Her yıl ayrıntılı olarak suç verilerini açıklayan Adalet Bakanlığı, 2018 yılına ait verilerinde, ‘insan ticareti, çocuk düşürtme, çocuk pornografisi’ gibi suç gruplarının istatistiklerini yayımlamadı. Bakanlık, 2002 ve 2017 yılları arasındaki ayrıntılı verileri de erişime kapatarak bu verilere erişimi engelledi.

Birgün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, ‘Ceza Mahkemeleri’nde TCK Uyarınca Yıl İçinde Açılan Davalardaki Suç Ve Sanık Sayıları’ isimli raporunda değişiklik yaptı. Önceki yıllarda, toplam verilerin altına, her bir suç grubundan yargılananları ayrı ayrı anlatan Bakanlık, bu uygulamayı bu yıl hayata geçirmedi. Ana başlık olarak görülen ‘Müstehcenlik’ suç grubunun altında yer alan birçok suç grubunun ayrıntıları öğrenilemedi. İstatistiklerine ulaşılamayanlar arasında çocuk pornografisi ve cinsel istismar da bulunuyor.

9 YILDA 152.250 DAVA

Adalet Bakanlığı’nın daha önce açıkladığı raporlarda yer alan ‘çocuğun cinsel istismarı suçu için açılmış davalar’ istatistiklerine göre, 2010 ile 2018 yılları arasında toplam 152.250 yargılama yapıldı.

REFORM ÖNCESİ ŞÜPHELİ ADIM

Yıllardır tüm verileri ayrıntılı olarak kamuoyuyla paylaşan bakanlık, cezai indirimlerin yapılacağı 2. Yargı Reformu’nun hayata geçeceği dönemde bu uygulamadan vazgeçti. Bu dönemde bu verilerin kapatılmasının ‘manidar’ olduğunu bildiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, “Adalet Bakanlığı, listeyi acilen eskiden olduğu gibi ayrıntılı olarak yayımlamalıdır” dedi.

KARŞILAŞTIRMA İMKÂNI ARTIK YOK

İlgezdi, 2018’de ‘müstehcenliği’ ihlal ettiği için hâkim karşısına çıkan 3889 kişiden kaçının "çocuk pornografisinden" sanık olduğunu öğrenemediklerini ifade etti. “2002 öncesinden 2017 yılına kadar olan veriler zaten bakanlığın internet sayfasında yer alıyordu. Bakanlık yıllar bazında illerde açılan davalara ilişkin o verileri de sayfasından kaldırdı. Sadece 17 yılın suç yoğunluğu değil aynı zamanda diğer iktidarlarla son 17 yılı bilimsel açıdan karşılaştırma imkânı da ortadan kalktı” dedi.

ENDİŞE VERİCİ

Verilerin ayrıntılı olarak yayımlanmamasının ‘sansür’ anlamına geldiğini bildiren İlgezdi, “Verilerin silinmesi sistematik tacizi ve istismarı meşrulaştırmaktadır. Kaldı ki bu sansür girişiminin arkasında Yargı Reformu adı altında çocuk tacizcilerinin, istismarcılarının dışarı çıkmasını kolaylaştıracak yeni adımların atılacağı endişesini taşıyoruz. Zira iktidarın çocuğa ve kadınlara karşı işlenen suçlarda ‘sıfır tolerans’ prensibiyle hareket etmediğini daha önce yasalaştırmak istedikleri kanunlardan biliyoruz” diye konuştu.

HDP MİLLETVEKİLİ OYA ERSOY: İSTİSMARCILARA CEZA İNDİRİMİ YAPILACAĞI ŞÜPHESİ VAR

HDP Milletvekili Oya Ersoy, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yazılı olarak cevaplandırması amacıyla soru önergesi verdi. Ersoy’un ilettiği soru önergesinin amacı, 2018 yılına air çocuklara yönelik istismar verilerinin kamuoyuna açıklanması. Önergedeki bazı sorular şöyle sıralandı:
"2002-2019 yılları arasında çocuğa yönelik gerçekleştirilen kaç cinsel istismar davası görülmüştür?" "2002-2019 yılları arasında çocuklara yönelik cinsel istismar davalarının sonucunda kaç kişi ceza almıştır?" "2002-2019 yılları arasında çocuklara yönelik cinsel istismar davalarında sanık olarak bulunan kaç kişi dava sonucunda beraat etmiştir?" "Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, “Ceza Mahkemeleri’nde TCK Uyarınca Yıl İçinde Açılan Davalardaki Suç Ve Sanık Sayıları” raporunda çocuklara yönelik cinsel istismar verilerine neden ulaşılamamaktadır?" "Yargı reformu” paketinde çocuk istismarcılarına yönelik ceza indirimi düzenlemesi yapılması planlanmakta mıdır?" "Yargı reformu” paketi ile çocuk istismarcılarına ceza indirimi getirilmesi planlandığı için mi çocuklara yönelik cinsel istismar verileri kamuoyundan saklanmaktadır?"
Ersoy, 17 yıldır iktidarda olan AKP’nin ise yaşanan bu kaygı verici olaylara çözüm üretmesi gerekirken aksine, 2016 yılında cinsel istismar suçu işleyenlerin istismar ettiği kişiyle evlenmesi durumunda ceza almamasını öngören bir kanun teklifini Meclis Genel Kurulu’na sundu. Sunulan bu teklifin ise kadınlar ve çocuk hakları savunucularının mücadelesi ve kamuoyunda oluşan rahatsızlık nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldığını hatırlattı.

"İSTANBUL ANLAŞMASI UYGULANSIN"

Ersoy, suç verileri her yıl düzenli olarak açıklanırken, Adalet Bakanlığı’nın 2018 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar istatistiklerini müstehcen olduğu gerekçesi göstererek yayınlamamasının sebebinin "Yargı Reformu" paketinde istismarcılara ceza indirimi yapılacağına dair şüpheleri ve kaygıları artırdığını ve kamuoyu tarafından merak edildiğini sözlerine ekledi. Ersoy şunları söyledi: "Maalesef AKP iktidarının çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarındaki çözüm önerisi ne akla ne de mantığa sığmaktadır. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın ‘Çocuklara çığlık atmayı öğretin. İstemedikleri bir durumda karşılaştıklarında çocuklarımızın çığlık atması gerekiyor’ sözlerini hatırlatan Ersoy, sorunun çözümünün bu olmaması gerekir hem yasalarda düzenleme yapılması hem de tarafı olduğumuz İstanbul Sözleşmesinin uygulanması şarttır."

OKUDUĞUMUZ BU HABER HAYRA ALAMET DEĞİL

Avukat Tuba Torun, 29 Ekim 2019 günü GazeteDuvar'daki köşesinde, "İstismara uğrayan bir çocuğun kendisini istismar edenle evlenmesi halinde ceza ertelemesi ya da kısmi af doğrudan “cezasızlık” algısı yaratır ve dolayısıyla istismar suçunu artırır. Bu düzenleme; cinsel istismar suçunun devlet eliyle meşrulaştırılması, normalleştirilmesi, suç olmaktan çıkarılmasıdır, devletin suç potansiyeli taşıyan kişileri istismar suçunu işlemeye teşvik etmesidir." dedi.  Torun, Adalet Bakanlığı'nın uygulamasını eleştirdiği yazısında şu satırlara yer verdi:
"Okuduğumuz bu haber hayra alamet değil. Biliyorsunuz; cinsel istismara uğrayan çocukların istismarcısıyla evlenmesi halinde failin cezasının erteleneceğine ve belirli şartlar dahilinde affedileceğine ilişkin düzenleme, yoksulluk nafakası ile birlikte ayrı bir yargı paketi halinde Adalet Komisyonu’na geliyor. Bu düzenleme ilk olarak 2016 yılında önümüze koyulmuştu ve yok efendim çok mağdur var diye –tıpkı nafakada olduğu gibi- savunulmuştu. Bu mağdurlar nedense hep 2015 yılından sonra mantar gibi bitmeye başladılar. Bu mağdurlar daha önce neredeydi acaba? Ayrıca neden hep kadını ve çocuğu daha da mağdur edecek konularda türüyor bu mağdurlar? Bu mağdurlar kadınların ve çocukların tamamından daha mı önemli acaba? Bu nasıl bir mağdur kayırması? Gerçi yanlış hatırlamıyorsak dönemin Adalet Bakanı bu 286 mağdur için “Onlar bizim partilimiz, sorunlarını çözmek zorundayız!” demişti." "Cinsel istismar suçunun üzerini örten bu yasaları yaptıkları gibi, istismarın üzerini örter gibi, verileri gizliyorlar. İstismar suçu, halının altına itilecek pislik değildir; çözülmesi ve azaltarak yok edilmesi gereken suçlardır."
 
İLGİLİ HABER:
Türkiye’nin korkulan ve korkutan konusu: Çocuğa yönelik cinsel istismar