Döviz kurunda yaşanan artış ve piyasada yarattığı etkiler, son birkaç günün en önemli gündem maddesi haline geldi. Rahip Brunson krizini çözmek için ABD'ye giden Türk diplomat heyetinin, görüşmelerde ilerleme kaydedemeden geri dönmesi, piyasalarda oldukça olumsuz bir etki yarattı. İktisatçı Enes Özkan, yaşanan krizin, AKP'nin kendi politikalarının bir ürünü olduğunu söylüyor. [mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]S[/mks_dropcap]abah saatlerinde dolar ve avro ülke tarihinin en yüksek seviyesine ulaşırken, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, saat 11.00'de yapacağı basın toplantısını 14.30'a erteledi. Döviz kurunda yaşanan dalgalanmanın, piyasaya olumsuz etki yapacağını söyleyen iktisatçılar, Türkiye'ye yatırım yapan şirketlerin, gelişmeleri kaygıyla izlediğini belirtiyor. Son dönemde piyasada yaşanan dalgalanmaların nedenlerini ve önümüzdeki sürece etkilerini, iktisatçı ve Özgürlük Araştırmaları Derneği Ekonomik Özgürlükler Merkezi üyesi Enes Özkan’la değerlendirdik. "BU KRİZ EV YAPIMI BİR KRİZDİR" Dolardaki ani artışın spekülatif bir hareket olduğunu söyleyen Enes Özkan, "Ama burada yapana değil yaptırana bakmak lazım. Yaptıran derken son günlerin moda tabiri dış mihraklardan, ABD’den falan bahsetmiyorum. Her zaman söylediğim gibi bu kriz ev yapımı bir krizdir. 1994 yılında yaşadığımıza benzer bir kriz yaşıyoruz. Fakat o zaman kur rejimimiz dalgalı kur değil Müdahaleli dalgalı kur rejimiydi. Yani Dolar’ın ve Mark’ın fiyatına, piyasa koşullarını da dikkate alarak, Merkez Bankası sürekli müdahale ediyordu. Şimdiki kur rejimimiz ise dalgalı kur rejimidir. Yani eski krizlerde olduğu gibi dolar bir gecede iki katı fiyatına çıkmaz, ani bir şok yaşanmaz. Öte yandan ekonominiz kırılgan olduğunda kısa vadede yabancı para cinsinden yapmanız gereken ödemeler için gereken miktar ülke içinden temin edilemediğinde yine dışarıdan gelecek yabancı paraya muhtaç hale gelirsiniz ve yabancı paralar sizin para biriminiz karşısında güçlenir" dedi. "MERKEZ BANKASININ MÜDAHALEELRİ SORUNUN BÜYÜKLÜĞÜ KARŞISINDA CILIZ KALIYOR" Türkiye'nin, pratikte dalgalı kur rejimi yürüttüğünü söyleyen Özkan, "Dolar yükseldiğinde MB piyasaya dolar satışı yapmakta ve kuru düşürmeye çalışmakta. Fakat son günlerde görüldüğü üzere bunun hiçbir faydası yok aksine zararı var. Şöyle ki, Merkez Bankasının kuru dizginleme imkanı onun yabancı para cinsinden rezervinin miktarıyla ilgilidir. Bizim merkez bankamızın rezerveleri bu derece bir kur oynaklığını makul seviyelere indirmek için yeterli değildir. Yaptığı müdahaleler sorunun büyüklüğü karşısında cılız kalmaktadır. Bunun yanı sıra, daha fazla rezervi olsa dahi bu oynaklığı dindirmek artık para politikalarıyla mümkün değildir" diyerek bir eşiğin aşıldığını belirtti. "KRİTİK EŞİK ÇOKTAN AŞILDI" Piyasaya dolar sürmenin çözüm olmadığını belirten Enes Özkan, "Bu sorunun tek çözümü yine dışarıdan uygun fiyatlı krediler bulmaya çalışmak ve ülkemizde katma değerli malların ve hizmetlerin üretimi yapacak kapasiteyi artırmaktır. Bu ise bizim sorunlarımıza kısa vadede çözüm olmayacak. Ancak bu konuda bir niyet beyanı ve bu konunun üzerine ciddiyetle yaklaşacak kadroların iş başına gelmesi piyasalarda oluşan güven kaybının giderilmesini sağlayabilir. Kısa vadede bu politik zeminde bu konunun da gerçekleşmesini beklemiyorum. Sanırım artık tek çıkış yolu güvenilir uluslararası kuruluşların Türkiye ekonomisine eklemlenmesi" dedi. "TEK ARZUMUZ İKTİDARIN, SÖYLEMLERİNİ RASYONEL BİR ZEMİNE OTURTMASI" Kastetitiği çözümün IMF programının uygulanması olduğunu söyleyen Özkan, "Ülkemizin maalesef risk primleri 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Risk primi arttıkça borçlanma maliyetiniz de artıyor. Maliyet artsa dahi borç bulamıyorsunuz bazen. Bu durumda IMF devreye giriyor. Ama IMF bu iktidara kanal yapmayacaksın, memur alımlarında azaltıma gideceksin gibi kamu harcamalarını kısıtlayıcı tedbirler önerecek ve bunların uygulanmasını isteyecek. Yerel seçimlerden önce iktidar kanadı böyle bir riske girebilir mi o kadarını bilemiyorum. Şu sıralar tek arzu ettiğim iktidar kanadında söylemlerin daha rasyonel bir temele oturması ve sorunların kaynağının artık net olarak görülmesi" diyerek sözlerini noktaladı.