Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü'nde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Çankaya Köşkü'nde toplandı.
Çankaya Köşkü'nde Atatürk Müzesi'nin açılışını gerçekleştiren Erdoğan, ardından Kabine toplantısına başkanlık etti. Üç buçuk saat süren toplantı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında son haftalarda belediyelere yapılan kayyum atamalarına değindi. Erdoğan, "Bölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı, belediye araç gereçlerini hizmet için değil, çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye yaşatmayacağız. Görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur" dedi.
"Alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkiyaları ile aynı otobüsün üstünde korsan miting düzenliyor"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Mardin'e giderek kayyum atamalarına DEM Parti ile birlikte tepki göstermesini de eleştiren Erdoğan, "ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi misali sürekli sağa-sola savrulmasıdır. Bakıyorsunuz bu partinin genel başkanı bir gün Ankara’da vatan, millet, bayrak, cumhuriyet edebiyatı yapıyor. Aynı kişi bakıyorsunuz ertesi gün Türkiye’nin bir başka köşesinde Türkiye’yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkiyaları ile aynı otobüsün üstünde korsan miting düzenliyor. Esasen bu yaşananlar bize şunu gösteriyor. Türkiye’nin en eski partisinin birilerininin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmakta. Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok, muhalefet var. Bu parti giderek ittifak ortaklarının yerini alıyor" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklama şöyle:
"Devlet ve millet olarak yolumuza eski tas, eski hamam ile devam etmeyeceğiz"
Türkiye, Kandil’deki terör baronlarının körüklediği bu kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darma duman etmekte kararlıdır. Bundan da geri adım atmayacaktır. Mücadelemiz sadece askerimize, polisimize, korucumuza, sivil vatandaşımıza kurşun sıkanlarla sınırlı değildir. Bizim asıl mücadelemiz teröristler yanında bunları üzerimize salanlarla, terör belasını 40 yıldır bu milletin başına musallat edenlerle; bakınız üzerine basa basa ifade ediyorum bölgemizde sınırlar kanla, bombalarla, siyasi suikastlerle yeniden çizilmeye çalışılırken devlet ve millet olarak yolumuza eski tas, eski hamam ile devam etmeyeceğiz.
"İki haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar Kandil’den yerel yönetimlere uzanan kanlı elleri görmezden gelmekte"
Demokrasi ile şiddet, sivil siyaset ile terör aynı kapta bir arada bulunmaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil dünyanın her yerinde böyle bir tavır, siyasi partiler için kapatma, bu siyaseti yapanlar için cezai takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek ve terörle arasına kalın duvarlar örmektir. Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsamaha gösterilmesi asla beklenemez. Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor. Yargının ve idarenin bazı belediyeler ile aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda iki haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar konusunda maalesef Kandil’den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri görmezden gelmektedir. Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne olduğu belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin, şehirlerin yerine terör örgütünün hizmet edeceği izahtan varestedir. Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin veremeyiz, terör örgütünün belediyeler aracılığıyla haraç mekanizması kurmasına göz yumamayız. Bölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı, belediye araç gereçlerini hizmet için değil, çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye yaşatmayacağız. Görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur. Esenyurt Belediyesi Başkanı’nın kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi bu hakikatı değiştirmiyor.
"Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla kimsenin bir sorunu olamaz"
Asıl üzüntü verici olanı ise devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında adeta aslan kesilenlerin polisimize, jandarmamıza atılan taşlar ve bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmesidir. Kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunun adı korkaklıktır, iki yüzlülüktür, teröre teslim olmak, kendi çıkarları için koskoca milletin geleceğini tehlikeye atmaktır. Meselenin daha vahim tarafı ülkenin ikinci büyük partisini dümeni kırılmış gemi misali sürekli sağa-sola savrulmasıdır. Bakıyorsunuz bu partinin genel başkanı bir gün Ankara’da vatan, millet, bayrak, cumhuriyet edebiyatı yapıyor. Aynı kişi bakıyorsunuz ertesi gün Türkiye’nin bir başka köşesinde Türkiye’yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkiyaları ile aynı otobüsün üstünde korsan miting düzenliyor. Esasen bu yaşananlar bize şunu gösteriyor. Türkiye’nin en eski partisinin birilerininin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmakta. Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok, muhalefet var. Bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır. Milletin emanetinin, ülkenin ve milletin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine yine partisine bakmaksızın kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz. Bugüne kadar tüm adımlarımızı hukuk ve demokrasi çerçevesinde attık, yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attık. Bugünden sonra da hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti ilkesine göre hareket edeceğiz.
"Köşk, Gazi Mustafa Kemal'in ve bizden önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hatırasının olduğu anıt yapılardan biridir"
15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçaklar tarafından hedef alınan etrafında 29 insanımızın şehit olduğu gazi bir mekanla gazinin emaneti olan Çankaya Köşkü'nü karşı karşıya getirmek, nifak tüccarlığından başka bir şey değildir. Külliye milletin evidir. Köşk ise Gazi Mustafa Kemal'in ve bizden önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hatırasının olduğu cumhuriyetin anıt yapılarından birisidir. Biz birini diğeriyle tokuşturmak, birini diğerinin karşısına konumlandırmak yerine her ikisine de hak ettiği değeri veriyoruz, vereceğiz. İşte bugün tüm bu senaryoları yırtıp attığımız bir toplantıyı kabinemizin 28’inci toplantısını burada gerçekleştirdik.
"Ekonomimizin lokomotifi olarak gördüğümüz ihracatımızdaki yükseliş kesintisiz sürüyor"
Kasım ayının ilk cumartesi günü ihracat rakamları açıklandı. Ekonomimizin lokomotifi olarak gördüğümüz ihracatımızdaki yükseliş kesintisiz sürüyor. Ekim ayı ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artış ile 23,6 milyar dolara çıktı. Ekim ayında da gelen rekor ile son 15 ayın 10'unda o ayın ihracat rekoru kırıldı. Yıllıklandırılmış ihracatımız ise yüzde 3,1 artışla toplam 262,3 milyar doları buldu. Ekim ayı itibariyle son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azaldı. Merkez Bankamızın brüt rezervlerinin 159 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktığının müjdesini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılının 3 çeyrek turizm rakamları burada da çok ciddi bir ivme yakaladığımızı gösteriyor. Buna göre Temmuz, Ağustos, Eylül dönemini kapsayan 3. çeyrek turizm gelirimiz bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,9 oranında artarak 23,2 milyar dolara çıktı."