Türkiye şu sıralar hava muhalefetleriyle çetin bir sınav veriyor. Son günlerde hemen her gün yaşanan sel taşkınlarının ötesinde artık hortum manzaraları da görür olduk. Uzmanlara göre bunlar daha iyi günlerimiz. Türkiye’de hortumların sıklıkları ve boyutları artacak. İlerleyen günlerde daha sert hava koşulları bizleri bekliyor…

Çatalca, Hadımköy ve Büyükçekmece alışılmadık hortum manzaralarıyla karşıladı bizi dün. Daha önce küçük çaplı belli belirsiz hortumlar gördüğümüz olmuştu ama bu kez boyutuyla yıktı geçti hortumlar. Öyle ki Büyükçekmece’nin Ahmediye Mahallesinde bulunan binalar ve fabrikaların çatısında hasar oluştu. Çatısının bir kısmının zarar gördüğü fabrikanın bahçesinde bulunan malzemeler ise etrafa saçıldı. Birçok ev ve işyeri hasar aldı. Sadece hortum değil yurdun dört bir yanında yaşanan sel felaketleri de hasara neden oldu.

Esenyurt Kıraç’ta şiddetli fırtına yüzünden konteyner galerisinde yer alan bir konteyner devrildi. Toprak kayması sonucu devrilen istinat duvarının altında araçlar kaldı. 1 kişi yaşamını yitirirken 8 kişi de yaralandı. Ayrıca bölgede maddi hasar meydana geldi. Bursa’da meydana gelen selde ise 4 can kaybı yaşandı. 5 ilçe ve 44 köyde 33 bina ve 30 bin 500 dönüm tarım arazisi de zarar gördü. Peki bu tablolara alışacak mıyız? İklim krizinin yansıması olan çetin hava koşulları hakkında uzmanlara kulak verdik.

“DERE YATAĞINA BİNA YAPARSANIZ ELBETTE SU BASAR”

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu[/caption] Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu Türkiye’de hortumların yeni olmadığını 1940’ta Üsküdar’da da görüldüğünü belirterek şunları söylüyor: “Türkiye’de Meteoroloji okuryazarlığı çok düşük. Her olayda sloganlara başvuruyoruz. Bayıltan sıcaklık denip, çöl sıcağı deyip köpürtülüyor. Bunlar olağan yağışlar. Nemli hava yükselir oluşan gök gürültülü sağanak yağışlar o bölgedeki alt yapıya bağlı olarak afete dönüşür veya dönüşmez. Afete dönüşmesi kentteki yanlış yapılaşmayla alakalı. İnsan hatalarından kaynaklı yani. Dere yatağına bina yaparsan elbette sel basar. Suya gidecek yer bırakmadık ki. Bursa’da da öyle oldu keza. Kuru dere üzerine ev yapmış, girişini de sıfırdan başlatmış, buranın içine su girmesin de nereye girsin. Yanlış yerleşim planından hep. Hava doğanın afet de insanın işi bunu anlayalım önce. Suyu emecek toprağın olduğu alanlarda böyle sel baskınların yaşanmadığından haberimiz bile olmuyor. Çünkü her şey olağan akışından seyrediyor o bölgelerde.”

“AFET, İNSAN HATALARININ ESERİ”

Türkiye’de hortumun hep görüldüğünü fakat artık görülme sıklığının ve hortumun büyüklüğünün daha da artacağını belirten Kadıoğlu, İklim değişikliği mevcut problemleri kötüleştirecek. 1563’te Kanuni Sultan Süleyman Eyüp’te selden boğuluyordu. O zaman da iklim mi değişmişti! Dünya var olduğundan beri benzer hava muhalefetleri vardı ama afete dönüşmüyordu, haberiniz dahi olmuyordu. Ama günümüz yanlış yerleşim planlarıyla afeti biz yaratıyoruz. Olaya doğru teşhis koymak önemli” dedi.

“DAHA BÜYÜK HORTUMLAR GÖRECEĞİZ”

Prof. Dr. Adil Tek[/caption] Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek ise son günlerde yaşananların meteorolojik karakterli doğal afet olduğunu belirtti. Yağışların kısa sürede ve olağan dışı miktarlarda gerçekleştiğini belirten Adil Tek, hortumların sıklıklarının ve boyutlarının da arttığını, gelecekte daha büyük hortumlar göreceğimizi söylüyor.

“ÇÖZÜM: İNŞAAT ALANI KADAR ORMAN OLUŞTURMAK”

Hortumları boyutlarının ve enerjilerinin artma nedenini de açıklayan Adil Tek, “Sebep atmosferin aşağı ve yukarı seviyesindeki sıcaklık farkları. Bunun nedeni de iklim değişikliğinden kaynaklı olarak atmosferdeki ısı değişikliğinin fazlalaşması. İnsanlığın enerjiye olan talebinin artmasının sonucu bu oldu. Bu bir enerji problemi esasen. Enerji problemi çözülmediği sürece daha sert hava koşulları göreceğiz. Hava olaylarının sıklıkları ve boyutları artacak. Daha büyük hortumlar olacak. Daha az enerji kullanmamız veya karbondioksiti yutan yutakları yani ormanları, şehirlerde ağaçlık alanları çoğaltmalıyız. Şehirleşmeyle ağaçlık alanlar azaldı. Artık şehirlerde beton kadar bile ağaç yok. Orman şart. İnşaat alanı kadar orman alanı olması lazım” diyor.

“DÜNYA KENDİNİ KORUMAYA ALIYOR”

Yaşanan doğal afetlerle aslında dünyanın kendini korumaya aldığını ifade eden Prof. Tek, sözlerini şöyle tamamlıyor:Soluduğumuz hava bizim bütün yaşantımız. Onu korumalıyız çünkü Dünya canlı bir organizma. İnsanlık ona zarar verdikçe Dünya da doğal afetlerle kendini korumaya alıyor. “Siz kirletirseniz ben de nüfusunuzu azaltacak, kendimi temizleyecek yöntemler üretirim” diyor. O nedenle gelecek nesil daha çetin hava şartlarıyla karşılaşacak. En büyük sorun depremmiş gibi gösteriliyor ama hayır deprem 4. sırada ona gelene kadar fırtınalar, su taşkınları, seller insanlığı daha fazla etkileyen meteoroloji kaynaklı doğal afetler sorunlarıdır.”