GENEL

Geçmişten günümüze unutulmaz sinema tartışmaları

Nuri Bilge Ceylan-Zeki Demirkubuz atışması, sinema tarihindeki bazı unutulmaz tartışmaları da yeniden gündeme getirdi.

Abone Ol

ALFRED HİTCHCOCK VE FRAÇOİS TRUFFAUT Hitchcock'un Hollywood stüdyo sistemine olan bağımlılığı ve Truffaut'un auteur teorisine olan tutkusu arasındaki çatışma, ünlü yönetmenler arasında yaşandı. Ancak, Truffaut'un Hitchcock ile yaptığı uzun bir röportaj, iki ismin birbirini daha iyi anlamasına yol açtı.

INGMAR BERGMAN VE FEDERICO FELLINI İsveçli Bergman ve İtalyan Fellini, Avrupa sinemasının önde gelen temsilcilerindendi. Ancak, ikisi de sinemanın rolü, anlamı ve içeriği konusundaki farklı görüşleri nedeniyle zaman zaman karşı karşıya geldi.

DAVID LYNCH VE WERNER HERZOG Lynch'in rüya benzeri atmosferleriyle bilinen eserleri ve Herzog'un belgesel tarzındaki çalışmaları arasındaki farklılık, bu iki yönetmenin sinema anlayışlarını ve estetik tercihlerini belirledi.

GODARD VE TRUFFAUT Dünya sinemasının iki önemli yönetmeni Jean-Luc Godard ile François Truffaut, yıllar önce Ceylan-Demirkubuz hikâyesine benzeyen bir öykünün kahramanı haline gelmişti. İkili, kariyerlerinin başında iki iyi arkadaştı. Ancak Godard tarafından kaleme alınan bir mektupta Truffaut için kullanılan bir ifade, bu iki büyük yönetmen arasındaki dostluğun sonunu getirecek olayların fitilini ateşledi. Godard mektubunda Truffaut için “Sabahları iş adamı, öğlenleri ise şair” benzetmesini kullanıyor, arkadaşının kendisini ifade edebildiği tek filminin 400 Darbe olduğunu ileri sürüyordu. Truffaut, arkadaşının bu ağır eleştirisi karşısında sessiz kalsa da bu hikâyenin mutlu bir finali olmayacaktı. François Truffaut, 1973 yılında Güneşte Gece adlı filmini yayınladı. Kaleminin ucunu iyice sivrilten Godard ise bir kez daha arkadaşının eserini sert şekilde eleştirdi. Ancak Truffaut bu defa sessiz kalma niyetinde değildi. Godard’a, “Gerçek militanları her zaman temizlikçi kadınlara benzetmişimdir; ikisi de kimselerce takdir görmeyen, gündelik ve yapılması gereken işleri yerine getirir. Fakat sen Ursula Andress gibisin, hepi topu dört dakika, flaşların patlaması için belirip ardından arkanda kendine hizmet eden bir gizem bulutu bırakarak kayboluyorsun.” sözleriyle karşılık verdi. Bu unutulmaz sinema tartışmasının ardından ikilinin arkadaşlığı sona erdi.

MARTIN SCORSESE VE MARVEL Martin Scorsese, yakın tarihin en başarılı ve sevilen yönetmenlerinden biri. Fakat o, günümüzün en çok izlenen yapımları arasında yer alan Marvel filmlerini pek sevmiyor. Dahası, devasa bir endüstri haline gelen süper kahraman filmlerini sert şekilde eleştirmekten de geri durmuyor. Zaman zaman ticari sinemayı hedef tahtasına koyan Scorsese, bunun en net örneği olarak karşımıza çıkan Marvel filmlerinin sinema olmadığını dile getiriyor. Elbette ünlü yönetmenin bu yöndeki açıklamaları çok konuşulan sinema tartışmaları yaratıyor. Söz gelimi Samuel L. Jackson, Scorsese – Marvel atışmasının taraflarından biri olarak bu dikkat çeken tartışmaya katılmıştı. Jackson, Scorsese hakkında “Bu, Bugs Bunny’nin komik olmadığını söylemek gibi bir şey. Film filmdir. Onun filmlerini de herkes sevmiyor.” ifadelerini kullanmıştı.

QUENTIN TARANTINO VE MARVEL Marvel filmlerinden hoşlanmayan tek yönetmen Martin Scorsese değil. Kült filmlerin yaratıcısı Quentin Tarantino da süper kahraman filmlerini sert bir şekilde eleştirmişti. Tarantino’nun, “Marvel oyuncuları film yıldızı değil.” açıklaması ise hem destek hem de tepki toplamıştı. Tarantino, bu konu hakkındaki görüşünü açıklarken, ekranda görünen Kaptan Amerika ve Thor gibi kurgusal Marvel karakterlerinin yıldız olduğunu, bu karakterlere hayat veren oyuncuların pek de önemli olmadığını dile getiriyordu. Tarantino’nun dikkat çekici açıklamasına cevap gecikmedi. Elbette mikrofonun arkasında, “Marvel yıldızları” vardı. İşte unutulmaz sinema tartışmaları arasında yer alan olay bu şekilde patlak verdi. Iron Man’in yıldızı Robert Downey Jr. sinemaya uyarlanan bir karakterin onu canlandıran oyuncunun yeteneği oranında başarılı olabileceğini ve bu isimleri yok saymanın doğru olmadığını dile getirdi. Shang-Chi ve On Halka Efsanesi filminin başrol oyuncusu Simu Liu ise “Film yıldızı olmanın tek karar mercileri Tarantino ve Scorsese olsaydı, asla 400 milyon doları aşan bir filmde başrol oynama fırsatım olmayacaktı.” şeklinde bir açıklama yaptı.

TARANTINO VE SPIKE LEE Tarantino'nun şiddet içeren filmleri ve Lee'nin bu tarzı eleştiriye tabi tuttuğu bir dönemde, ikisi arasında bir dizi sözlü çatışma yaşandı. Ancak, zamanla ikisi de birbirlerini saygıyla anlamaya başladı.

DAVID FINCHER VE JOKER Dövüş Kulübü, Kayıp Kız, Sosyal Ağ, Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi gibi pek çok önemli yapımın altında imzası bulunan yönetmen David Fincher, 2019 yılının çok konuşulan filmlerinden Joker hakkında ilginç açıklamalara imza atarak dikkat çeken bir sinema tartışması başlatmıştı. Fincher, Todd Phillips tarafından yönetilen Joker’in, gerçek bir akıl hastalığını referans almasına rağmen hastalığı tasvir etme biçiminin hatalı olduğunu dile getiriyor, dahası filmin gerçek bir akıl hastalığı ile mücadele eden insanlara ihanet ettiğini belirtiyordu. Todd Phillips’in yarattığı Joker karakterini de sert şekilde eleştiren Fincher, Joker’in Taxi Driver filmindeki Travis Bickle ile Komediler Kralı filmindeki Rupert Pupkin’in birleşimi olduğunu söylemişti.

KATE WINSLET-WOODY ALLEN VE ROMAN POLANSKI Geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen Venedik Film Festivali, sinema çevrelerinde çok konuşulan bazı olaylara ve açıklamalara sahne oldu. Roman Polanski, Woody Allen ve Luc Besson gibi taciz suçlamalarının hedefinde olan yönetmenlerin festivale katılması bazı kesimlerce tepkiyle karşılandı. Festival direktörü Alberto Barbera ise “Bir insanın sorumluluklarıyla bir sanatçının sorumlulukları arasında neden ayrım yapılamadığını anlamıyorum.” şeklindeki sözleriyle tartışmaların odağında yer alan yönetmenleri savundu.   Takip eden süreçte ünlü yönetmenler hakkında bir açıklama yapan İngiliz oyuncu Kate Winslet ise unutulmaz sinema tartışmaları listesinde yer alan bu olayın en dikkat çeken taraflarından biri haline geldi. Roman Polanski ve Woody Allen ile çalıştığı için büyük bir pişmanlık yaşadığını ifade eden Winslet, iki yönetmenin halen saygı görüyor olmasının utanç verici olduğunu söyledi. (Listelist ve Cumhuriyet)