CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Türkiye'nin sefalet içinde can çeken bir ülke olduğunu belirterek, “Bu ülkede bu kadar yoksulluk din iman sömürüsü nedeniyle var. Buna önce samimi dindarların karşı çıkması lazım. Çünkü bu yağma düzeni” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Türk-İş tarafından hesaplanan yoksulluk sınırının 7 bin 942 liraya çıkmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de asgari ücretin çok düşük olduğunu ve çalışanların yüzde 40’ının asgari ücret aldığına işaret etti. Asgari ücretin yoksulluk sınırının altına düştüğünü ve çalışanların yüzde 80’inin bu sınırın altında gelire sahip olduğunu bildiren Erdoğdu, şöyle devam etti.

"SEFALET İÇİNDE CAN ÇEKİŞEN BİR ÜLKEYİZ"

“Yani sefalet içinde can çekişen bir ülkedeyiz. Ülkenin bu duruma gelmesinde kapitalist önyargıların büyük payı var. Artık bu önyargıları yıkma zamanı geldi. Tüm dünyada bu sistem sorgulanmaya başladı. Bizlerin de tartışmaya ihtiyacı var. Bu yeni düzen içerisinde hem adil bölüşümü hem dengeli kalkınmayı hem de çevreye saygıyı birlikte gerçekleştirebileceğimiz bir modele ihtiyaç var. Artık bölüşüm kadar kalkınmayı da konuşabilmeliyiz.

"ÜLKEYİ BORÇLANMAYLA DEĞİL, GELİR ARTIŞI VE ADİL BÖLÜŞÜMLE BÜYÜTECEK MODEL ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ"

"Biz CHP olarak çok ciddi bir şekilde bu konuda çalışma yürütüyoruz. Zenginleşme eşitlikçi ve adil olabilir çalışması yapıyoruz. Ekonomiyi rant değil, üretim odaklı hale getirecek, ülkeyi borçlanmayla değil, gelir artışı ve adil bölüşümle büyütecek bir model üzerinde çalışıyoruz. Üreten, çalışan yurttaşların emeklerinin karşılığını alacağı, gelir dağılımı adaletsizliğini hızla ortadan kaldıracak, ilkel ve kirli sanayiye dayalı ekonomi yerine, yüksek katma değer üreten ve çevreye saygılı güçlü bir ekonomi kurmak hedefimiz. Anadolu’yu yeniden kalkındırmak için Beş Kalkınma Kuşağı, ‘Merkez Türkiye Projesi’ çatısı altında eş zamanlı olarak yaşama geçirecek, bu projeler ile hem bölgeler arası eşitsizlikleri ortadan kaldıracak hem de Türkiye’nin küresel ekonomiyle bütünleşmesini sağlayacağız.”

"BU YAĞMA DÜZENİ"

Son günlerde iktidarın işçilerin kıdem tazminatını alamadığı gerekçesiyle, bir fon kurma hazırlığında olduğunu hatırlatan Erdoğdu, şunları söyledi: “Mevcut yasaya buna engel olacak 2-3 madde ekle, bak bakalım ödeniyor mu ödenmiyor mu? Yapmak istemiyor bunu. Çünkü kafa, işçi düşmanı bir kafa. Onlar işçiyi şöyle görüyor: Bunlar gereksiz yaratıklar, bunlar sadece tüketirler, bunlar tükettiği için de enflasyon artar. Onun için biz işçiye ne verirsek verimsizdir diye düşünüyorlar. Oysaki, inovasyon dediğimiz üretimi o işçi çocuğu yapacak. Onu yeterli proteinle besleyemiyorsan, doğru konutta oturtmuyorsan, eğitimde, sağlıkta fırsat eşitliği vermiyorsan o nesilden bir şey çıkmıyor. Bu ülkede bu kadar yoksulluk din iman sömürüsü nedeniyle var. Buna önce samimi dindarların karşı çıkması lazım. Çünkü bu yağma düzeni. “

“BİRİLERİNİN RANTI KORUNACAK DİYE TÜRK VE KÜRT ÇOCUKLARININ KIRDIRILMASINA KARŞI KOYMAK ZORUNDAYIZ”

Hep birlikte kalkınmanın yolunun ekonominin yanı sıra toplumsal barıştan geçtiğine işaret eden Erdoğdu, her kesimin birbirini anlamak zorunda olduğunu söyledi. Erdoğdu, “Manisa’nın bir ilçesinde o şehit düşen çocukların ailelerin evlerini gördüğümde içim yanıyor. Bu ülkenin yoksul Türkleri ile yoksul Kürtlerini siyasi ihtiras uğruna, birilerinin yıldızı parlayacak, birilerinin rantı korunacak, birilerinin binlerce asgari ücretlinin tutarı kadar makam arabaları finanse edilecek diye Türk ve Kürt çocuklarının kırdırılmasına karşı koymak zorundayız” diye konuştu.

“BİZ MİLLET İTTİFAKI KURDUK AMA BU SANDIKTA DEMOKRASİ İTTİFAKINA DÖNÜŞTÜ, DAHA DA BÜYÜYECEĞİZ”

Herkesin aklını başına alması ve iktidar tarafından kurulacak tuzaklara düşmemesi gerektiğini vurgulayan Erdoğdu, Ayasofya’nın ibadete açılması tartışmasını bu tuzaklara örnek olarak gösterdi. Ülkenin krizin pençeleri arasında can çekişirken, bu durumu unutturmak için iktidarın Ayasofya tuzağı kurduğunu ifade eden Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi: “Biz millet ittifakını kurduk ama sandıkta bu demokrasi ittifakına dönüştü, daha da büyüteceğiz. Sakın saray tarafından kurulan tuzaklara kimse düşmesin. Birlikte 84 milyon insan ülkemizi hep birlikte kurtaracağız. Biz bu ülkenin her köşesini seviyoruz, ağacını, kuşunu, lehçesini, türküsünü kökenini hepsiyle seviyoruz. Biz bu ülkeyi severken de başka ülkeden de nefret etmiyoruz. Bizim ülke sevgimizin diğerlerinden farkı şu: Biz bir kökenden geldik diye bu ülkeyi seviyor değiliz. Biz bu ülkenin kültürünü seviyoruz, birlikte yaşamasını seviyoruz. Ve bu ülkeyi sevdik diye de başka hiçbir ülkeden ırkçı bir nefretimiz yok. Eğer bu ülkeyi güzelleştirebilirsek Ortadoğu’nun mazlum halklarına da örnek olabiliriz. Yanı başımızda Irak ve Suriye’de yıllardır olanlar içimizi yakmalı. Sırf mezhepleri farklı diye kan ırmakları akıttılar. Allahtan Türkiye’nin 84 milyonun vicdanı sayesinde o noktaya götürmek istemelerine rağmen götüremiyorlar. Yapılacak ilk seçimden sonra, biz hep birlikte üretecek, bölüşecek, büyüyecek ve birbirimizi severek ülkeyi güzelleştireceğiz.”

AÇLIK SINIRI 2 BİN 431 LİRA, YOKSULLUK SINIRI 7 BİN 919 LİRA

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Haziran ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırını 2 bin 431 lira 8 kuruş, yoksulluk sınırını ise 7 bin 918 lira 82 kuruş olarak hesapladı. Konfederasyondan yapılan açıklamada, her ay düzenli olarak gerçekleştirilen “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmasının 2020 Haziran ayı verilerine yer verildi. Araştırmada, 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarının (açlık sınırı) 2 bin 431 lira 8 kuruş, gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarının (yoksulluk sınırı) 7 bin 918 lira 82 kuruş, bekar bir çalışanın yaşama maliyetinin ise aylık 2 bin 952 lira 41 kuruş olarak hesaplandığı vurgulandı.