını vurgulayan Prof. Dr. Çağlar, “Deniz salyası, aşağı doğru çöktüğü derinliklerde ve farklı metrelerden alınan örneklerde gözlemlendi. Hidrojen sülfür, denizde yeterli oksijen kalmayınca oluşur. Bu durum 45C kodlu istasyonda 500 metreden itibaren derinliklere doğru hidrojen sülfür olduğunu açıkça gösteriyor. Laboratuvar araştırmalarımızda hidrojen sülfürün oluşum nedenlerini bulmaya çalışacağız. Bilimsel makalemizle tespitlerimiz sunacağız” dedi. Prof. Dr. Çağlar, “Sağlıklı bir ekosistemde görülmesinin arzu edilmediği bir çözünmüş gaz olan hidrojen sülfürün bir litrede 2-2,5 mg oranında bulunması zaten oldukça kritik seviyelerde olan deniz suyunun kimyasal özelliklerinin bozulduğunu gösterdi” şeklinde konuştu.

“EKOLOJİ İÇİN ALARM ÇANLARI ÇALIYOR”

Enstitü müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu ise, uzun süredir takip ettikleri istasyonda karşılaşılan hidrojen sülfürün Marmara Denizi ekolojisi için alarm çanlarının çaldığını doğruladığını vurguladı. Prof. Gazioğlu, “Ölçümlerin tekrar edilmesi ve hidrojen sülfür gibi kimyasal ve fiziksel değişimlerin kayda alınması geleceğimiz için önemli. Ekolojik modellemelerin bu gerçeklikle yenilenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.