HABER MERKEZİ
Anayasa Mahkemesi kararının ardından yeniden görülmeye başlanan ve gazeteci Gökhan Biçici’ye şiddet uygulayan polislerin yargılandığı davada bugün önemli bir karar çıktı. Uzun süren hukuk mücadelesinin ardından bugün 2. duruşması görülen davada, İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi sanık bir polis hakkında “yakalama kararı” verdi.
Bugün görülen duruşmaya dokuz8HABER Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Biçici’nin yanı sıra vekilleri avukat Metin İriz, avukat Emine Özhasar ve avukat Merve Kurhan da katıldı. Savcı, önceki duruşmada öne sürdüğü “zaman aşımından kaynaklı düşme” talebini geri çekti, “bazı sanıklar bakımından zaman aşımını kesen sebepler nedeniyle kovuşturmaya devam edilmesini” istedi.
“ATILI SUÇ İŞKENCEDİR”
Gökhan Biçici’nin avukatı Metin İriz de, TCK’nın 94. maddesine göre suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatarak, “Anayasa Mahkemesi de nitelemeyi bu yönde yapmıştır. Müvekkilim ile sanıklar köprüde bir anda karşılaşmış değillerdir, yapılan işlemler sırasında sürekli işkenceye maruz kalmıştır. Soruşturma başlatıldığında bu yönde yapılmıştır. Biz atılı suçun işkence olduğu konusunda ısrar ediyoruz. Bir sonraki celse tanıklarımızı hazır edeceğiz” dedi.
Mahkeme heyeti, adresi belli olmayan sanık polisin tavrını “savunma vermekten kaçınma” olarak yorumladı ve hakkında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti. Dava, 22 Kasım 2022 saat 14.00’e ertelendi.
GÖKHAN BİÇİCİ DAVASI: NE OLMUŞTU?
Gazeteci Gökhan Biçici, 2013 yılında Gezi Direnişi’ni takip ederken polisler tarafından “Alın bunu götürün, bir apartman boşluğuna işini bitirin" denerek alınmış, yerde cenin pozisyonunda yatarken polisler tarafından kafasına ve kasıklarına vurularak darp edilmiş, kelepçelenerek gözaltına alınmıştı. Darp ve tehdit edilerek saatlerce bekletilen Gökhan Biçici’nin yaptığı suç duyurusuna karşın, “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilmişti. Anayasa Mahkemesi ise Biçici’nin itirazı üzerine 17. maddenin esas ve usul yönünden ihlal edildiğine karar vererek, uygulanan şiddeti “ifade ve basın özgürlüğü ihlali” olarak değerlendirmişti. Anayasa Mahkemesi kararında, “başvurucunun bizzat şiddete başvurduğu veya kolluk güçlerine direndiğine dair tutanak veya görüntü bulunmadığını” ve “başvurucunun kendi tutumundan dolayı fiziksel güce başvurulduğunu düşünmeye sevk edecek bir delil olmadığını” vurgulayarak, hukuki sürecin yeniden başlamasının da yolunu açmıştı.AYM kararı böylece hukuki sürecin yeniden başlamasının yolunu açmıştı.