Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez yeni anayasa hazırlanması için çağrı yaptı.
Yargıtay Başkanlığı'nda 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni düzenlendi. Törende konuşan Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, "Ülkemizin daha demokratik, daha özgürlükçü ve daha çağdaş bir anayasaya ihtiyacı vardır. Yeni anayasamızın bu ülkeyi seven herkesi kapsayıcı şekilde olması önemlidir." dedi.
Kerkez, "Bir sistemde uygulamadan kaynaklı yanlışları tespit etmek çok önemlidir. Bu yanlışı ortadan kaldırmak için getirilen her yeni sistem kendi handikapını da beraberinde getirmektedir.
Bu nedenle bakış açımız yanlış gidermek yerine doğruları yapmak olmalıdır. Bazen yanlışın ne olduğu yanlış tespit edilebilmekte ve getirilen çözüm kendi yanlışını da önümüze koymaktadır." dedi.
Açılışa Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile yüksek yargı organlarının yetkilileri katıldı.
TBB BAŞKANI CAN ATALAY'I HATIRLATTI
Programda konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, tutuklu TİP Milletvekili Şerafettin Can Atalay'ın durumuna dikkati çekti.
Sağkan, "Sayın Cumhurbaşkanım" diyerek söze başladı ve açıklamasında "Kaynağını ve meşruiyetini anayasadan alan yargı erkinin bir parçası olan Anayasa Mahkemesi'nin bürokratik bir vesayet organı olarak kabul edilmesine ilişkin son dönemde artarak dile getirilen görüşleri doğru bulmadığımız gibi, mahkemenin meşruiyetinin ve yetkisinin sorgulanmasını da doğru bulmadığımızı önemle ifade etmek isterim" dedi.
"SON DERECE KAYGI VERİCİ"
Can Atalay'ın durumuna dikkati çeken Sağkan "Üzülerek söylemek zorundayım ki; Hatay Milletvekili seçilen Avukat Can Atalay hakkında yürüyen süreç bireysel olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının, seçilme hürriyetinin ve onu seçen halkın seçme hürriyetinin ihlali olmasının ötesinde “Anayasal demokrasi/Anayasal devlet” anlayışına telafisi imkansız zararlar vermiştir. Bu süreci, yüksek yargı organlarının arasındaki yorum farklılığı şeklinde değerlendirmek, makul ve doğru görmek mümkün değildir. Devamında, Anayasa’nın bağlayıcılığını ve üstünlüğünü düzenleyen 11. maddesinin Meclis Genel Kurulunda yok sayılması ise son derece kaygı vericidir" ifadelerini kullandı.
"ANAYASASIZLAŞMA SÜRECİNDEN HIZLA VAZGEÇİLME"
Avukatların sorun ve taleplerini de dile getiren Sağkan, yeni anayasa tartışmalarına da değindi. Sağkan, şunları kaydetti:
- 12 Eylül Anayasası’na en net karşı çıkan meslek örgütünün bugünkü Başkanı olarak ifade etmek isterim ki, topluma yeni bir Anayasa ihtiyacını anlatabilmek ve toplumsal uzlaşıyı sağlayabilmek için konuşmamın başında ifade ettiğim “Anayasal demokrasi/Anayasal devlet” anlayışını temelinden sarsan uygulamalar engellenmeli ve "anayasasızlaşma" sürecinden hızla uzaklaşılmalıdır.
- Mevcut anayasa hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı bir ortamda, insan hak ve özgürlüklerini, yargı bağımsızlığını, basın ve ifade özgürlüğünü, savunma hakkını tam bir güvenceye kavuşturacak daha demokratik bir anayasa beklentisi gerçekçi olmayacaktır. Bizim her şeyden önce uzlaşma kültürünü önceleyen ve bu kültüre alan bırakılacağına dair güven yaratan bir iklime ihtiyacımız var.
ERDOĞAN: UYUMUN GÜÇLENDİRİLMESİ İÇİN GEREKEN ADIMLARI VARSA ATACAĞIZ
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uyumun güçlendirilmesi için şayet atılması gereken hukuki adımlar varsa Meclisimizle yerine getireceğiz. Mahkeme salonlarımızın duvarlarında yazan 'Adalet mülkün temelidir' ifadesi devletin adalet üzerine ayakta durduğunun sembolü ve delilidir. Devletin orduyla, parayla, güçle, maddi imkanlarla değil adaletle yaşadığını bize hatırlatır." diye konuştu.
Erdoğan şunları kaydetti:
-Devletin temel direği adalettir. İnsanları barış içinde yaşatmanın yolu da yine adaletten geçer. Adalet konusunda şu ince ayrımı yapmamız gerekiyor. Kanun, hukuk ve adalet birbiriyle bağlantılı kavramlar olmakla birlikte aynı manaya gelmez.
-Adalet yalnızca bir kavram değil, yüce bir idealdir. 23 yıl önce Türkiye'ye hizmet yolculuğumuza başlarken siyasetimizin merkezine kalkınma ile birlikte adaleti yerleştirdik. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde Türkiye'yi üzerinde yükselteceğimiz dört sütundan birinin adalet olduğunu ilan ettik.
-Bir yandan milletin sofrasındaki ekmeğini büyütüp refahına artırırken diğer yandan devlet ve vatandaş arasındaki bağı güçlendirmenin çabasında olduk.
-Geciken adalet adalet değildir ikazının şartlarını tüm unsurlarıyla hayata geçirmeye çalıştık.
-Yargıtay ve Danıştay'ın iş yükünü azalttık. AYM'ye bireysel başvuruyla hak ve özgürlüklerin hukuki himayesini kuvvetlendirdik.
-Birileri ısrarla küçümsemeye çalışsa da modern adalet sarayları, teknolojiden istifade edilmesi önemlidir. Mahkemelerin sayısının artması adaletin tecellisine katkı yapan çok kritik hamlelerdir. Kabul edelim ki bunların hiçbiri adaletin garantisi değildir.
-Aslolan vicdanların sükun, huzun bulmasıdır. Adalet insan içindir. Kamu vicdanını teskin ettiğimiz ölçüde adaleti tesis edeceğimiz bu gerçeği bir an olsun aklımızdan çıkarmıyoruz.
Toplum hızla dönüşüyor. Toplumun yargı kurumlarından beklentileri artmaktadır. Vatandaşlarımızın adalet arayışlarında karşılaştıkları zorlukları ortadan kaldırmak amacıyla iki yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz.
"2 YENİ UYGULAMAYA GEÇİRİYORUZ"
Bunlardan ilki hukuk mesleklerine giriş sınavıdır. İlk sınavı 29 Eylül'de gerçekleştireceğiz.
Diğeri ise hakim ve savcı yardımcılığı kurumudur. Türkiye yeni anayasaya hazırdır. Yeni anayasa meselesinin önündeki en büyük engel ise önyargılardır. Türkiye'nin darbe mahsulü olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin çoktan geldiği kanaatindeyiz.
Adalete karşı husumet kabul edilemez tutumdur. Kamuoyuna yansıyan bazı kararlar bahane edilerek maalesef tüm yargımız, hakimlerimiz savcılarımız hedef tahtasına konuyor.
Sosyal medya mecraları organize kötülüğün vasatı haline getiriliyor.
Yargımızın verdiği kararlarla yeni tartışmaları alevlendirmek yerine bunları söndürmesi gerektiğine inanıyoruz.
Son günlerde altı harlanan nefret ve kavga siyasetinin demokrasimize, milletimize fayda sağlamadığını herkesin görmesi, buna göre siyaset üretmesi gerekiyor. "