Gazeteci Hayko Bağdat, Tuğrul Türkeş’in Erdoğan’ın şahsi emriyle hapiste tutulan Osman Kavala ve diğer Gezi tutsaklarını neden ziyaret ettiğine dair sorular yönelttiği yazısında, “Türkeş, oğlunun da Gezi olaylarına katıldığını, Gezi davasının çöp olduğunu, Kavala’ya kumpas kurulduğunu söylerken yeni bir dönemin sinyalini mi veriyor? MHP’nin bürokrasideki tasfiyesinin işaret fişeğini mi yakıyor?” ifadelerini kullandı.

Hayko Bağdat, Türkeş hakkında “Belki de Türkeş ülkenin tüm kurumlarıyla çöktüğünü, Avrupa Parlametosu nezdindeki yüz kızartıcı konumunu, hukuksuzluğun başlıca sebebi olduğu ekonomik krizi, derin yoksulluğu gören, davranan ve risk alan bir siyasetçidir” sözleriyle de dikkat çekti.

Bağdat’ın Artı Gerçek‘teki yazısı şöyle:

“Erdoğan, MHP’nin ısrarlı saldırılarına karşı bu ziyarete neden izin verdi?

Türkeş, Bahçeli’nin normalleşmeyi “bir yıkım projesi” olarak tarif ettiği bu dönemde Kavala’ya gidecek, üstelik cezaevine ziyaret iznini geciktiren Adalet Bakanı’na kamuoyu önünde fırça atıp gerekli evrakı alacak cesareti nereden buluyor?

Türkeş, oğlunun da Gezi olaylarına katıldığını, Gezi davasının çöp olduğunu, Kavala’ya kumpas kurulduğunu söylerken yeni bir dönemin sinyalini mi veriyor? MHP’nin bürokrasideki tasfiyesinin işaret fişeğini mi yakıyor?

AKP- MHP ittifakının çok öncesinde, büyük tepkiler alarak AKP’ye geçip bakanlık yapan Türkeş, henüz çözemediğimiz bir planın aktörü mü? Erdoğan’ın yeni kurtuluş haritası mı?

‘O YAYINDA BANA HAK VERDİ’

Bütün bunları göreceğiz. Fakat hak geçmesin diye Tuğrul Türkeş ile ilgili bir şahitliğimi anlatmak istiyorum.

Tarih 2014. Ekranlarda Gezi direnişi sonrasının hararetli tartışmaları yaşanıyordu. CNN Türk henüz Aydın Doğan’ın idi ve Ahmet Hakan “Tarafsız Bölge” serisiyle muhalif kesimleri ekranlara kilitleyen yayınlar yapıyordu. Ali İsmail Korkmaz polis tarafından katledilmişti ve hepimiz öfke doluyduk. Ahmet Hakan bu konuyu gündeme alan bir program hazırladı. Muhalif gazeteci olarak iki konuk vardı. Birisi bendim. Karşı tarafta Abdülkadir Selvi, adını hatırlamadığım bir yandaş ve Tuğrul Türkeş vardı.

Ahmet Hakan ilk sözü bana verdi. “Devlet mühimmatıyla öldürülen bir genç için adalet sağlayamazsanız devlet katil olur. Devlet silahlı unsurlarını halkına karşı kullanırsa çetedir, illegaldir, katildir” diye söze başladım. Hararet yükseldi. Ermeni kimliğimle Türklere ve Türk Devleti’ne katil dediğimi idda eden karşı taraf bana kudurmuşcasına yüklenmeye başladı. Sözü Tuğrul Türkeş aldı. “Arkadaş haklı, Türk Devleti adalet ile yönetilirse yaşar. Aksi taktirde çöker” dedi. Hem studyodakiler hem de izleyiciler kulaklarımıza inanamadık. Programın devamında da Tuğrul Türkeş, Ali İsmail için adalet vurgusunu defalarca dillendirdi ve o yayında bana bir daha ırkçılık yapılamadı.

Zaman içinde Türkeş’i konuk olarak kendi programlarımıza davet ettiğimiz de oldu. Çıkışları hep ilgi çekiciydi. Kimseye kefil değilim ama Türkeş sadece Alparslan Türkeş’in oğlu değil, bunu iyi biliyorum.

Belki de Türkeş ülkenin tüm kurumlarıyla çöktüğünü, Avrupa Parlametosu nezdindeki yüz kızartıcı konumunu, hukuksuzluğun başlıca sebebi olduğu ekonomik krizi, derin yoksulluğu gören, davranan ve risk alan bir siyasetçidir.

Kanaatimiz ne olursa olsun Gezi tutsaklarının özgürlüğü için Türkeş’in bu ziyaretini önemsiyoruz. Memleketin hukuk, adalet ve refaha kavuşması, cezaevindeki her bir masumun özgür yaşamına kavuşabilmesi için mücadele ediyoruz.

Umarım Tuğrul Türkeş de böyle yapıyordur…”