Haber: Sabri Kırdar
Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla birlikte başlayan protesto gösterilerine katıldıkları gerekçesiyle Antalya'da tutuklananlar için basın açıklaması yapıldı. Antalya Halkevi ve TIP Antalya İl Örgütünün çağrısıyla yapılan eyleme Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri de destek verdi. Attalos Meydanı'nda yapılan eylemde AKP ve polis şiddeti protesto edildi.
Kurumlar adına basın açıklamasını TİP üyesi Uğur Çağlayan okudu.
Açıklamada şunlara yer verildi.
Türkiye, bir kez daha darbe ve sıkıyönetim dönemlerini aratmayan bir karanlık sürecin içinden geçiyor. Demokrasi fiilen askıya alınmış, seçme ve seçilme hakkı hedef haline gelmiş, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilga edilmiştir. Ekonomik olarak derin bir kuşatma altında tutulan halkımız, şimdi de temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmak istenmektedir.
Bu karanlığa karşı susmayanlar var. Direnenler var. Antalya’da da halkın iradesini, gençliğin kararlılığını bastırmaya çalışanlara karşı biz buradayız!
Akdeniz Üniversitesi’nde geri adım atmayan genç arkadaşlarımız, ilk günden itibaren baskı ve şiddetle karşılaştı. halkevleri üyesi yoldaşlarımız Mehmet Akif Karaca , Mesut Sivuk ve öğrenci olan Ahmet Elataş tutuklandı. Ardından 22 Mart sabahı 25 parti üyemiz hukuksuzca gözaltına alındı. Günlerdir süren bu saldırılar dün akşam itibarıyla yeni bir evreye ulaştı: Antalya İl Başkanımız Enes Keskin'in de aralarında olduğu 10 arkadaşımız tutuklandı.
Yine Halkevleri yönetim üyesi Kutay Meriç ifadeye diye çağrılarak gözaltından sonra hukuksuzca tutuklandı.
Bu tutuklamalar, yalnızca adaletsizlik değil; açıkça halk iradesine ve örgütlü mücadeleye yönelmiş bir tehdittir. Ancak bilinmelidir: Hiçbir gözaltı sadece rakam değildir. Enes, Ahmet ve tüm tutuklu yoldaşlarımız kimimiz için bir kardeş, kimimiz için bir dost, kimimiz için bir yoldaştır. Onları yalnız bırakmayacağız. Onların sesi olmaya, onları alanlarda taşımaya, mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.
Aylardır “toplumsal çürüme” diyerek direnişi karalayanlara, gençleri “kafasını telefondan kaldırmayan” bir kuşak olarak yaftalayanlara inat, Gezi'nin mirası yeniden can buldu. Bu kez başka biçimlerde, başka aktörlerle ama aynı kararlılıkla: “Biz geldik, buradayız, büyüyoruz!”
Bu ülkenin tarihinde her baskının ardından umut dalgaları yükseldi. Her yasak, her gözaltı, her saldırı aslında daha büyük bir öfkeyi, daha kararlı bir direnişi büyüttü. Bugün de öyle oluyor. Çünkü iktidar, meşruiyetini yitirdikçe baskıyı artırıyor. Çünkü biliyor: Umut, zırh geçirmezdir.
Ve gençler… “İlgisiz” denilen gençler Beyazıt’ta barikatı yıktı, kampüslerini savundu, korku duvarını aştı. “Memleketle ilişkisi zayıf” denilen ODTÜ sokağa çıktı, “faşist yuvası” denilen Ege Üniversitesi çeteleri kampüsten attı, “zengin bebesi” denen Yeditepe öğrencisi sesini kampüsten mahalleye taşıdı. Sanatçılar susarken, Mimar Sinan öğrencisi Beşiktaş’ı yürüttü.
Ve umut, pasif bir temenni değil. Umut, bir araya gelen ve geleceği birlikte kurmaya yemin eden bizlerdedir.
Bu koşullarda direnen halkın talepleri çok açık ve meşrudur:
Saltanat hevesinden vazgeçilmeli, iktidar istifa etmeli, halkın iradesiyle seçimlere gidilmelidir.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması için atılan adımlar, halk iradesine açık bir darbe girişimidir. Bu saldırıya karşı tüm siyasi tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, kayyum gibi tüm antidemokratik uygulamalara son verilmelidir.
Yargı bağımsızlığı yeniden sağlanmalı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları eksiksiz uygulanmalıdır.
Gençlerin ve yurttaşların özgürlüklerini hedef alan tüm baskılar, medya sansürü, sosyal medya ablukası, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının engellenmesi gibi uygulamalar sona ermelidir. Üniversitelerde özgür, bilimsel ve laik bir eğitim ortamı tesis edilmelidir.
bu taleplerin arkasında sonuna kadar duracaktır. Halkın, gençliğin, kadınların birleşik mücadelesini büyütmek; illerde, ilçelerde, mahallelerde, işyerlerinde, kampüslerde bir ortak iradeyi kurmak bizlerin tarihsel görevidir.
Saray’ın yargısı, polisi, medyasıyla kurduğu korku rejimi, bizim irademizi teslim alamaz!
Susturulmaya, sindirilmeye çalışılan bizler; emeğimize, geleceğimize ve birbirimize sahip çıkıyoruz.
Zulmü reddediyoruz, direnişimizi büyütüyoruz.
Devrimci tutsaklar onurumuzdur!
Faşizme karşı omuz omuza!